'Güçlü kooperatif, güçlü ortak demektir'

Sekiz yıldan beri S.S. İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin genel müdürlüğünü yapan Deniz Bozkurt,...

Sekiz yıldan beri S.S. İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin genel müdürlüğünü yapan Deniz Bozkurt, amacının bilgi vermek olduğunu ve sürece katkıda bulunmak istediğini ekleyerek ve kooperatifin üyelerine seslendi.

Bozkurt, konu hakkında şöyle konuştu: “İçinde bulunduğumuz bu zorlu ekonomik süreçte ortakların daha doğru bilgi alma hakkı olduğunu düşünerek bu sürece ben de bir katkıda bulunmak istedim. Düşündüğümüz kadarıyla ekonominin başında biri olarak en doğru bilgiyi buradan, bizden alabileceklerini düşündüm. Bu süreçte karşıdaki arkadaşların bazı ithamları oldu. Bunlarla ilgili ortaklara bilgi vermek amacıyla konuşmak istedim.

‘Süleyman Top kooperatifi büyütüyor, ortaklar büyümüyor’ gibi bir ithamda bulunuldu. Ben kooperatifin geçmişini incelediğim kadarıyla 2001’de Süleyman Top kooperatifin başına geldiğinde kooperatifi beş ton sütle ve 330 bin lira bir borçla devralıyor. O dönemlerde 15 bin lira gibi fiyatlara daire satıldığını düşünürsek 20 daire parası bir borçla kooperatifi devir alıyor. 2011 yılına kadar bu 20 dairelik borcu ciddi emek ve uğraşlar sonucunda kapatıyor. 2011’den sonra da bu borçlar kapandıktan sonra kooperatif, bir palazlanma sürecine giriyor. 2014’te biz bir yola çıktık beraber. O dönemde kooperatifin 48 ton sütü ve 39 civarı personeli vardı. Çayağzı’ndaki merkez, İğdeli’deki süt toplama merkezi, akaryakıt, yem depolarının hiçbiri yoktu ama kooperatif, İğdeli ve dağ köyleri olarak aşağı yukarı aynıydı.

2001’de beş ton, 2014’te benim bildiğim kadarıyla 48 ton ve bugün gelmiş olduğumuz noktada 174 ton sütü olan bir kooperatifte ortakların büyümemesinden bahsetmek biraz trajikomik oluyor. En basitinden 2014’ten 2021 yılına kadar yani yaklaşık yedi senelik bir süreçte Örencik’te 11 ton süt varken bugün 30 ton civarı süt var. İğdeli’de 18 ton civarı süt varken bugün 50 ton süt var. Yani %250-300 arası kooperatifin üyeleri süt miktarlarını artırmış ve hala artırmakta. Bu örnekler çoğaltılabilir. Ben kendisine şu noktada katılmıyorum. Acımasız bir ekonomik düzende yaşıyoruz hep beraber. ‘Güçlü ortak güçlü kooperatif değil. Güçlü kooperatif güçlü ortak’. Bizim ana düşüncemiz bu. Güçlü olmayan kurumlar, üyelerine hiçbir hizmet veremez. Bugün Ege Bölgesi’nde İğdeli Kooperatifi’nin yapıp da birçok firmanın yapamadığı bir şey var. Ortaklarımız; yemlere yüksek oranda zam gelirken bu yemleri ay içinde kooperatifin koruduğunu, yemleri ay sonunda geçtiğini ayda bir kere yem listesinin değiştiğini çok iyi biliyorlar. Bunu birçok firmanın yapamadığını iyi biliyorlar. Bence bu, güçlü kooperatiften kaynaklanıyor.

Herkesin ağzında bir risturn payı, kâr payı. O kadar trajikomik rakamlarla geliyorlar ki. Vaat ettikleri projelerin hiçbirinde ayakları yere basmıyor. Bu konuda ortakları bilgilendirmek istedim. Rakamlarla konuşmayı seven bir insanım. 2001’den 2020 yılına kadar toplam kâr payı 12.7 milyon TL. Bugün bu kooperatif bu noktada olmamış olsaydı bu kâr payı olmayacaktı. Bu kâr payları yatırımlara aktarılmamış olsaydı bugün bu kooperatif olmayacaktı. Yani ‘Kâr payı dağıtacağım’ diyerek nasıl bir düşünce yapısına sahip oluyorlar ben anlamadım. Bu kooperatif, İğdeli’den ve 15 çevre köyünden doğdu ama yola ilk çıktığında sadece İğdeli ve Çayağzı’na hizmet verebiliyordu. Buralardan yaptığı cüzi kârlarla yatırımlar yaptı. Cevizli, Ören, Akpınar, Taşlıyatak, Azmanlar, Örencik ve diğer dağa sıçradı. Sonra Ovacık ve Bozdağ’a sıçradı. Ozan’a sıçradı, ilçe merkezine indi. Cüzi kâr paylarıyla yatırım yaparak bu noktaya gelindi. Bugün verilen vaatlerin hiçbirinin ayağı yere basmıyor.

Özellikle yapacakları projeler üzerinden bir hesap yaptırmak istiyorum üyelerimize. 2019 yılında kooperatif yaklaşık olarak 220 milyon civarı ciroda 1.1 milyon kâr yapmış, %0.5. Bir özel firma, %10’un altına süt sektöründe çalışmaz. %10 kâr, 22 milyon yapar ama kooperatif 1.1 milyon yapmış. Peki bu 21 milyonu ne yapmış? Üyeye yemi uygun vererek, sütünü hak ettiğinden fazla alarak üyeye vermiş.

Gelelim 2020 yılına. Pandemi olmasına rağmen kooperatif, emin adımlarla ilerleyip ayakları üzerine daha sağlam bastığı için daha net satışlar yapmış. 3.7 milyon satış yapmış. 305 milyon ciro yapmış. Bunlar, önümüzdeki genel kurulda bilançolarda tekrar açıklanacak. 3.7 milyon kâr etmiş. Yani iki senede kooperatif, 5 milyon civarı bir kâr etmiş. 500 milyon ciroda 5 milyon kâr, %1 gibi bir rakam yapar. Özel sektör %10 ile çalışsa minimum 50 milyon kâr etmesi gerekir. Bu aradaki 45 milyon ne olmuş? Üyeye her alanda kazandırılmış. Marketinde, hırdavatında, yeminde, gübresinde, tohumunda, sütünde ve diğer alanlarda. Türkiye’de defalarca sayısız ödül almış bir kooperatif, bugün bu noktalara gelmiş. Başında 21 yıllık bir kaptan var. Çevresini buna göre geliştirmiş, işinin ehlini almış, tecrübe edinmiş insanlar var.

Tüm ortaklarımıza sesleniyorum. Burası bir ticarethane. Bir kamu kurumu değil. Biz, ticaret yapabildiğimiz sürece var olacağız. Bizim bölgemizde birçok kooperatif kuruldu. Bugün üyelerine kooperatiften gelen yüksek meblağda borç, Vergi Dairesi’nde hanelerine yazıldı. Hani kâr paylarından konuşuyoruz ya, bu kooperatifler zarar etmeye başladığında bir de zarar payları var. Yani üyeler şirketin ortağı. Hep söyleniyor Damızlık Birliği üye, kooperatif ortak. Kooperatifte ortaklar, şirketin sahibi. Onun için söylüyoruz. Güçlü kooperatif, güvenli gelecek, güçlü sağlam ortak demektir.”

“Hayal satmak en kolayı”

Salı günü gerçekleşecek kongre öncesi diğer adayın iddiaları ve projeleri hakkında da görüşlerini dile getiren Bozkurt, “Arkadaş, yem fabrikası yapmaktan bahsetti. Biz Metot Bağımsız Araştırma Şirketi’ne yani Serbest Piyasa Kurumu onaylı, yeminli mali müşavirlerin çalıştığı bir şirkete çalışma yaptırdık. Bu kurum, bir firma borsaya açıldığında bunun değerini belirler. Biz de bu kuruma İğdeli Kooperatifi’mizin değerini belirlemek için bir çalışma yaptırdık. Yapılan çalışmada kooperatifin tüm yatırımları, tankları, arabaları benzin istasyonları, depoları için 38 milyon gibi bir değer biçildi. Bu 38 milyonluk yatırım, üyelerin temel ihtiyaçlarını karşılıyor. ‘Yapacağım’ denilen noktalara gelip verdikleri hesapları çıkartayım size.

Biz, ayda 4 bin ton yem satıyoruz. Bir yem fabrikası kurmaya gerek yok. İzmir’den Bandırma’ya kadar sayısız iflas etmiş ya da boş kalmış yem fabrikası var. Çok cüzi bir ücret ödendiğinde bu fabrikaları işletmek mümkün. Bizim aldığımızın altında yem üretilebilecekse biz yönetim olarak bu personeli işe almaya hazırız. Ortaklara uygun yem yapması için her türlü desteği vermeye hazırız ama sadece fabrikayı kiralayabiliriz. Onun deyimiyle fabrikayı açmış oluruz ama ardındaki tehlike ne? Biz 4 bin ton yem satıyoruz. Bu kadar yemi kış sezonunda üyelere piyasada üretilen yemlerden daha uygun şekilde verilebilmesi için altı aylık hammadde bağlantınızı yurt dışında, Ukrayna’da, Arjantin’de soya, arpa, mısır, kepek gibi birçok hammaddenin altı aylık bağlantısının yapılması gerek. Bir de buna bir aylık süt hesabını eklediğimizde yedi aylık bir hesap yapıyor. ‘Ayda 4 bin ton yem satıyoruz’ demiştim. Yedi ayla çarptığımızda 28 bin ton, elli kiloya böldüğümüzde 560 bin çuval yem. Bugün 150 lira ile çarptığımızda yaklaşık olarak 84 milyon gibi bir rakam karşımıza çıkıyor. Yem fabrikasını 2-3 milyona açarsınız. Önemli olan, bunun yedi aylık işletme sermayesini koyabilmek. 38 milyonu üyelerine hizmet etmek için yaymış işletme çeviren bir kooperatif, 84 milyonla yem fabrikası açabilir mi? Mümkün görünmüyor.

Akaryakıt istasyonunda üç aylık vade konuşuldu. Süt hesabına verileceği söylendi. Özellikle insanlara belli bir hedefe ulaşmak için hayal satmak çok güzel. Bir ayda 20 ton mazot tankerimiz var. 10 ton LPG tankerimiz, 8 ton benzin tankerimiz var. Haftalık 300 bin TL doluyor, boşalıyor. Ayda 1.2 milyon yapar. Bunu üç ayda verdiğinizde 3.6 milyon yapar. Sadece şu an peşin sattığımız rakamlar üzerinden konuşuyorum. Bir de bu vadeye girdiği için satışlar, iki kat fazla olacaktır. Ortalama 7 milyon gibi bir rakam yapacaktır. Sadece benzin istasyonunda ihtiyaç olan sermaye. İki koca senede 5 milyon para kazanmışım. Tek benzin istasyonunda bu arkadaş, 7 milyon sermayeyi kullandırabileceğini söylüyor. Kullandırabilir mi? Kullandıramaz.

Bildikleri tek olay market olduğu için bir market konusu gündeme geldi. Ben bunu çok trajikomik buluyorum. Türkiye’de devlet destekli birçok kurum bu işi yürütemiyor. Yani marketçilik, gördüğünüz kadar kolay bir iş değil. Biz bugün altı tane market açtık ama üyelerimize ve kendi bölgemize uygun girdi sağlamak amacıyla bu işi yaptık. 14 tane muhasebe personeliyle sürekli her ay denetim ve sayım yaptığımız halde marketleri kontrol etmekte zorlandık. Zaten bu arkadaşların işten çıkış sebebi de bu. İyi kontrol etmişiz, iyi takip etmişiz ki bu arkadaşlar bugün bizimle çalışmıyorlar.

Marketlere gelelim. Satış zinciri açılacakmış. Biz bugün Türkiye’de yaklaşık 700’ün üzerinde firma ve 1243 şubeyle çalışıyoruz. Pehlivanoğlu’nun tamamıyla, Pekdemirlerin tamamıyla, Barış Gross’la, Kütahya Sultan Market’le çalışıyoruz. Ara ara Uşak Ege Şok Marketlerle çalışıyoruz. Market zincirleri saymakla bitmez. Biz zaten marketlerle çalışıyoruz ama önemli olan, onun demesiyle benim bugün 1243 market açmam gerekiyor. Bir süpermarket kurulum maliyeti, en az 500 bin TL. 1243 marketten bahsediyoruz. Bugün Türkiye’nin devleri bu rakama ulaşamamış. Pehlivanoğlu yıllardır market, henüz 300 şubeyi geçemedi. Bunlar, öyle göründüğü gibi kolay işler değil. Söylüyorum ya hayal siyaseti diye. İşte buna sapmak çok kolay. Önemli olan, bu memlekette taş taş üzerine koyabilmek. Kim bunu başarabiliyorsa benim gözümde milliyetçidir. Dili, dini ırkı ya da cinsiyeti ne olursa olsun” dedi.

Endüstriyel satıştan yana olduklarını kaydeden Deniz Bozkurt, “Çok ciddi küçük bir yatırımla ciddi satışlar yapabilme noktasındayız. İzmir Gıda Çarşısı’nda 30 bin TL gibi çok cüzi bir rakamla dükkan açtık ama günlük satışta onlarca marketin satamayacağı peyniri tek başına satıyor. İşte olay budur. İkinci şubemiz, inşallah İstanbul Mega Center olacak. Uygun bir dükkan ve personel arayışındayız. En kısa zamanda burayı da açacağız. Peyniri ton ton satmam lazım yoksa perakendede, markette 250 gram, 500 gram satmakla biz kendi ürettiğimiz 170 ton sütü, peyniri satamayız” şeklinde konuştu.

Yeni fabrikanın ruhsatı hazır

S.S. İğdeli ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Genel Müdürü Deniz Bozkurt, yen, yem fabrikasını hakkında ise şu bilgileri verdi: “Burası, 300 kilo kapasiteyle 2000 metrekare alanda kurulmuş bir fabrika. Geldiğimiz günden beri tadilat yapıyoruz. Bugün 300 kilo kapasiteli bir fabrika 50 ton süt işliyor burada. Artık bize burası dar geliyor. Dört yıl önce Ödemiş Organize Sanayi’den herkesten önce başvurumuzu yapıp 10 bin metrekare yerimizi aldık. Bugün geldiğimiz noktada 5600 metrekare kapalı alanda 250-300 ton sütü işleyebilecek fabrikamızın inşaat ruhsatı alındı. Biz burada yoğurdumuzu da ayranımızı da yapacağız. Peynir gruplarımızı da genişleteceğiz.

“Projeleri hangi kaynakla yapacak?”

Yem vadelerinin üç aya kadar uzatılacağını söylediler. Bu ne demek? Kooperatifimizin 170 ton günlük sütü var. Bu ayda 5100 ton yapar. Ayda ve üç aylık vadede 15 bin 300 ton yapar. Bu süt, yuvarlak hesapla 45 milyon lira para yapar. 84 milyona 7 milyon daha koyduk 91 milyon, 12 milyon daha koyduk 103 milyon, 45 milyon daha koyduk 148 milyon. Bizim çapımız, 38 milyon ve biz bu 12 milyona değer kazandırarak 38 milyona ulaşmışız ve de şu an üyelerimize hizmet veriyoruz. ‘Yapacağım’ dedikleri projeleri hangi kaynaklarla yapacaklar? Nasıl yapacaklar, nasıl başaracaklar? Bunu bize açıklasınlar. Yapacağım demekle olmuyor. Biz, sekiz yıldır bu işin başındayız. Süleyman Bey, 21 yıldan beri bu işin başında. Bizim arkamızda sadece üreticimiz var. Diğer özel birlikler ya da kamu kurumları gibi hazır para gelmiyor. Aidat parası gelmiyor. Üyelik parası gelmiyor. Biz, üyemizden bir kuruş para kesmeden süt desteklemesi başvurusu yapıyoruz. Anaç ön soy desteklemesi başvurusu yapıyoruz. Süt sözleşmelerinde onlar adına başvuru yapıyoruz. Arkamızda tek bir dayanağımız var: Bilgi ve birikimimizle yaptığımız ticaret. Bu ticareti yaşatmak mecburiyetindeyiz. 500 milyon ciroda 5 milyon gibi bir ticaret yapacaksınız. Düşünün ki hata yapma riskiniz ne kadar düşük. Yani yaptığınız an bittiniz. 30 yılda bu kurum, birilerinin emeğiyle buraya gelebildi. Nereye gideceğini konuşmak lazım çünkü bizim işimiz ticaret. Kazandığımız parayla süt parası ödüyoruz, maaş yatırıyoruz ve diğerlerini ödüyoruz.”

“50 yıl sonra da var olacak”

“Kâr paylarıyla memlekete hizmet yaptık. 12 milyon 38 milyon bir değere ulaştı ve 2700 ailenin akşam sabah her türlü girdilerini sağlıyor” diyen Bozkurt, “Özellikle şunu vurguluyorlar: ‘Fiyat farklarını geri ödeyeceğiz.’ Bu, ucuz siyaset. 2002 yılında borçsuz çalışan ortakların borçlu ortaklara çok ciddi oranda ‘Bu yemleri nasıl ödeyeceksiniz? Bu yemleri ödeyin, yoksa kooperatif batacak’ dediğinde ‘Bunları icraya mı verelim, ortaklıktan mı çıkartalım, bunlara faiz mi uygulayalım?’ diye teklifler sunuldu. O dönemki kaymakam, şimdi Kütahya Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin, ‘İcraya da vermeyelim, ortaklıktan da çıkarmayalım, faiz de uygulamayalım. Bu arkadaşlar o gün geldiğinde güncel yem fiyatı neyse oradan borcunu ödesin’ dedi. 2002’den 2006’ya kadar yem zarflarının üzerine ‘Şu kadar borcunuz vardır’ diye yazılarak geldi. O dönemde yemlerde %8 KDV vardı. Bir gün 2006’da mali bir denetimde stoklar sayılıyor ve 11 bin adet parası alınmayan yem var. Kooperatife bu yemlerin nerede olduğu soruluyor. Yönetim, ’Müstahsilin üzerinde, biz bunların parasını almadık’ şeklinde cevaplıyor. ‘Ama fişini kesmek zorundasın’ denilerek parasını almadığı 11 bin çuval yemin KDV’si kooperatiften alınıyor. 2006’dan itibaren yem faturalarının üzerine yemlere gelen zam oranında aynı yemi veriyormuş gibi fark faturası konuluyor. O dönemde yemin dışında başka bir ticaret yok. Bu süreci kaymakam yönetiyor.

Kaymakam, 2014 yılına kadar kooperatifimizin başındaydı. Bunun mevcut yönetimle bir ilgisi yok, genel kurulun emrinde olan bir şeydi bu. ‘2002’de alınan bir karar var, güncel fiyattan yem tahsil edilecek’ şeklinde. 2018 yılına kadar bu uygulandı. Şimdi soruyorum, kaymakam gözetiminde uygulanan bu kararı tanımıyorlar mı? Bunu bir de borçsuz ortaklara sormak lazım. Dönem dönem her ortağımızın borcu oluyor ama borçlu ortaklar da bazen borçsuz çalışıyor. Burası bir kooperatif. Zamanında kaymakamların almış olduğu kararlar üzerinden ucuz siyaset yapmaya gerek yok. Özellikle Süleyman Bey samimi olmasaydı 2018 yılında Rahip Brunson krizi yaşadık ve ciddi zamlar geldi yemlere. Bu zaten bizim yönetimimizi her zaman rahatsız etti. Bununla ilgili olağanüstü bir genel kurul yapıldı. Fiyat farkları, genel kurul yetkisinden alındı. Zaten üç yıldır uygulanmayan bir şey. Bunun üzerinden prim yapmaya gerek yok. Ortaklarımız bunu biliyor. Genel kurulun yetkisinde bu. Genel kurul konuyu açar ve borçlu ortaklar, borçsuz ortaklar konuşur. Nakdi sermayeler değerlendirilir. Bunlarla yönetimin veya buradaki yöneticilerin bir ilgisi yok. Bu arkadaşlar, en yetkili merciinin genel kurul olduğundan hiç bahsetmiyorlar. Burası da önemli bir nokta.

Herhangi bir üyemizin kafasına takılan bir problem olursa üyelerimiz bana 7/24 ulaşabilirler. Tüm çalışanlarımızda numaram var. Her zaman bilgi alabilirler. Ara ara buraya gelip soran, merak eden ortaklarımız var. Hepsi de buradan tatmin olmuş bir şekilde ayrılıyor. Biz bu konuda her zaman doğru olanı yaptık. Bu duruşumuzdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Beş yılda 4.5-5 milyon gibi kâr etmiş bir kooperatif, 150 milyonluk bir vaadi gerçekleştiremez. Hayal dünyasında yaşamaya gerek yok. Bunlar zamanla yapılır. Kooperatifin henüz daha kökleri yeni tuttu. Daha meyvelerini yeni vermeye başladı. Gün geçtikçe büyüyecek. Bunu bütün Türkiye gördü. Ankara’da Dünya Bankası dahi, Tarım Bakanlığı Türkiye’de İğdeli Kooperatifi’ni ‘İyi Örnek Uygulaması’ seçti. Bunların kıymetinin bilinmesi lazım.

Bizim tek yaşama şartımız, başarılı yaptığımız ticaret. En ufak bir ticari hatada bu kurum, ciddi bedeller öder. Şahısların yaptığı hatalarda daha büyük bedeller öder ve bunu ortaklar öder. Ortakların bu bilinçte olması lazım. Demokrasilerde toplum bilinci hayal siyasetinin önüne geçmesi gerek. Altı yere basar güçlü siyaset yapmak gerek. Bu kurum bugün üyelerimize lazımsa yarın hayvancılık yapacak üyelerimizin çocuklarına da lazım. 30 yıl önce kurulmuş, inşallah 50 yıl sonra da İğdeli Kooperatifi’ni konuşuyor olacağız. Büyümek, güçlü olmak zorundayız. Gelişmeden, üretmeden, büyümeyen toplumlar yok olmaya mahkumdurlar” ifadelerini kullandı.

Özcan Çetin

Bakmadan Geçme