• Haberler
  • ihale
  • Gözünün Gördüğü ya da Gördüğün Göz Kapanabilir!

Gözünün Gördüğü ya da Gördüğün Göz Kapanabilir!

Değerli dostlar, bugün aslında hepimizin hayatında olan bir gerçekliği nasıl da unuttuğumuzu ve hatta sanki kendi...

Değerli dostlar, bugün aslında hepimizin hayatında olan bir gerçekliği nasıl da unuttuğumuzu ve hatta sanki kendi başımıza hiç gelmeyecekmiş gibi yaşadığımız durumu irdelemek ve gözümüzün içine tekrar tekrar sokmak istiyorum. İzniniz olursa tabi!

Yazacağım bu satırları okuyan güzel gözlü (mecazi) insanlar; hayatınızda size kıymet veren, iyi insan dediğiniz, sabah akşam varlığı size katma değer katmasa bile yokluğun da boşluğu belli olan, gözünüzün değdiği herkesin bu evrende bir değer olduğunu biliniz. Onlar, kendi değerlerini bilmeseler dahi siz onları dikkate alıp konuşmak isterlerse zaman harcamaya, dertleşmek isterlerse oturup dinlemeye, selam verirlerse almaya dikkat ediniz ne olur. Sonra aslında hayatınızda çok da yer tuttuğunu düşünmediğiniz ancak yokluğunu öğrendiğiniz insanlar yüzünden acı çekebiliyorsunuz.

O yüzden her daim size; hiçbir şey için kendinizi üzmeyin, sevdiğiniz işte ya da sevdiğiniz kişilerin yanında olunuz, sevmediğiniz hiçbir şeyi başkalarını memnun etmek için yapmayınız, istemediğiniz yerde durmayınız, değmeyen kadın/adam insanlar size ulaşamasın bile, kimsenin terapi hocası olmaya kalkmayınız, sıkıntıları rafa kaldırmayınız ve en mühimi de “en önemli BENİM” düşüncesinden asla vazgeçmeyiniz diye ara ara yazılarımda söylüyorum. Çünkü hayat sandığımızdan kısa ve geriye kalan nasıl biri olduğumuzdur. Ya sövdürür ya da dua ettiririz. İşte bu da, bizim nasıl biri olduğumuzla alakalıdır.

“en önemli BENİM” gözünüzü seveyim bunu derken de vicdandan, sevgiden, şefkat ve merhametten ayrılmayınız. Söylemek istediğim “BEN merkezli” bencil biri olmanız değil, sadece kendinizi sever ve kıymet bilirseniz, insanları da anlamanız, onların da size bakış açıları o derece değer bulur. Aslında birçoğunuz, artık beni daha yakından tanıdığınız için neyi neden yazdığımı, öyle yazmakla gerçekte ne söylemek istediğimi çok iyi biliyorsunuz. Yoksa yazılarım için “tebrik telefonları alamazdım” (ukala Nehir (!) valla arada şımarıyorum, yalan değil). Ama fazla tevazu da biliyorsunuz bizim insanlarımızda daha başka olgulara neden oluyor. Yeterincesi en kıymetli olanıdır.

Nerede kaldık? Bir varmış bir yokmuş! Ne acı aslında. Sevdiklerimizden uzak kalacağımız düşüncesi, onların bize ihtiyaç hali durumları varsa bizler yok olduğumuzda ki onların durumu falan filan işte. Ha bu durum eğer bildik bir hastalığımız varsa ve başımıza gelecek en kötü şeye zaman olduğunu (hastalık süreci) biliyorsak. İşte o vakit çiçekten, böcekten, en sevmediğinizi insanın varlığından, en sevdiklerinizin yanınızda oluşundan her şeyden tat almaya çalışınız. Her anın kıymetini biliniz. Hasta yatağınızda yatarak onların etrafında dört döndüklerini görmeniz bile koca bir şanstır, unutmayınız. Zira bunlara hasret binlerce insan var dünyada.

Ve siz hastası ve de yaşlısı olanlar. Ah keşke olsa da şurada yatsa, bana kızsa, hizmet etsem dememek için hastalarınızın o anı evet çok zordur ama biliniz ki çok değerli anlardır onlar. Geçmişte kayınpederimin üç sene boyu kolon kanseri ile cebelleşme sürecini bir ara yazarım. Bakana da zor yatana da zor. Ama o gittiğinde ya da hiç belli olmaz biz yok olduğumuzda ne kızgınlıklar, ne keşkeler, ne vahlar işe yaramaz. Her şey, nefes sayımızın tükenmesi ve gözümüzün kapanması ile başlıyor.

Yarın bunlarla ilgili kendi hayatımdan kesitler anlatacağım. Şimdilik sağlıkla ve şansla kalınız efendim.

Önce aynadakine, sonra gözünüzün içine sevgiyle bakan herkese kıymet veriniz lütfen. Yarın görüşmek üzere.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme