Gözü zirvede olanlar

Hiç bir dağa tırmandınız mı? Önce kolay gelir gözünüze zirveye ulaşmak. Ancak yokuş yukarı tırmanışınız ilerledikçe...

Hiç bir dağa tırmandınız mı?

Önce kolay gelir gözünüze zirveye ulaşmak. Ancak yokuş yukarı tırmanışınız ilerledikçe gözünüzde büyümeye başlar zirve. Nefes nefese kalabilirsiniz idmanlı değilseniz, kaslarınız zorlanır, dizleriniz acır, ayaklarınızın altında kayan taşlarla dengenizi kaybedip düşmemek için büyük bir efor sarf etmeniz gerekir. Tırmanışı tamamlamak için arada durup nefeslenmek, biraz dinlenmek, kuruyan damağınızı birkaç damla su ile ıslatmak gerekir. Sonra yine gözü karartıp “Yola devam” dersiniz ve bir de bakarsınız ki zirvedesiniz. Püfür püfür esen yel, terinizi soğutup sizi serinletirken mis kokulu çiçek kokularını da size taşıyabilir. Manzara ise muhteşemdir genelde. Onca çekilen zorluğa rağmen “İyi ki buradayım, her şeye değdi” dersiniz ve uzun süre tadını çıkartmaya çalışırsınız oranın. Ayrı bir hazzı vardır zirveye ermenin. Başarmanın verdiği o garip zevki tüm hücrelerinizde hissedebilirsiniz. Deneyimleyebilirsiniz bunu, eğer sağlığınız el veriyorsa. Yüksek yerler zihni açarmış ya aslında hisleri de açıyor bir taraftan. Yorgunluğun etkilerinin bir anda nasıl izale edilebildiğinin ayrımına da varabilirsiniz haliyle. Belki de bu hislerle ayrılmak istemiyor insan bulunduğu yerden. Gökyüzüne, bulutlara, kuşlara, özgürlüğe en yakın orada hissediyorsunuz kendinizi.

Hayat da böyle aslında, içinde barındırdığı birçok şeyle beraber. Hep önümüzde ulaşmamız gereken zirveler var ve biz o zirveleri hedefliyorsak tırmanışı göze almamız gerekiyor. Tırmanmadan önce kendimizi o yolculuğa fikren ve ruhen ve de bedenen hazırlamamız, yolda karşılaşabileceğimiz zorluklarla baş edebilme becerisini geliştirmemiz de gerekiyor. Öyle bir çırpıda, “ha demeden” zirveye ulaşılmıyor maalesef. Çaba gerekiyor. Çok sevdiğim bir söz var öğrencilerime de zaman zaman söylediğim, “Yeşil tepelerin uzaktan görünüşü hoştur ama tırmanması zordur” diye. Her ne yapıyorsak yapalım, hangi alanda olursa olsun eğer en iyiyi, en güzeli hedefliyorsak o alan için gereken çalışmayı yapıp gayret içinde yol almamız gerekiyor. Yoksa kendiliğinden hiçbir şey, insanın önüne gelmiyor.

Maalesef bazı genç arkadaşlarımız, bu noktada çok sabırsız olabiliyor. Herhalde hep hazıra alıştırıldıkları ve zorluklarla karşılaşmadıkları için biraz çabayı çok görebiliyorlar. Kendilerinden üsttekilere bakıp onlara öykünebiliyorlar, “Ben neden böyle yapamıyorum?” diyebiliyorlar. Ama o kişinin o yolda verdiği emeği, harcadığı zamanı, gösterdiği gayreti sorgulamak pek de akıllarına gelmiyor. Ne kadar emek, o kadar yemek oysaki. Emek verilerek elde edilen güzeldir, kıymetlidir ve değeri daha iyi bilinendir. Bunu da akıldan çıkartmamak gerekiyor.

Bakmadan Geçme