Gölkarası Gözlü CEMİLE

Tamı tamına 4325 dizelik bir destansı şiir kitabı! Kimi anlatıyor diye sorarsanız? 'Gölkarası Gözlü CEMİLE'yi. Lütfü...

Tamı tamına 4325 dizelik bir destansı şiir kitabı! Kimi anlatıyor diye sorarsanız? “Gölkarası Gözlü CEMİLE”yi. Lütfü Gergeroğlu’nun yeni bir yapıtı.

Serbest biçimde yazılmış. Büyük bir cesaret! Acaba konuyu unuttuğu olmuş mudur? Ayrıntıları kaçırmış mıdır? Olayların sırasını şaşırmış mıdır? Nasıl başa çıkmıştır bu ve benzeri sorunlarla? Karşılıklı oturup, Sayın Gergeroğlu’na sakin sakin sormak isterdim!

Bu destansı şiir, elbet bir günde yazılmadı. Bir ayda da zor! Belki bir yılda olabilir. Belki olayların üzerinden yıllar yıllar geçtikten sonra kaleme alınabilir / alınmıştır…

Tek tek tuğlayla duvar örer gibi! Düzgün olacak. Şiir; çizgisini, konusunu, ayrıntıları kaçırmayacak. Bir yana doğru eğilmeyecek, savrulmayacak. Yoksa, yıkılıverir. Tıpkı eğri, şakülü bozuk duvar gibi!

Yusuf ile “Kara, kapkara, derin / Gölkarası gözlü” Cemile’nin aşkı dile geliyor.

Talibi çıkar karşı köyden Cemile’ye.

“Sütlüceyle Çöğenli

Komşu köylerdi, birbirine yakın

Üç çeyrekti arası.

Kız alıp vere vere

Akraba olmuştu iki köy.”

Ama Cemile’nin halası göz koymuştur. Başkasına gitmesini istemez yeğeninin. Oğlu Reşit, razı gelmez buna. Kardeş gibi yetişmiştir Cemile ile. Yusuf ile olan aşkını da bilmektedir. Kendisi de “Çiçek” ile aşk yaşamaktadır.

“Reşit Cemile’yi kardeş bilir,

Razı gelmez bu işe.”

Cemile’nin babası bilmez gerçeği! “Devlet kuşu kondu kızımın başına” diye sevinmekte, “Keyifle” tüttürmektedir “sigarasının dumanını.”

“Ne düşündüğüne önem verilmeyen Reşit,

Müşkül durumda kalmıştı.

Hem yavuklusu Çiçek,

Hem arkadaşı Yusuf’un yanında,

Hak etmediği halde;

Sözünden caymış durumda bırakılmıştı.”

Yusuf-Cemile ve Reşit-Çiçek, aşkları için ölümü göze alacak durumdadırlar. Cemile, köye nam olacak biçimde istenir. Anayla kız ağlıyor, bohçaları açmıyor ama komşular eğleniyor. Aşıklar sözleşiyor. Üçü önden, Cemile sonradan buluşmak üzere. Cemile, yönünü şaşırıyor, buluşamıyorlar. Cemile’nin

“İlişti gözüne, yaşlı bir ağaç.

Sanki çağırıyordu kendisini:

‘Haydi kadersiz kızım gel, saklan,

Ne duruyorsun orada?’ Bu seslenişe kulak veren Cemile, yaşlı ağacın kovuğundadır.

*****

Sonrasını anlatmıyorum. Büyüsü bozulmasın! Ya kitabı bulun, okuyun! Ya da Gergeroğlu’na sorun anlatsın!

“Salkım söğütler kan ağlıyordu”, “Karamuratların kara damarlı gelini”, “Mutlu değildi bezeklerden de, bezeyenlerden de”, “Çıraların soluk ışıkları”, “Bir irim çıkıyordu kanlı tepeye”, “O bed sesi duyuldu…”, “O bet sesiyle karışıyor”, “Kulübeye koştu, yel yeperek:”, “Bir daha çıkma anacıma”… örneklerinde de görüleceği üzere Lütfü Gergeroğlu, konunun özüne uyan dil ve benzetmeler yapıyor. Dili hiç aksamıyor. Okumaya başladığınızda, bitirmeden bırakamayacaksınız! Bundan eminim. Çünkü, ben de öyle oldu. Bu ikinci okuyuşum. Sonuna gelmeden bırakamadım kitabı elimden.

Her bir babayiğidin becerebileceği bir şey değil bu sürükleyicilik!

Gergeroğlu’nu kutluyorum…

________________

* Gölkarası Gözlü CEMİLE, Lütfü Gergeroğlu, Etki Yayınları: 338 1. Basım, Aralık-2008, İzmir, 144 Sayfa.

Bakmadan Geçme