Geççek mi Tarkan abey?

Bu yazının yazıldığı saatlerde, internet ortamına yine bir zam haberi düştü: 'Benzinin litre fiyatına gece yarısından...

Haber

Bu yazının yazıldığı saatlerde, internet ortamına yine bir zam haberi düştü: “Benzinin litre fiyatına gece yarısından geçerli olmak üzere 88 kuruş, motorinin litre fiyatına ise 1 lira 51 kuruş zam geldi.”

Oysa başka bir konuda yazmayı düşünüyordum.

Akaryakıta gelen zam, sadece bindiğimiz araçların depolarına koyacağımız litrenin azalması değil tabii ki! Hani bir bakanımız vardı… “Maaşı dolarla mı alıyorsunuz?” diye soruyordu. Elbette akaryakıt yemiyor akaryakıt içmiyoruz ama akaryakıtta zam demek, içtiğimiz ve yediğimiz her şeye zam demek olduğu gibi giydiklerimize de zam demektir.

Önceki sabah da internete düşen bir haber ile zeytinlik alanların maden gerekçesi ile ‘bozulabileceği’ genelgesi gelmiş, doğal olarak genelgeye itirazlar da ardı ardına artmaya başlamıştı.

Sosyal medyada #ZeytinimeDokunma etiketiyle paylaşımında bulunan Tarkan da şu ifadelere yer vermiş: “Ülkemizin doğası olmuş rant rüyası. Enerjiydi, madendi, barajdı, şuydu, buydu… Doğamız geri dönüşü olmaksızın yok ediliyor. Yıllardır gözlerini diktikleri zeytinliklerimizi feda etmek var şimdi sırada”

**

Bilmiyorum farkında mısınız ama akaryakıt ve elektrik zamları üreticiyi doğrudan etkileyen en önemli maliyetlerin başında geliyor. Sulama elektrik ile yapılıyor. Traktör mazot ile çalışıyor. Tohum da döviz ile satın alınıyor. Bakla ve bezelyeler büyüyor. Mart’ın ikinci yarısında baklalar, Nisan’a doğru da bezelyeler çıkar. Bu yaz, hem üretici hem de tüketici zor günler geçirecek…

**

Yazılarımı Facebook sayfamda yayınlıyorum. İnternet çağında olduğumuz için dünyanın neresinde olursanız olun yazılarınız ve etkinlikleriniz görülüyor ve okunabiliyor. Facebook’ta her yazdığımı gazete yazılarında yer vermiyorum.

Ukrayna krizi ile ilgili bir iki yazdım. En sonu şunu paylaştım:

“İki sömürgeci cepheden birini tercih etmek zorunda değiliz. Hem ABD liderliğindeki Batı emperyalizminin yayılmacılığına hem de Rusya’nın egemenlik amaçlı emellerine aynı anda hayır demek mümkün. İki ucu pislik içinde olan bir değneğin ortasında gibi görünen Zelenski’yi de savunmak durumunda değiliz…

David Harvey’in geçen pazar günü Birgün gazetesinde çıkan çevirisinde de belirttiği üzere ‘ABD ve NATO suçlu, Putin haklı değil!’

İnsanlık ne kapitalist-emperyalist dünya düzenine ne de egemen güçler arasındaki egemenlik, nüfuz mücadelesine mahkûm. Başka bir dünya mümkün.”

Dünyadaki büyük silah üreticileri yaptıkları işi bırakmadıkları sürece dökülen gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. Herkes tankını kendi sınırları içine çekmelidir. Savunma budur. Buna karşı kim olursa olsun “Ama!” dediğinizde saldırgan durumuna düşersiniz.

Timsahlar avlarını yedikleri sırada ağzını çok açarsa, gözlerinden sıvı gelirmiş. Ancak salgılanan bu sıvının gözyaşı ile herhangi bir ilgisi yokmuş. Durum böyle olunca ‘timsah gözyaşı’ bir şeye üzülmediği halde üzülmüş gibi görünen insanlar için söylenirmiş.

**

Nazım Hikmet ‘Bulutlar Adam Öldürmesin’ adlı şiirinde şöyle der:

“Koşuyor altı yaşında bir oğlan / uçurtması geçiyor ağaçlardan / siz de böyle koşmuştunuz bir zaman / Çocuklara kıymayın efendiler / Bulutlar adam öldürmesin”

**

Dünyayı ve insanlığı zor günler bekliyor. Ne yazık ki iyi dilekler veya dualarla güzel günlere kavuşulmuyor… Zalimlere karşı güç kazanmak yani barışı örgütlemek gerekiyor.

Geççek mi Tarkan abey?

 

Bakmadan Geçme