GDO – Genetiği Değiştirilmiş Organizma

Gerçek şu ki, Dünyanın gidişatı hem düzen, hem adalet, hem güç, hem sağlık hem de psikolojik...

Gerçek şu ki, Dünyanın gidişatı hem düzen, hem adalet, hem güç, hem sağlık hem de psikolojik manada artık eskisi gibi değil. Kendi toplumumuzdan yola çıktığımızda, eski dostluklar, eski bayramlar, eski komşuluklar, eski aşklar, eski evlilikler falan filan diye sayfalar dolusu yazılar da yazabiliriz. Eski ile ilgili.

Dünya globalleşirken, modern yaşam adı altında bizlere dikte edilen her şey, önce yediğimiz içtiğimizden, sonra da gerçek manada insanlığımızdan ettiği için herkes herkese karşı, artık daha uzak, daha şüpheci, daha alaycı, daha saygısız, daha güvensiz gibi gibi soluk alıp vermeye çalışıyor. Ve de Dünyadaki günümüzü hunharca bitirmeye gayret ediyoruz.

Maalesef ki evrene ayak uyduralım derken, araştırmadan, kulaktan dolma, hazır kurgu bilgilere, işimize gelen sonuçlara ve de en kolayını seçip görmezden gelmelere iyice alışır olduk. Nasıl bu kadar geri kalmayı seçebiliyor, nasıl bu derece akılla ilişiksiz şeyleri onaylayabiliyoruz şaşmamak elde değil.

İşte birilerinin dünya üzerinde kurguladıkları bu zaman diliminde, bize dayatılan her şeyi sorgusuz sualsiz kabul ediyoruz. Neden? Çünkü tembeliz, çünkü bana değmesin de ucu kime ne olursa olsun tavrındayız.

Aslında konuşulacak çok şey var da ancak yazdığım köşenin ve de vereceğim bilginin ötesine geçeceğinden, konuyla alakalı olarak sadece bizi, bile isteye zehirleyenlerin yaptıklarının bir kısmını anlatacağım. O da literatürlere geçen kısımlarını maalesef!

Ve sonra bazıları da çıkıyor bu olumsuzluklara karşı, en azından sağlıkla beslenebilmek ve de varlık manasında her birimize dokunabilmek adına bir şeyleri göze alıp pozitif çalışmaları önümüze kadar getirebiliyorsa, ayakta alkışlanmayı zannımca hak ediyorlar demektir.

Uzun bir girişten sonra konumuza başlayalım artık,

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar günümüzün en büyük sorunlarından biri. Genetiği değiştirilmiş organizmalara anne karnında maruz kalan bebekte yapısal anomaliler zararları olabilir. Tüm insanlığı tehdittir.

GDO bitki ve hayvanların laboratuar ortamında bilim adamları tarafından genetik özelliklerinin değiştirilmesi sonucu oluşan yeni tarımsal ve hayvansal ürünlerdir.

GDO’nun amaçları şunlardır:

  • Bitki ve hayvanların doğal yaşam alanları hariç yerlerde büyüyebilmesi
  • Böceklere karşı dirençli hale gelebilmesi
  • Sert hava koşullarında yetişebilmesi
  • Saha fazla ürün elde edilebilmesi (inek sütü gibi)

Bu teknikler bir bitki veya hayvan DNA’sına gen yerleştirmek ya da bu DNA’lardan gen çıkarmak için kullanılır.

Bilim adamları genetik teknolojisini, soğuk havalara dayanıklı don önleyici balık genine sahip domates ya da yabancı otları öldürmede kullanılan ilaçlara karşı dayanıklı bakteri genine sahip mısır bitkisi gibi doğal yaşamda hiç bulunmayan biyolojik karakterde bitki, hayvan ve virüs ve bakterileri üretmek için kullanırlar.

DNA’nın Değişmesinin Olası Zararları

Fakat genetik mühendisliğiyle yöntemleriyle bir bitki DNA’sına gen yerleştirme rastgele olmaktadır ve bilim adamları genin nereye gittiği hakkında bir bilgiye sahip değildir.

Bu da diğer genlerin çalışmasını engelleyebilmekte ve besinlerde daha önce hiç bulunmayan proteinlerin üretilmesine ve toksin ve alerji üreten yeni bir bitkinin dolayısıyla da sağlığa zararlı tüketeceğimiz yeni bir besinin oluşmasına neden olmaktadır.

En Yaygın GDO’lu Ürünler

Bitki ve besi hayvanları ürünleri gibi GDO’lu ürünler marketlerde bulunmaktadır. GDO bitkileri sandığımızdan çok daha fazla yaygındır. Aşağıda en azından bir marketten alışveriş yaparken daha dikkatli olabileceğimize yarayabilecek en yaygın GDO’lu ürünlerin listesi verilmiştir.

1. Soya Fasulyesi

Marketlerde bulunan soya fasulyesinin yaklaşık % 90’ı yabancı bitki öldürücü kimyasallara karşı dirençli olması için modifiye edilmiştir. Bu kimyasallara karşı artan direnç çiftçileri yabani otları öldürmek için daha fazla ilaç kullanmaya zorlamıştır. Sonuçta sadece genetik olarak modifiye edilmiş soya fasulyesi üretilmekle kalınmamış ve daha çok kimyasalla yüklü bir ürün ortaya çıkmıştır.

2. Mısır

Mısır da en fazla oranda genetiğiyle oynanan ürünlerden biridir. Örneğin Amerika’da çiftçilerin yarısı GDO’lu tohumlar kullanmaktadır. Bu da büyük oranda doğrudan ya da dolaylı (hayvanlara verilen mısır daha sonra süt ürünleri olarak yine insanlara dönmektedir) olarak insanların tüketimiyle sonuçlanmaktadır.

3. Pamuk

Pamuk da hastalıklara karşı direnç kazanabilmesi için genetik olarak modifiye edilen ürünlerdendir. En büyük risk de pamuk yağındadır. Hindistan ve özellikle Çin kaynaklı pamuğun insan hayatı için büyük risk taşıdığı düşünülmektedir.

4. Süt

İneklere daha hızlı büyümeleri için ve verimlerinin artması için büyüme hormonu enjekte edilmektedir. Bu hormonlar da üretilen bazı sütlerde bulunabilir. Bu büyüme hormonlarının insan vücudu içinde değişik olumsuz etkileri olabilmektedir.

5. Şeker

Şeker kamışlarının da direnç kazanabilmesi için birçok ülkede genetiği değiştirilmektedir.

6. Aspartam

Aspartam da yapay tatlandırıcı olarak birçok insan tarafından şeker yerine kullanılmaktadır. Aspartamın vücutta kanserojen etki yaptığı ispatlanmıştır. Aspartam genetik olarak modifiye edilmiş bakterilerden üretilmektedir.

7. Kanola Yağı

Kanola yağı da en fazla satışı yapılan GDO’lu ürünlerdendir.

8. Kabak

GDO’lu kabaklar böceklere karşı daha dirençli olmasını sağlayan bir toksik protein içermektedir. Bu böcek öldürücü son zamanlarda insan kanında, hamile kadınlarda ve fetüste görülmüştür. Bu da bazı böcek öldürücülerin parçalarına ayrılıp vücuttan atılmadan insan vücudunda kalabildiğini göstermektedir.

Bu 8 ürün hariç daha birçok ürün market raflarında hiç haberimiz olmadan yerini alabilmektedir.

GDO’nun Zararları

Vücut Sistemlerini Bozması

Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde GDO’lu ürünlerin organ tahribatına, sindirim ve bağışıklık sisteminde düzensizliklere, yaşlanmanın hızlanmasına ve kısırlığa neden olduğu tespit edilmiştir.

Vücuttan Atılamaması

İnsanlar üzerindeki çalışmalarda ise GDO’lu proteinlerin ve kimyasalların bazılarının sindirime uğramadan vücut içinde kalabildiği ve muhtemel uzun vadeli zararlara neden olabileceği görülmüştür. Örneğin, soya fasulyesine enjekte edilen gen vücudumuzda yaşayan bazı bakterilerin DNA’larına transfer olabilmektedir ve ayrıca GDO’lu mısır tarafından üretilen toksik böcek öldürücü hamile kadınlarda ve onların doğmamış fetüslerinde görülebilmektedir

Kronik Hastalıklarda Artış

ABD’de GDO’ların 1996 yılında ortaya çıkmasından sonra sağlık problemleri artmıştır. Kronik hastalıklara sahip Amerikalıların oranı sadece 9 yıl içinde %7 lerden %13 lere çıkmıştır. Gıda alerjileri birdenbire yükselmiş, otizm gibi hastalıklar, üreme düzensizlikleri, sindirim problemleri ve diğer rahatsızlıklarda bariz artışlar gözlenmiştir.

Tahmin Edilemeyen Riskleri Artırması

Genetik mühendisliği birbiriyle alakası olmayan türlerin genlerini birbirine karıştırarak tahmin edilemeyecek yan etkilere kapı aralamaktadır. Dahası transfer edilen genin türünden bağımsız olarak üretilen yeni tür bitkiler yeni toksinler, alerjenler, kanserojenler ve beslenme zaafiyetleri gibi zararlar doğurmaktadır.

Ekosistemi Bozması

GDO’lu ürünler ve onlarla alakalı böcek öldürücüler kuşlara, böceklere, amfibilere, deniz ekosistemine ve topraktaki organizmalara zarar vermektedirler. Bu zararlı kimyasallar biyo çeşitliliği azaltmakta, su kaynaklarını kirletmektedir.

Çok Mühim: Özetle GDO’lu ürünler sadece insanın değil doğanın tüm varlıklarını tehdit eden bir unsur haline gelmiştir. Bitki ya da hayvan bakteri ya da virüs GDO’lu ürünler hangi canlıya zarar verirse versin doğrudan ya da dolaylı yoldan insan sağlığına da zarar vermektedir. Bu yüzden GDO’lu ürünleri tüketmemek hayati bir önem taşımaktadır.

Gofret, çikolata, kola, gazlı içecek, kahvaltı gevreği, hazır çorba, hazır kek, sucuk, salam, sosis, renkli yoğurt, çiklet, aromalı kahve, ketçap, mayonez, bisküvi, kraker, şekerleme, renkli içecek, ekmek üstüne sürülen ezme, cips, vb. paketli gıda ürünlerinde şu aşağıdaki listeden bir hammadde varsa GDO’lu olma ihtimali yüksektir:

• Mısır şurubu, Mısır nişastası, Mısır yağı

• Yüksek fruktozlu mısır şurubu

• Bitkisel yağ, Margarin, Soya yağı, Pamuk yağı, Kanola yağı

• Soya unu, Soya proteini, Soya lesitini

• Dokulu bitkisel protein

• Dekstroz

• Maltodekstrin

• Fruktoz

• Sitrik asit, Laktik asit

• Pirinç

Yarın tekrar görüşmek üzere, şimdilik sağlık ve huzurla kalınız inşallah.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme