Eylül’dü

Yılın en renkli ayı olmalı. En çok ilham olan şairlere. Veda demek belki, belki de ayrılık....

Yılın en renkli ayı olmalı. En çok ilham olan şairlere. Veda demek belki, belki de ayrılık. Her kim hangi pencereden bakıyor, bunu ancak söylediklerinden, fırça darbelerinden, notalardan anlıyoruz. Bir bakış kalıyor çoğu zaman, bir de söz.

Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız

Adımlarımızın kısalığı bundandı

Bundandı gözlerimin durgunluğu.

Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,

Ellerin kadar ıssız,

Sen kadar zamansız molalar veriyordum

Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.

Eylül’dü.”

Cemal Süreyya’nın dizelerinde böyle Eylül. Çokça hüzünlü.

İlhan Berk’in dizelerindeki,

“seğiren yüzün” ifadesine dikkat etmenizi öneririm.

“Sevgilim, işte Eylül

Ve işte senin usul usul seğiren yüzün.

Zaman ki sonsuzdur

Bitmemiş şiirler gibidir.”

Bir başka şiire geçelim. Bize Eylül’ü anlatmaya devam etsin.

“Bir Eylül’dü başlayan içimde

Ağaçlar dökmüştü yapraklarını

Çimenler sararmıştı

Rengi solmuştu tüm çiçeklerin

Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı

Katar gidiyordu kuşlar uzaklara

Deli deli esiyordu rüzgâr

Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa

Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

Neydi o bir zamanlar

Sevmişliğim, sevilmişliğim”

Devam edelim.

“Elimden tut yoksa düşeceğim

Yoksa bir bir yıldızlar düşecek

Eğer şairsem, beni tanırsan

Yağmurdan korktuğumu bilirsen

Gözlerim aklına gelirse

Elimden tut yoksa düşeceğim

Yağmur beni götürecek yoksa beni”

İşte geldi Eylül. Biz henüz yaza veda edememişken bir anda çaldı kapımızı. Yağmurları, sararan yaprakları ile saracak etrafımızı. Sonbahar, şairlerin mevsimidir bilen bilir. Hep bir hazan kokar havası. Yağmurlar, sararan yapraklar bir filmin veda sahnesini canlandırır gözümüzde. Özellikle Eylül’ün yeri, çoğu kişi için ayrıdır.

Hepimize sağlık ve mutluluk getirsin diyelim Eylül…

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme