Evlilik Sanatı

Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın. Ama evlendikten sonra da bir gözünüzü kapatın. Evlilikte eşler, birbirlerinin rakibi...

Evlenmeden önce gözlerinizi dört açın. Ama evlendikten sonra da bir gözünüzü kapatın. Evlilikte eşler, birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostları olmalı.

Eşler, akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları da yuvalarının önünde bırakmalı ve karşılıklı hatalar örtülmelidir.

Evlilik, hayatta yaşanan en önemli süreçlerin başında gelir. Hayatın gayesini anlamadan evliliğin gayesini anlamak mümkün değildir.

Kendisini tanıyamamış, rüştünü ispat edememiş bireylerin kurdukları evlilikler; eşler için perişanlık, millet için ise sonuçları itibarıyla onulmaz bir yaradır. Evlenecek kimseler, bu önemli olayda birbirlerinin dış görüşüne ve servetine değil; ruh güzelliği, ahlak anlayışı ve karakter sağlamlığı gibi kıstasları öncelemelidir.

Adaylar ve aileler, birbirlerini çok iyi tanımalıdır. Eş adayları, genelde aynayı önce kendilerine tutup kendi eksiklerinin farkına varmak varken karşı adaydan mükemmellik beklerler ve çıtayı yüksek tutarlar. Evlilik için kusursuz olan bir eşin aranması açmazdır. Çünkü dünyada kusursuz bir insan yoktur. Evlilik öncesi adaylar, gözleri dört açmalı fakat evlendikten sonra artık bir gözünü kapamalıdır.

Eşler, mutluluk hazinesi olan yuva için en azından bir oyuncu kadar kendilerini bir rol değişimine zorlamalıdır. Basit konulardan dolayı eşler birbirlerini üzmemeli. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kimse eşine kin beslemesin, zira onun bir huyunu beğenmezse diğer huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ’, 61) buyurur.

Karşılıklı sitem, ancak dini açıdan olmalıdır. Sabır ön planda olmalı, eşimizin arzu etmediğimiz bir tavrı karşısında onun güzel bulduğumuz ve takdir ettiğimiz yönleri hatırlanmalıdır. Yeri geldiğinde settar olmalı, karşılıklı kusurlar örtülmelidir. Doğal olarak eşlerin birbirlerinin her isteğini yapmaları mümkün değildir. Çünkü her arzunun karşılık bulacağı yer cennettir, dünya değil. Zira her isteğin tatmin edilmesi, mutsuzluk getirir.

Bir kırgınlık halinde ilk adımın karşıdan gelmesi için beklenti haline girilmemeli ve empati yaparak eşimizi anlamaya çalışmalıyız. Çatışma durumunda “Allah’ım ben haklı isem eşime doğruyu; eğer eşim haklıysa bana doğruyu göster!” şeklinde dua edebiliriz.

Özür dilemeden kaçınmamalıyız. Takdir etmekten geri durmamalıyız. Çünkü özür dilemek bize Allah’tan af dilemeyi, takdir etmek ise Allah’a şükretmeyi öğretir. Asla genel ortamlarda tartışılmamalı, eşimizin umuma açık bir mekanda hata ettiğinde onuru kırılmamalı.

Harcamalar önce aileden başlanmalıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebu Davud, Zekat, 45) buyurarak aile fertlerini dara sokan her harcamadan sakındırmıştır.

Hülasa evlilik, “BEN”den “BİZ”e atılan bir adımdır ve öyle olmalıdır. Her aşamada “BİZ”in terennüm edildiği aile, kendi üyelerine olduğu kadar toplum için de bir huzur ve mutluluk kaynağıdır.

Bakmadan Geçme