• Haberler
  • ihale
  • Enerji Faturaları Vatandaşın Elini Yakıyor…

Enerji Faturaları Vatandaşın Elini Yakıyor…

Son günlerde elektriğe, akaryakıta ve doğalgaza yapılan zamlar Türkiye'nin gündemine oturdu. Bildiğiniz gibi 2022 yılının Ocak...

Son günlerde elektriğe, akaryakıta ve doğalgaza yapılan zamlar Türkiye’nin gündemine oturdu. Bildiğiniz gibi 2022 yılının Ocak ayından itibaren kademeli elektrik faturası uygulamasına geçildi. Yeni uygulamaya göre aylık 150 Kilovatsaate kadar olan tüketim için %50, 150 Kilovatsaati aşan tüketim için %125 zamlı tarife uygulanacak. Bu uygulama ile artan fatura bedellerine vatandaşlarımız büyük tepki gösterdi.

Ofisime gelen 31.Ocak.2022 tarihli faturayı görünce ben de şaşırdım. Avukatlık ofisimde kullandığım klima ve aydınlatma nedeniyle 1664,90 Tl. Elektrik faturası geldi. Merak edip geçen yıl aynı dönem için ne kadar elektrik faturası ödemişim diye baktım ödenen 741,90 Tl. Yani bu yıl ödeyeceğim fatura geçen yıl ödediğimin iki katından 181.00 Tl fazla. İsyan edilmeyecek gibi değil. Vatandaşlarımız yerden göğe kadar haklı. Çünkü geçen yıla göre vatandaşlarımızdan hiç birinin geliri iki katından fazla artmadı.

Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği Enerji çalışma grubu başkanı Oğuz Türkyılmaz yaptığı açıklamada; “Ocak 2022 tarihinden itibaren uygulamaya giren kademeli fatura hesaplamasına göre faturalar aylık %50 ile 125 arasında zam yapıldı. Bu oranda yapılan zamlar kabul edilemez, hükümet kendi yanlış enerji politikalarının bedelini vatandaşlara yükleyemez” diyor. Türkyılmaz ayrıca “ İstanbul’da bir aile için ortalama elektrik, doğalgaz, su bedelinin 997.69 TL ; Ankara’da oturan aile için 1.025.00 Tl olduğunu, enerjiye yapılan zamların tüm sektörlerin maliyetlerini arttırdığını, bunun da yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya, giydiğimiz ayakkabıdan ulaşıma kadar her türlü mala zam olarak yansıdığını ” belirtiyor.

Hükümet her ne kadar inandırıcılığını yitirmiş Türkiye İstatistik Kurumu vasıtası ile yıllık enflasyonu %36 kadar gösterse da benim ofisimde tükettiğim elektrik faturasından ve vatandaşlarımızın yaşadığı günlük çarşı- pazar alışverişlerinden fiyat artışlarının yüzde yüzün altında olmadığı açıktır. Türkiye de hiçbir sektörün kazancı geçen seneye göre belli gruplar hariç yüzde yüz artmamıştır.

Bu durum Türkiye’de vatandaşların geçen yıla göre daha da yoksullaştığı, elindeki sermayesinin daha da küçüldüğü anlamına gelir. Bunun en önemli sebeplerinden birinin ülkemizde enerji başta olmak üzere tarımda, sanayide dışa bağımlı hale gelmemizdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş savaşından sonra belirttiği gibi; ülkemiz ekonomide, sanayide, kültürde, tarımda ve her alanda bağımsız olmadıkça askeri zaferler kalıcı olmaz.

Son yıllara kadar ülkemiz tarımda kendi kendine yeten dünyanın sayılı ülkelerinden biri iken bugün ne yazık ki ekmek için kullandığımız buğdaydan, hayvanlarımızı beslediğimiz samana, tohumdan ilacına ve kurban bayramlarında kestiğimiz kuzuya kadar her şeyi dışarıdan ithal etmeye başlamıştır. Bu ülkemiz için, geleceğimiz için tehlikeli bir durumdur. Son iki yıldır yaşadığımız salgın dönemi yerli üretimiz ve her alanda tam bağımsızlığın ne kadar önemli olduğunu bize hatırlatmıştır. Yaşananlardan gerekli dersleri çıkartıp girilen yanlış yoldan bir an önce dönülmelidir. Ülkemizin konumu yerli kaynaklarımıza dayalı olarak kendi enerjimizi fazlasıyla üretebilecek durumdadır. Öncelikle enerji alanında dışa bağımlılıktan kurtulmak gerekmektedir.

Yaşar Varış

Bakmadan Geçme