Endüstriyi etkileyen bir deniz canlısı
Balinalar, bir zamanlar okyanusların en zengin hammadde kaynağıydılar. Bu deniz canlısından elde edilen ürünler, birçok alanda...
Balinalar, bir zamanlar okyanusların en zengin hammadde kaynağıydılar. Bu deniz canlısından elde edilen ürünler, birçok alanda insanlara fayda sağlardı. Sahip oldukları yağ, oldukça kıymetliydi ve en yaygın balina ürünüydü. Çubuklu balinalardan elde edilen balina çubukları, plastik bulunana kadar öncelikle kıyafetlerde ve bazı aletlerin yapımında kullanıldı. Bu nedenle terzilerin çok işine yarayan bir malzemeydi. Kabarık etekli elbiselerin moda olduğu zamanlarda elbiselerin altına giyilen çemberlerin yapımında, korselerde, şekilli durmaları için gömlek yakalarında kullanılırdı. Ayrıca esnek yapılarından dolayı şemsiye teli olarak da değerlendiriliyordu.
Kaşalot balinasının (diğer adı ispermeçettir) sindirim atığı olan amber, parfüm ve kozmetik sektöründe kullanılan bir diğer balina ürünüdür. Denizlerde ender olarak bulunduğu için ticari değeri oldukça yüksek olan amber, eski devirlerden beri ilaç yapımında da kullanılırdı. Yaşlılıktan kaynaklanan bazı hastalıklara iyi geldiğine, kan yapıp kişiyi ısıttığına, hafızayı ve sinirleri güçlendirdiğine, felç rahatsızlığını iyileştirdiğine inanılırdı. Afrodizyak özelliğe sahip olduğu düşünüldüğü için kuvvet macunlarına, soylu ve zenginlerin yiyecek ve içeceklerine eklenirdi.
Balina yağı, 16. yüzyıl ve 19. yüzyıllar arasında yaygın olarak kullanılmış; balina avcılığı da özellikle 18. ve 19. yüzyılda altın çağını yaşamıştı. Balinanın kalın bir tabaka halindeki deri altı yağından ve kaşalot balinasının kafasında bol miktarda bulunan yüksek kaliteli ispermeçet adlı yağdan elde edilmek üzere iki tür balina yağı vardı. Tabii ki sahip oldukları bu değerli sıvı nedeniyle balina avcılığının en temel kaynağı, kaşalot balinalarıydı. Kafaları vücutlarının büyük bir kısmını oluşturan bu balinaların baş kısmında taşıdıkları yağ, 800 litre civarındaydı.
Balina yağı ilk olarak sabun, lamba yağı olarak değerlendirilmişti. Daha sonra mum, boya, cila, merhem ve margarin yapımında kullanılmış, teknoloji geliştikçe kullanım alanı da genişlemiş olan önemli bir ürüne dönüşmüştü. Örneğin ispermeçet yağı kükürtle işlenerek çok kaliteli ve soğuğa dayanıklı bir makine yağı elde edilirdi. Bu makine yağı; silahları, endüstriyel makineleri, araba şanzımanları gibi mekanik aletleri yağlamakta kullanılıyordu.
Balina yağı, kendinden önce kullanılan diğer yağ bazlı yakıtlardan çok daha parlak ve temiz yandığı için evleri, sokakları aydınlatmada tercih edilen bir yakıttı. Parlak ışığı deniz fenerlerinde kullanılıyor, gaz yağının ve elektriğin henüz icat edilmediği yıllarda kötü hava şartlarında bile çok uzaklardan fark edilerek gemilerin yolunu bulmasına yardım ediyordu.
Balina yağı ticareti, Amerika’nın ilk küresel sektörüydü; birçok ülkeden yağ için talep vardı. Amerika’nın özellikle New England bölgesi, dünyanın en başarılı balina avlama filolarına ev sahipliği yapıyordu. Zamanla bu karlı ticaretle uğraşan balina yağı kodamanları, iyice zenginleştiler ve siyasi güç elde ettiler. Artan talep balina avını arttırdı ve bu durum, balina popülasyonu üzerinde tehdit oluşturdu. Sayıları azaldıkça balina gemileri kıyılardan daha çok açılmaya, av seferleri daha uzun sürmeye başladı. Buna paralel olarak ispermeçet yağının fiyatı da artarak altın kadar değerli hale geldi.
1846 yılında Kanadalı jeolog Abraham Gesner, kömürden gazyağı damıttı. 1853 yılında Ignacy Lukasiewicz ise ham petrolden gazyağı damıtmayı başardı. Gazyağı kullanımının başlaması ve kısa zamanda ucuz bir şekilde üretilmesi, kodamanları rahatsız etti. Ev içi kullanımının çok tehlikeli olduğu, fenerleri patlatacağı, bunun büyük yangınlara sebep olacağı şeklinde spekülasyonlarda bulundular ancak balina yağı kodamanlarının karşı çıkmasına rağmen zamanla gazyağı, aydınlatmada artık çok pahalı hale gelen balina yağının yerini aldı. Petrolün birçok alanda kullanılmaya başlaması ve petrol türevlerinin ortaya çıkmasıyla balina yağına talep azaldı.
Petrol kullanımın artmasıyla talep azalsa da Kuzey Amerika balina avcılığı, 1900’lü yıllarda da devam etti ancak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki çevre grupları, balinaları korumak için Kongre’ye baskı yaptılar ve 1972’de “Deniz Memelilerini Koruma Yasası” kabul edildi. Bunun sonucunda neredeyse bir gecede Kuzey Amerika balina avcılığı endüstrisi ortadan kayboldu. 1986’da ise ticari balina avı yasaklandı.
Balina avcılığı; ekonomiyi, sanayiyi etkilediği gibi edebiyatı da etkiledi. Herman Melville’in “Moby Dick” adlı eseri, Amerikan edebiyatındaki en önemli eserlerden biridir ve dünyaca ünlüdür. Eser, bir roman olmasına rağmen balinalarla ilgili bilimsel bir inceleme, balina avcılığı ile ilgili teknik bir yapıt olma özelliği taşıdığı için de önemlidir. Bu eser ve dolayısıyla balina avı sanatı da etkilemiştir. Melville’in başyapıtından esinlenen 1953 doğumlu Amerikalı ressam Mark Milloff, Moby Dick’ten sahneleri canlandırdığı modern resimleriyle ünlüdür.
Velhasıl bir zamanlar çok rağbet gören balina avı ve bu sayede elde edilen en değerli ürün olan balina yağı, petrol ürünlerinin kullanılmasıyla beraber eski önemini yitirmiş ve böylece aşırı avlanma nedeniyle azalmakta olan ispermeçet balinalarının soyu da tükenmekten kurtulmuştur ancak genel olarak balinalar yine tehlikededir çünkü ticari balina avcılığı yasaklanmış olsa da günümüzde Japonya, Norveç ve İzlanda gibi ülkeler buna karşı çıkarak balina eti ve ürünlerinden vazgeçmeyip çeşitli türlerde balina avlamaya devam etmektedirler. Balinaların etleri; Japonya’da insanlar tarafından sevilerek tüketilmekte, bazı ülkelerde ise kedi ve köpek maması olarak değerlendirilmektedir.
Balinanın derisi oldukça kalın ve sağlam olduğundan ayakkabı, çanta, kemer gibi malların yapımında kullanılırken kıkırdakları tutkal yapımında değerlendirilir. Kemikleri ise öğütülerek hayvan yemlerine katılır. Balina yağı, balina çubuğu gibi ürünler artık muadilleri olduğu için kullanılmasa da balina avıyla alakası olmayan bir balina ürünü olan amber, hala parfüm ve kozmetik sektörünün değerli malzemelerinden biridir.
Bakmadan Geçme





