EN SIĞ UÇURUM
Şu son birkaç aydır her şeye çok çabuk alışıyoruz. Her günümüz birbirinin aynısı. Aynı hırslar, aynı...
Şu son birkaç aydır her şeye çok çabuk alışıyoruz. Her günümüz birbirinin aynısı. Aynı hırslar, aynı başarısızlıklar, aynı koşturmaca ve aynı son… Kocaman bir hiç!
İnsanlar hayvanları öldürüyor. İnsanlar insanları öldürüyor. İnsan insanla, doğayla, kendiyle savaşıyor. Bu öyle bir hal aldı ki sabah yüzünü yıkamak gibi, ayakkabı bağcıklarını bağlamak gibi. Yani öylesine alışıldık oldu ölümler, vahşet ve savaş. Peki tüm bu öfke neye? Bir şeyleri başaracak kadar uzun yaşayamama korkusu mu? İpler kendi elindeyken yönetemediği hayata mı kızıyor insan? İnsan niye nefret eder dünyadan? Kendi saksısındaki çiçeği yetiştirmeye sabrı olmayan insanlar, tüm bahçeyi yakarak rahatlatıyor vicdanını. Ve sonrası cinayet haberleri, mahalle kavgaları… Sahip olması gerekenden fazlasına uzanıyor kimi insanın eli. Sonrası bilezikler, yüzükler için kesilen başka bir insanın eli. Farklı düşündüğü için öldürülüyor kimisi. Yani insan olduğundan, düşündüğünden…
Ve doğan güneşe bile küfredecek kadar yaşamayı sevmeyen insanlar! Siz her zaman yeni sabahların getireceklerinden habersiz olacaksınız. Çünkü içinizdeki nefret, sizin yeni sabahlarınızı götürecek.
Saygılarımla…
Bakmadan Geçme





