Elde var hayat
Hep huzurdan dem vuruyoruz ya, başını yastığa koyduğunda rahat bir 'Oh' ile 'Günü iyi geçirdim' diyebilmektir...
Hep huzurdan dem vuruyoruz ya, başını yastığa koyduğunda rahat bir “Oh” ile “Günü iyi geçirdim” diyebilmektir huzur. İç sesine kulak verdiğinde kendine güzel sesler geliyorsa huzur budur. İnsanın vicdanı kendine dürüsttür diye düşünenlerdenim. Başkalarına karşı farklı yansıtsa da insan kendini, kendisine karşı alenidir her şey, eğer unutma hastalığına yakalanmadıysa ve kişiliği, vicdanı bozulmadıysa. O yüzden vicdanının sesini dinle bak ne diyor…
*******
Her yeni gün, bir sürprizi de içinde barındırıyor. Hiç beklemediğin bir yerden, ummadığınız bir haber alıyorsunuz mesela sizi mutlu eden. Hiç beklemediğiniz birinden bir mesaj geliyor mesela sizi umutlandırıyor, güne güzel başlamanızı sağlıyor.
Aslında ne kadar da basit insanın mutlu olması. Ve ne kadar da kolay ufacık bir şeyle umudunun kırılması. Hayata karşı geliştirebildiğimiz direncimiz ölçüsünde ve bakışımız nispetinde etkileniyoruz yaşadıklarımızdan. Elbette biz insanız ve duygularımızla varız. Duygularımız bizi insan yapan ve bizi biz yapan ama çok uçlarda dolaşmayıp yeise düşmeden ümitvar olarak hayatımıza devam etmeliyiz. Şartlar her ne kadar zorlayıcı olsa da. Zaten hayat içinde ümidi barındırmazsa ne anlamı var, hayat eksi ümit, geriye ne kalır ki?
*******
Zaferler ayı Ağustos’u da geride bıraktık…
Malum, ecdat ordusunun eksiğini kışın gidermiş, askeri talim ettirmiş, biraz da dinlendirmiş, gerekiyorsa baharda sefere çıkmış, yaz ayları ise zaferlerin elde edildiği dönem olmuş, en çok da Ağustos…
Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık, Belgrad’ın Fethi, Mohaç, Kıbrıs’ın Fethi, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz.
Tarih sayfalarına mühürlerini basa basa çağdan çağa aktarmış askeri başarılarını ve biriyle diğerine yol açmış adeta. Dönüm noktaları olmuş birçoğu. Malazgirt’le açtığı Anadolu sayfasını Sakarya ile mühürlemiş adeta…
Veda ederken bir aya diğerine hoş geldin diyelim usulca. Hoş geldin Eylül…
*******
Beğenilerimiz ve beğendiklerimiz oluyor zaman zaman. Onlarda da aşırıya kaçmamak gerekiyor elbette. Yusuf’un Züleyha’sı gibi meftun olduğumuzu da kendimizi de yakmamak, yormamak adına ne dersiniz?
sebat
ısrar
emek
başka ne gerek
hayat ne ister
ne istemez
sorma
sorgulama
sorgularken ıskalama
ıskaladıklarına
hayıflanma…
umut
gayret
bilmek
istemez başka erek
bitmeyeni
bitirmek gerek…
var
yok
denge
çok
az
nerde
açık
koyu
vur mihenge
çıkan
elde var hayat…
Bakmadan Geçme





