Eğitim sistemi
Eskiler, eğitim sistemi ile ilgili konuşurken genellikle 'Ah bizim zamanımızda böyle miydi!' şeklinde cümleler kurarlar. Bahsettiğim...
Eskiler, eğitim sistemi ile ilgili konuşurken genellikle ‘Ah bizim zamanımızda böyle miydi!’ şeklinde cümleler kurarlar.
Bahsettiğim eskilerin içine ben de girer miyim bilmiyorum ama bizim zamanımızla eskinin ve geleceğin aynı olmayacağını hatta olmaması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Son yıllarda her iki yılda bir eğitim sisteminin sil baştan yeniden düzenlendiğini ve yapılan düzenlemelerin ‘devrim gibi’ yapıldığını söylemeden de geri kalmadılar.
Bir Çin atasözü der ki: ‘Bir yıl sonrasını düşünüyorsan pirinç ek. On yıl sonrasını düşünüyorsan meyve fidanı dik. Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan eğit’
Eğitim sistemi ve nasıl düzeleceği konusunda ciltler dolusu kitaplar yazılabilir ki Sözcü gazetesinde yayınlanan bir habere dikkat kesildim.
Haber, “Tüm dünyanın gıptayla baktığı sistemin formülü: Beşikten mezara eşitlik” üst başlığı ile verilmiş.
Haberin en dikkat çekici yönü de Finlandiya’nın tüm okullarında bir iş adamının çocuğu ile bir işçinin çocuğunu yan yana gelebilmesi imiş. Ve hiçbir şekilde onlardan okul ücreti ya da harç alınmıyormuş.
Finlandiya, eğitim sistemi ile son dönemde dikkat çeken bir ülke. Eğitimle ilgili haberlere bakılırsa ülke, eğitim sistemi ve sosyal politikalarını dönüştürerek dünyanın en ünlü ve saygın eğitim sistemini oluşturmuş.
BBC Türkçe’nin derlediği habere göre Finlandiya, dünya ne yapıyorsa tam tersini yaparak hem ders saatlerini kısaltmış hem de sınav ve ödev sayısını azaltmış.
Uluslararası eğitim uzmanları, bu anlayışın gizli formülünü de şöyle açıklamışlar: Kaliteli kamu eğitimi, sadece eğitim politikalarının değil aynı zamanda sosyal politikaların bir sonucudur.
“Finlandiya’nın tüm okullarında olduğu gibi, burada bir iş adamının çocuğu ile bir işçinin çocuğunu yan yana görebilirsiniz. Hiçbir şekilde onlardan okul ücreti ya da harç alınmıyor.
“Okulun geniş kafeteryasında her gün cömert miktarda sağlıklı gıda veriliyor ve buradaki 940 öğrencinin tamamına ücretsiz sağlık hizmetleri ve diş tedavisi sunuluyor”
“Okul malzemelerinin hepsi bedava. Çocuk gelişimi uzmanı pedagog ve psikologlar da dikkatle öğrencileri takip ediyor, disleksi (okuma yazma öğrenme güçlüğü) gibi sorunları hızla tespit edip onlara destek veriyor”
“Finlandiyalı çocuklar 6 yaşında bedava anaokuluna başlıyormuş. Peruskoulu adı verilen 9 yıllık (ilk ve orta eğitim) zorunlu eğitim sistemi de eşitlik ve sosyal kapsayıcılık değerleri altında şekillenmiş.
Peki, ne yapmış Finlandiya devleti de bugünlere gelmiş!
Devlet, sadece eğitimciler değil ebeveynler, siyasetçiler ve özel sektör temsilcilerinin oluşturduğu sendika ve dernekleri yardıma çağırmış.
Finlandiya’da bebek doğduğunda anneye 105 iş günü, babaya da 54 iş günü izin veriliyor. Böylece çocuklar ilk yaşını aileleriyle yakın temas içinde geçiriyormuş.
Ebeveynlerden biri evde çocukla kalmayı tercih ederse devlet o kişiye ayda 450 euro destek veriyormuş. Çocuk üç yaşına gelene kadar anne de baba da işe dönme hakkına sahipmiş. Mesleğe geri dönünce de devlet desteği ile iş yükleri azaltılıyor, işe dönenler için desteklenmiş özel bebek bakım merkezleri kuruluyormuş.
Özetle şu:
Finlandiya’da anaokulundan doktoraya kadar eğitim parasız imiş. Yani köylü çocuğu ile kentli çocuğu, gelir düzeyi az olanla çok olanın çocuğu arasında fırsat eşitliği varmış.
Eğitim sisteminde konuyla bağlantılı her fikirden herkesin fikrine başvuruluyormuş. Yani en büyük eğitimci örgütleri olan sendikaların da görüşleri alınıyormuş.
Eğitim, para kazanılacak bir sektör gibi değil sosyal bir proje olarak kabul ediliyormuş.
Son cümlenin ‘YANİ’ açıklamasını da siz doldurun artık.
Bakmadan Geçme





