EBU CEHİL – TUNÇ SOYER
“Sorumluluk ferdidir …” Siyasetin doğası gereği ister istemez bir partinin etrafında toplanıyoruz. Belli bir partinin ilkelerini...
“Sorumluluk ferdidir …”
Siyasetin doğası gereği ister istemez bir partinin etrafında toplanıyoruz. Belli bir partinin ilkelerini benimsemek ile militancasına particilik yapmak birbirinden farklı …
Hele de en temiz duygulardan biri olan inancı, dini düşünceyi siyasetin kanatıcı pençesine bırakırsak yine en büyük zararı inancın kendisine etmiş olmaz mıyız?
Tunç Soyer, malumunuz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı, kendisine söylenen sözleri az çok gazete okuyanlarınız, haberleri takip edeniniz bilecektir.
Tunç Soyer’in babası sıkıyönetim zamanı askeri savcı olup çeşitli haksızlıklara sebebiyet vermiş olup olmamasıdır. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz ki suç kişinin kendisini bağlar. Babanın hataları evladın hayatında kara leke olarak yer almamalıdır.
Geçen gün Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamoloğlu, İslam tarihinden ne de anlamlı bir örnek verdi: Hz. Muhammed’in amcalarından Ebubekir’i Cehil, müslümanlara karşı amansız düşmanlık yapmıştır. Lakin kendisinin evladı sahabelerden olup bizzat Peygamberin takdirini kazanmıştır.
Şimdi bu örneğe bakarak babanın zalimliği ile evladın masumiyetini çarpıştırmak, kıyaslamak ya da çocuğu dışlamak doğru olur mu acaba? Doğru olmayacağını yine Peygamber kendisi söylemektedir.
Velhasılı, Saadet Partisi Başkan’ı önemli bir noktaya değinmiş.
Yazımın girişinde de belirtmeye çalıştığım particilik böyle bir şey, falanca partinin adını duymak bile sinir sistemini altüst edebiliyor! Oysa ki, kişiyi tanıyor muyuz, kişinin vizyonunu hiç dinledik mi diye sorularımızı ardı ardına sıralayabiliriz.
Efendim troller, militanca şahsiyete saldıranlar son zamanlarda öylesine arttı ki üzülmemek elde değil…
Kimi zaman sohbetlerim sırasında Kuran-ı Kerim’den örnekler vererek karşımdaki müslümanım diyen bireyi düşündürtmeye gayret ederim. Yine böyle bir paylaşımım sırasında Nisa Suresi 58. ayetini açıklamıştım. Bu surede vurgulanan konu, işlerin ehil olanlara yani hakedenlere verilmesi yönünde bir uyarıydı.
Ak Partili olduğunu söyleyen bir başörtülü hanım, “Seni pis Fetöcü git bu ayeti onlara söyle” demesin mi?
Ben sıradan bir eğitimci ve gazeteci yazarım. Derdim vatanıma nasıl faydalı olurumdan başka ne olabilir ki, asla partici biri de olmadım. Bir ayeti paylaşmak, kişiyi falanca partili kılmadığı gibi FETÖ terör örgütü üyesi de yapmaz.
Kurunun yanında yaş da yanıyor ise derdimiz sadece kendimiz olmuş isek, tekrardan bazı şeyleri sorgulamamız gerekiyor, demektir.
Ahmet Taşgetiren’i artık Karar Gazetesi’nde okuyoruz. Kendisi yıllarca Ak Partisi’ni destekledi. Son yıllarda Ak Parti’yi adaletsizlikleri sebebiyle eleştirmişti.
Eleştirebilmek, sorgulayıp sorgulatabilmek hem bilgili olmayı hem de adaletli olmayı gerekli kılar.
Adalet vicdanın inancıdır…
Efendim, sevgili okurum, bu hamur daha çok su götürür, tadında bırakalım değil mi?
Bakmadan Geçme





