Dikkat! Merkez…

Konsantrasyon kelimesini mutlaka duyarsınız, hatta anlamını da biliyorsunuzdur… Belki hemen aklınıza gelmedi ama dikkat toplamak veya...

Konsantrasyon kelimesini mutlaka duyarsınız, hatta anlamını da biliyorsunuzdur… Belki hemen aklınıza gelmedi ama dikkat toplamak veya yoğunlaşmak anlamına gelen bir sözcük olduğunu yazdığımda ‘hah!’ dediğinizi duyar gibiyim.

‘Düşünceyi yoğunlaştırma’

Kelimenin kökeni, Fransızca’ya dayanıyor. Kimyada da özellikle gıda sektöründe kullanılan bir sözcük.

‘Merkezde toplamak’

Kompozisyon kelimesini de duyuyorsunuz mutlaka ama sanıyorum sadece ‘yazı yazma’ anlamı ile biliyorsunuz. O da Fransızca kökenli… ‘Düzenlemek’ demek…

Edebiyatla olan bağlantısı da ‘güzel yazı yazma veya söz söyleme’ anlamında kullanıyor olmamızdan. Oysa bir vitrini düzenlemek de kompozisyondur.

Bildiğim kadarı ile Fransızca, ön ekli bir dildir. Asosyal, depozito gibi çok sayıda sözcük vardır dilimizde.

Fransızca, kulağa hoş gelen bir ses yapısına sahiptir. Şiir gibidir. Almanca’nın da kaba olması bakamından oduncu dili olduğu söylenir.

Konuyu dağıtmadan biz şimdi dönelim konsantrasyon sözcüğüne.

Gençler arasında dikkatimi çeken önemli sorunlardan biri, dikkat eksikliğidir.

Yani yoğunlaşamama sorunudur. Bu da insanların birden çok iş veya sorunla karşı karşıya olmalarından kaynaklanmaktadır.

Oysa öğrenmenin en önemli araçlarından biri, dikkati yoğunlaştırmaktır. Dikkatinizi yoğunlaştıramazsanız kelimeleri, cümleleri ve paragrafları anlayamazsınız.

Tartışma programlarında da aynı durumla karşı karşıya olduğumuzu görüyorsunuzdur. İnsanlar, birbirini dinlemiyor ve haklı çıkmak için habire konuşma ihtiyacı hissediyor.

Böyle olunca da ortaya sağırlar diyaloğu çıkıyor!

Gençlere dönelim: Birçok öğretmen arkadaşım, ders dinletme konusunda sıkıntı yaşadığını ve öğrencilerin yarım saat dahi olsa dersi dinlemediğini söylüyor.

Sıkılıyorlar.

Geçtiğimiz hafta iki etkinliğe katıldım. Biri Kültür Merkezi’nde yapılan Kuva-yı Milliye’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü etkinliği, diğeri de bir özel okulda düzenlenen gençlik konseri idi.

Bizim kuşağın dede ve nineleri, Kurtuluş Savaşı hikayeleri ile büyümüş, 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorlukları bilen bir kuşaktır.

Anne ve babalarımız da Demirel ve Ecevit dönemini bilirler. Biz 80’leri biliriz.

Şimdiki kuşak cep telefonu kuşağı. O olmadan 10-15 dakikayı zor geçiriyorlar.

100’üncü yıl anmasında kürsüde, konserde ise arkada idim.

Yaptığım açış konuşmasında gençlerden telefonlarını kapatmalarını istedim. Alev Abi, süreyi biraz aşsa da gençler dikkatlice dinlediler hatta zaman zaman alkışladılar. Ama uyuyanlar da oldu!

Konserde ise sürekli bir hareket halinde olma durumu hakimdi. Arkalarına dönüyorlar, konuşuyorlar, birbirlerine el şakaları yapıyorlar falan filan…

Şöyle dikkatlice dinleme diye bir şey yok! Konsantre olamıyorlar. Yani yoğunlaşamıyorlar.

Dikkat dağınıklığı, sanıyorum çağımızın en önemli sıkıntılarından biri…

Kolay kolay da çözülecek gibi görünmüyor…

Bakmadan Geçme