Denetim şart!
Ödemiş Pazarı ve pazarda denetimsiz satılan ev yapımı ürünler… Ödemiş Belediye Meclisi’nin Şubat ayı olağan toplantısında...
Ödemiş Pazarı ve pazarda denetimsiz satılan ev yapımı ürünler… Ödemiş Belediye Meclisi’nin Şubat ayı olağan toplantısında da dilek ve temenniler bölümünde gündeme geldi.
Küçük Menderes Gazetesi’nde de “Ödemiş Cumartesi Pazarı’nda kendi ürettikleri tereyağı, zeytinyağı, köy ekmeği gibi ürünlerin satışının yasaklanması üzerine mağduriyetlerini dile getiren köylüler, Küçük Menderes Gazetesi’ne konuştu” üst başlığı ile verildi haber.
Devlet, vatandaşların oluru ve rızası ile birlikte oluşturulan bir mekanizmadır. Devletin görevi, kabaca düzen ve asayişi sağlamaktır. Düzen ve asayiş deyince aklınıza sadece güvenlik gelmesin. Sağlık, eğitim, tarım, ekonomi…
Ve vergi…
Düşünün, büyük bir apartmanda 20 daire var. Apartmanın bir de bahçesi var… Giriş çıkışların denetlenmesi, ortak alanların temizliğinin ve bahçe bakımının yapılması gerekir. Peki kim yapacak? İşte bu işler için oluşturulan birkaç kişilik organizasyona da devlet denir. Devlet, apartman sakinlerinden toplanan aidatlarla yaşar. Hizmetler, aidatlardan kesilen paylarla düzenlenir.
Bu aidatlara da kabaca ‘vergi’ diyebiliriz.
Denetim ve harcama ile ilgili açıklama yapmayacağım çünkü belki o zaman siyaset yaptığımı söyleyeceksiniz.
Belediye de kendi çapında bir devlettir. Devleti öyle çok kategorize etmeye veya kutsallaştırmaya da gerek yoktur.
Sözlükte, sosyolojik anlamda “toplumun siyasal örgütlenişi ve örgütlerinin tümü” şeklinde tarif edilmiş.
“Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.”
Mecazi olarak da “büyüklük, güç”, “mutluluk” ve “talih” gibi anlamları var.
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” derken “mutluluk” kastedilmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın bir kuşatma sırasında, hasta yatağında yazdığı söylenir.
Gelelim şimdi belediye meclisi ve gazeteye konu olan denetim meselesine.
Oradaki tartışmaları bir kenara bırakıyorum. Ben belediyelerin denetim yetkisini usulünce kullanması tarafındayım çünkü belediye vatandaşın vergileri ile harcama yapan bir kurumdur. Yani vatandaş der ki, “Ben para veriyorum ama sen de bu para ile düzeni kuracaksın. Öyle herkes istediği gibi davranamayacak!”
Hal böyle olunca belediyenin, “Ben bu işlerle ilgilenmiyorum” veya “Görmezlikten geliyorum” ya da “Şikayet yok” deme şansı yoktur. Belediye, yasalarla belirlenmiş sınırlara uyulup uyulmadığını denetlemek zorundadır.
Kaldırım işgallerinden tutun da pazarda satılan malların kalitesine kadar.
Son dönemde Ödemiş’te özellikle gıda malzemesi satan işletmelerde buzdolaplarını dışarıya koyma alışkanlığı belirdi.
Kaldırımlarımız zaten dar ya da PTT ve TEDAŞ gibi çeşitli kurumların kutularıyla darlaştırılmış. Bir de bu buzdolapları dışarı çıkmaya başlayınca kaldırımları ara ki bulasın…
Evet belediye; esnafın kendi arasındaki rekabetini hakkaniyetle korumak, vatandaşın da haklarını kollamak zorundadır.
Hadi Ödemişlilerin çoğunluğu, tanıdıkları kişi ya da esnaftan alış veriş ediyor diyelim. Peki özellikle cumartesi günü dışarıdan gelen vatandaşlara kalitesiz mal satışı yapıldığında bunun koruyucusu kim olacak? Tamam; köylü üretecek, satacak ve para kazanacak ama pazara gelen ürünlerin kalitesi konusunda garanti var mı!
Hatırlarsanız önceki dönemde pazarın giriş çıkışlarına terazi bile konulmuştu. Esnafın çok az bir kısmı altın tartar gibi davranırken kimilerinin de söylenen ağırlığın üstünde mal verdiğini biliyoruz. Ama eksik tartanlar da yok mu!
Eğitim şart. Bunu biliyoruz ama denetim de şart…
Ve bu memlekette cezalandırma ile ödüllendirme de şart.
Ama evrensel hukuk kuralları çerçevesinde…