Demokrasi ve diktatörlük…
Demokrasi yönetme hakkının millete ait olduğu bir idare biçimidir, egemenlik kayıtsız şartsız millettedir. Bu nedenle demokrasilerde...
Demokrasi; yönetme hakkının millete ait olduğu bir idare biçimidir, egemenlik kayıtsız şartsız millettedir.
Bu nedenle demokrasilerde;
– Seçme ve seçilme hakkı, en temel haklardan biridir. Seçilen temsilciler, halk adına kanunları çıkarıp toplumu yönetirler. Seçimlerde gizli oy kullanma, açık sayım ilkesi geçerlidir. Aktif ve etkin katılım söz konusudur. Toplumun her kesimi, tek tek veya oluşturduğu sivil toplum örgütleri ile yönetenlere yön verir. Bireylerin özgürlüğü esastır. Başkalarının özgürlüğüne zarar vermeden herkes dilediği gibi düşünüp davranabilir. Eşitlik ilkesi geçerlidir. Kanun önünde herkes eşittir. İmtiyazlı kişi veya sınıf yoktur. Çoğunluk ve çoğulculuk, temel ilkedir. Her görüş özgürce kendini ifade edebilir ancak çoğunluğu sağlayan toplumu yönetir. Hoşgörü ve uzlaşma kültürü hakimdir. Bir arada yaşamayı ve birbirine tahammül etmeyi herkes bilir. Hukuk devleti ve kuralları esastır. Vatandaşların hakları, hukukun güvencesi altında olduğu gibi yönetenlerin hakları da hukuk kuralları ile sınırlıdır. Tüm yasalar, anayasaya uygun olarak çıkarılır. Yargı bağımsızdır, devletin tüm işlemleri denetime tabidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi esastır. Yasama-Yargı-Yürütme birbirinden ayrı ancak uyum içinde çalışarak iktidarın mutlak gücünü denetleyen bir fren görevi yapar.
Buna karşı tek adamlık veya diktatörlük ise; bir kişinin tüm siyasi yetkileri elinde topladığı idare biçimidir. Bu rejimde her şey, tek adamın iki dudağı arasındadır. Hukukun üstünlüğü değil, tek adamın üstünlüğü söz konusudur. Temel hak ve özgürlükler, ülkenin çıkarları için askıya alınıp kısıtlanabilir.
Devlet, kadrolarını tek adamın yandaşları ile doldurulur. Yazılı ve görsel basın, iktidarın emrindedir. Her şeyi bilirler veya bildiklerini sanırlar. Söyledikleri her konu, devleti yönetenler tarafından emir sayılır, hemen gereği yapılır. Hayal güçleri yüksektir, hayali düşmanlar yaratıp onlarla savaşır görünürler. Çekinmeden toplumu aldatacak yalanlar söylerler ve bunları sık sık tekrarlarlar. Milliyetçiliği ve dini siyasi amaçları için kullanmaktan çekinmezler. İktidarlarını sürdürmek için ülkeyi ve dünyayı savaşa dahi sürükleyebilirler.
Yakın tarihimizde tek adam yönetimiyle idare edilen İtalya’nın, Portekiz’in, Almanya’nın yöneticileri Mussolini, Salazar ve Hitler’in başına gelenleri hepimiz biliriz. Bu yüzden insanlar, yeniden bir dünya savaşı yaşamamak, yeni diktatörlerin çıkmasını önlemek, barış içinde bir arada yaşamak için demokrasi denen yönetim biçimini ortaya çıkarmışlardır.
Ülkemizde 24 Haziran’da cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapılacak, iki önemli ittifak grubu ve seçimlere bağımsız katılan bazı siyasi partiler, hedefleri doğrultusunda yarışacaklardır.
Cumhur İttifakı adı verilen ve R. Tayyip Erdoğan’ın başını çektiği grup, başkanlık sistemini savunarak bu sistemle ülkenin şahlanacağını söyleyerek seçimlere giriyor.
Öncülüğünü Muharrem İnce, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu Millet İttifakı adı verilen grup ise başkanlık sisteminin kolayca tek adam rejimine, diktatörlüğe dönüşebileceği gerekçesi ile seçimi kazandıkları takdirde birlikte milli bir hükümet kurarak demokratik parlamenter sisteme dönecekleri söyleyerek seçimlere gidiyorlar.
Tercih vatandaşlarımızın. Sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Bakmadan Geçme





