- Haberler
- 'Değişimin tam zamanı'
'Değişimin tam zamanı'
Ödemiş Devlet Hastanesi Başhekimi Ömer Koçak, gazetemiz temsilcilerini makamında ağırladı. Halen yapım aşamasında olan yeni hastanede...
Ödemiş Devlet Hastanesi Başhekimi Ömer Koçak, gazetemiz temsilcilerini makamında ağırladı. Halen yapım aşamasında olan yeni hastanede yapılacak değişimler hakkında da sohbet ettiğimiz Koçak, gazetemize şunları söyledi: “Yeni hastanenin ne zaman biteceği ve hizmet vermeye başlayacağı hususunda tarih vermenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben, bu zamana kadar açılışla ilgili tarih hiç vermedim çünkü orası dijital bir hastane. İçerideki her şey teknolojik, alt yapısı bu şekilde hazırlandı ve hastanenin Sağlık Bakanlığı’nın standartlarına uyup uymayacağı konusunda belli testlerden geçirilmesi gerekiyor. Bir test 20-25 gün sürüyor, o testte bir pürüz çıkınca bir hafta on gün daha sürecin uzama ihtimali olabilir. Mobilyaların, cihazların montajını yaptık. Tüm yataklarımız alındı, dış cephedeki levhalar takılmaya başlandı, perdeler de takılmaya başlanacak. Mevcut peyzajı beğenmedik, Ödemiş’e yakışır bir peyzaj yapacağız. Önümüzdeki günlerde o çalışmalar da başlayacak. Dolayısıyla yeni hastanenin hizmete başlayacağı tarih çok uzak değil, ucu göründü.”
Yeni hastaneye kavuşmaya az kaldı
Elinde olmayan nedenlerle sürecin uzadığını ifade eden Koçak, “Hastane açılışının yazdan çok daha önce yapılacağını düşünüyoruz. Bizim isteğimiz, bir an önce taşınmak. Eski hastane; alt yapı anlamında, hasta konforu anlamında, işlemler anlamında çok zorlanmaya başladı. Biz de bu hastaneyi ayakta tutmakta çok zorlanıyoruz çünkü çok eskidi. Yatırım da yapamıyoruz çünkü yapmaya kalksak ihale süreci beş ay sürecek. Dolayısıyla çalışanlarımız da doktorlarımız da hastalarımız da özlemle yeni hastaneye geçmeyi bekliyor fakat yukarıda da dediğim gibi sorunlar tamamen çözülmeden yeni hastaneye geçip orada sorunlar yaşamaktansa sorunlar çözüldükten sonra hastaneye kavuşmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Farklı bir sağlık sistemine evrimleşmemiz gerekiyor”
Koçak, yeni yapılacak olan hastanenin Ödemiş’in en modern ve teknolojik yapı olduğunu da kaydederek, “Helikopter pistinin olup olmayacağı, Ödemişliler için merak konusu olmuş durumda. Kimi vatandaşımız çatıda helikopter pisti olacağını birilerinden duyup bize soruyor. Çatıda helikopter pisti olmaz. Şimdilik hastanede helikopter pisti yok, dışarıda onunla ilgili bir planlama var fakat bu alanın Sivil Havacılık’ın onaylayacağı bir alan olması lazım. Bakanlığın saha koordinatörleri vardır. Onlar İzmir’e gelirler, ilin tüm sağlık yapılarını inceler ve Sağlık Bakanlığı’na raporlarını sunarlar. Onlar eski hastaneyi gezdiklerinde bana şunları demişlerdi: ‘Hastanedeki kan alma, radyolojinin önünü, servislerdeki 5-6 kişilik odaları videoya al, yarın 90’lı yılların hastaneleriyle ilgili bir görüntüye ihtiyacımız olursa ihtiyacımız olur.’ Aslında bu hastaneyi özetleyen durum da tam olarak bu. Uzun yıllardır sağlık yöneticiliği yapıyorum, daha geri kalmış bir hastane bulmak çok da kolay değil. Bence hepimizin yani çalışanların, halkın, yönetimin el birliğiyle farklı bir yönetim, farklı bir hastane, farklı bir kültüre doğru evrimleşmesi gerekiyor. Bakanlığımızın yıllardır uyguladığı vatandaş dostu, hasta odaklı, çalışan odaklı bir sağlık sistemine el birliğiyle evrimleşmemiz gerekiyor. Burada hastaların ve çalışanların beklentilerini doğru analiz edip buna uygun bir yönetim modeli geliştirmemiz gerekiyor.
Dijital sistemler, teknolojiler, yönlendirmeler, alt yapılar Türkiye’deki birçok hastanede çok güzel uygulanıyor. İşte biz yeni hastaneyle birlikte bunu yapmak istiyoruz fakat bu evrimleşmeye eski hastaneden başlayalım. Siz çok güzel bir hastaneye geçersiniz ama kafalar, ruhlar, yapılar aynı şekilde oraya giderse sadece bina değişmiş olur. İşletme mantığı, hasta mantığı, çalışan ve hasta memnuniyetsizliği aynen devam eder. Ne yapalım hem çalışanlara hem hastalara yönelik çalışmalar yapalım. Örneğin, bu hastanede ben yeni geldiğim zaman her saat herkes hastaları ziyaret edebiliyordu. Acilde bir önceliklendirme yoktu. Grip olanla kalp krizi geçiren aynı sırada bekliyordu. Çalışanda da hastada da böyle bir durum vardı. Bunu değiştirmek istediğimizde bana şöyle bir şey söylendi: ‘Burası Ödemiş, Ödemişliler buna alışkın, böyle ister. Burada bu sistemi kuramazsın’ Ben Türkiye’nin birçok yerini gezdim, olmaz diye bir şey yok. Doğru projelerle doğru hamlelerle bunu anlatırsanız Ödemişliler bunu anlar. Önceleri 100 hastadan 15 tanesi randevulu geliyordu hastaneye. ‘Bu durumu görünce insanları randevu sistemine alıştırmamız lazım’ dedik, vatandaşlarımıza randevu sistemini öğretmek için Cumartesi Pazarı’nda tezgah açtık, köylere gittik. Bu uygulamaya başladığımızdan iki ay sonra İzmir’de en fazla randevu alan hastane olduk. İmamlarımız, muhtarlarımız bize çok destek oldu” diye konuştu.
“Ani rahatsızlık yaşayanların geleceği yer acildir, poliklinik değil”
Koçak, 3-4 ay sonraya randevu alınmadığına da vurgu yaparak, “Sistem, 15 günden sonraya isteseniz de randevu vermiyor. Devletin randevu sistemi, Türkiye’nin her yerinde aynı, isteseniz de 16. güne randevu alamıyorsunuz. Hastaneyi gezdiğimde 40 derece bir çocuğu çocuk polikliniğinin önünde görüyorum. Ayağı burkulmuş bir insanı ortopedide görüyorum. Gözüne yumruk yemiş bir insanı göz polikliniğinin önünde görüyorum. Bu, bakanlığımızın hasta başvurusu mantığının dışında bir uygulama. Poliklinikler, acil hastaların geleceği yerler değildir. 3-5 gündür bir yeri ağrıyan, uzun zamandır aynı sağlık sorunlarını çekenlerin, kendini muayene ettirmek isteyenlerin geleceği yerlerdir. Bir gece içinde gözünden kan gelen, kulağında işitme problemi olan kısacası aniden gelişen rahatsızlıkları olan insanların geleceği yerler, acildir. Kolunda aniden bir kızarıklık çıkınca gidilmesi gereken yer, cildiye olmamalıdır. Acili de üçe böldük; kırmızı, sarı, yeşil alan. Sen yeşil alansan tıbbi açıdan acil değilsin. Acilsin ama acele müdahaleye ihtiyacın yok. Sarı alanın işi, tıbbi açıdan acildir çünkü riskli bir hastadır. Kırmızı alan ise sorgu suale gerek duymadan direkt müdahale edilmesi gereken alandır.”
14 doktor daha kadroya dahil olacak
Acildeki doktor sayısının üçten beşe çıktığını belirten Koçak, “Diyelim ciddi bir kaşıntı sorunuyla acile geldiniz. Yeşil alanda bekliyorsunuz, doktorunuz müdahale etti ve ‘bunu bir cildiyeciye göstermelisin’ dedi. İşte onu dediği anda artık sen poliklinikle bağlantını kurmalısın. Acilde uzman doktorlarımız var ve bu insanlar bir çocuk uzmanından daha fazla çocuğa müdahale etmiş, bir kardiyoloji doktorundan daha fazla kalp krizini bilen ve ona müdahale eden kişiler. Bu insanlar, her türlü acil vakayı ilgili branşlarından daha iyi bilen insanlar. Eskiden ne oluyordu, insanlar 40 derece ateşlenmiş çocukla, çocuk polikliniğinde bekliyorlardı. Sistem onu acil olarak görmediğinden bazen saatlerce bekleme oluyordu. Dolayısıyla vatandaş ‘Bu nasıl hastane, bu nasıl doktor, ölsek kimse bakmayacak’ tepkisini veriyor. Aslında başvuru yeri yanlış olduğu için o hastamız hastaneden mutsuz ayrılıyor. Biz işte herkese bunu anlatıyoruz. Şu anda acil alanında Küçük Menderes Havzası’nın en fazla hekim barındıran hastanesiyiz. Polikliniklerdeki doktor sıkıntılarıysa belli branşlarda yaşandı. Mesela cildiye branşında bu sıkıntımız mevcuttu, ikinci cildiye doktorumuz geldi. Diğer branşlarda yaşanan sıkıntılar da giderilmeye devam ediyor. Farklı branşlardan 7-8 doktorumuz geldi, 13-14 doktorumuz daha ilerleyen günlerde hastanemize dahil olacak” şeklinde konuştu.
“Sistemin üç ayağı da dengede durmalı”
Sağlık okuryazarlığının yeterli olmadığını söyleyen Koçak,”Sağlık okuryazarlığı düşük olduğu zaman beklentiler de kötü oluyor. Biz bunun için de bir proje yaptık. Hasta ve hekimlerimizi yönlendiren ekip oluşturduk. Her koridorda en az altı kızımız dolaşıyor, bu kızlar hastayla hekim arasındaki diyalogu sağlıyor. Bu ekip; eğitimsiz, yaşlı ya da engelli hastalarımızın bakım sürecini hızlandırıyor. Yeni hastanemizde daha da çoğalacaklar, daha etkin hale gelecekler; hastanın randevusunu alan, sonuçlarına bakan insanlardan bahsediyoruz. Halkın bilinç seviyesi ve eğitimi arttıkça hizmet sunanların da kendi arasındaki evrimleşmesi artacak. Sağlık sisteminin üç ayağı da dengede durmalı, hem hasta memnun olacak hem çalışan memnun olacak hem de verimlilik artacak. Bunu sağlamak sistemdir, bunu sağladığınız andan itibaren herkes birbirini memnun etmeye başlar. Bu kültürel bir değişim ve bir ayda olacak bir şey değil. Hasta mutsuz, yöneticiler mutsuz doktor mutsuz. Demek ki değişimin tam zamanı. Biz bu düğmeye bastık ve değişim sürecini başlattık, zaman gerekiyor” dedi.
Ece Köseoğlu
Bakmadan Geçme