Cumhuriyet emek ister

Pazar günü Beydağ'ın Çomaklar köyünde bu yıl birincisi düzenlenen Kestane Festivali'nde idik. Hem festivali izleyelim hem...

Pazar günü Beydağ’ın Çomaklar köyünde bu yıl birincisi düzenlenen Kestane Festivali’nde idik.

Hem festivali izleyelim hem de Çomaklar’daki ‘Özkoç’ dostlarımızı ziyaret edelim istedik. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Beydağ Belediyesi işbirliğinde düzenlenen festival, belki de Çomaklar köyünün bu güne kadar gördüğü en büyük kalabalığa sahne oldu. İzmir Büyükşehir biliyorsunuz, üreticinin desteklenmesi ve ürünün tanıtım ve pazarlanabilmesi için bir dizi etkinlikler düzenliyor.

Bu çerçevede köyün içinde de ürün pazarı kurulmuştu.

Öğrendiğimiz kadarı ile Büyükşehir’in çok sayıda bürokratı, Çomaklar’da idi. Bazı ilçe belediye başkanları da taa İzmir’den kalkıp İzmir’in en uzak köylerinden birine gelmişlerdi.

Neyse, bence güzel bir tanıtım faaliyeti oldu. En azından bir duyarlılık oluşturdu.

Satış reyonları arasında dolaşırken çocukluğumuzun damak tatlarından biri olan macun ile karşılaştık. Giyimi ve tavırları ile macuncu, çocukların olduğu kadar büyüklerin de ilgisini çekmişti.

Türkçe öğretmeni olduğum için ona kendi ilgi alanımla ilgili bir soru sordum:

– Macun ve lahmacun sözcüklerinin anlamlarını biliyor musun?

Beklediğim gibi bilemedi. Aslına bakarsanız ben de bilmiyordum. Yani belki biliyordur da öğrenirim amacıyla sormuştum.

Kaynaklara baktım. Her iki sözcük de Arapça kökenli. Aslında sözcük macun değil, ‘ecın’. Buradaki ‘e’ sesi, Arapça’daki kısa ‘a’. Arapların gırtlak yapısının özelliğini düşünürsek a ve e arasında bir ses. Biz başına ‘m’ eklemiş me’cun (macun) şekline dönüştürmüşüz. Anlamı da ‘hamur haline getirilmiş’ demek. ‘Lahm’ de et demek. Yani lahmacun da ‘etli macun’ demek.

**

Kestane, daha çok Kuzey Yarımküre’nin bir meyvesi. Adının nereden dünyaya yayıldığını da bilmiyorum ama kaynaklara bakılırsa Yunanca kökenli. Tarihi ve ne zamandan beri Türkiye’de yeniliyor konuları da uzun mesele. Fakat Türkiye, dünyada Çin’den sonra en çok kestane üreten dört ülkeden biri. Hatta bazı kaynaklar, dünyada ikinci olduğumuzu söylüyor. Türkiye’de de en çok Ege Bölgesi’nde üretiliyormuş. Beydağ ve Nazilli, dikkat çekici üretime sahip.

Ama gelin görün ki Beydağlı kestane üreticisi, tüccar ürettiği malı almak için gelmezse zarar ediyor. Bir kısır döngü adeta.

**

Kestanenin kabuğuyla birlikte birçok rahatsızlığa iyi geldiğini yazıyor uzmanlar. Tabii ben de kaynaklardan öğreniyorum: “Kestane tam bir lif, mineral, iyi yağ asitleri, vitamin, besleyici ve antioksidan madde deposudur.”

Çomaklar’da hem festivali izliyoruz hem de bunları konuşuyoruz tabii.

Festival duvarına bir pankart açılmış: “Hammadde olarak değil, son madde olarak satacağız.”

O halde katma değer yaratan işletmeler üstünde durmak gerekiyor.

Yurt dışına kestane ihraç ediyormuşuz. İhraç ettiğimiz ülkeler, bu kestaneyi ne yapıyor acaba araştırıyor muyuz?

Onu işlesek de ne yapıyorlarsa biz burada yapıp onlara hazır halde satsak.

**

Bugün Cumhuriyet Bayramı… Cumhuriyet konusunda çok yazdım. Artık ne demek olduğunu herkes biliyor. Bilmek istemeyenlere de ne anlatsanız boş zaten.

Atatürk, biz öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmada “Muallimler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister” demiş.

Cumhuriyet, ‘çalışma’ ister.

Festivalin kestane ve diğer yerel ürünler konusunda bir duyarlılık oluşturmasını dilerim.

Bayramınız kutlu olsun…

Bakmadan Geçme