Çocuk istismarı ve psikolojik etkileri
Bir önceki yazımda istismarın üç boyutundan biri olan cinsel istismardan söz etmiştim. Aileye düşen görevlerden ve...
Bir önceki yazımda istismarın üç boyutundan biri olan cinsel istismardan söz etmiştim. Aileye düşen görevlerden ve anlayabilmeye yönelik ipuçlarından da. Bu hafta da psikolojik/ duygusal istismar ve fiziksel istismardan söz edeceğim.
Psikolojik/duygusal istismar, en sık rastlanan istismar türüdür. Fakat kendini belli edecek somut verileri olmadığı için gözlenmesi hayli zor olur. En sık rastlanan istismar türü olmasının nedeni de diğer istismar türleriyle beraber görünmesidir. Bu, şu anlama gelir: Bir çocuk, cinsel olarak istismar ediliyorsa aynı zamanda duygusal olarak da istismar ediliyordur. Bir çocuk, fiziksel olarak istismar ediliyorsa duygusal olarak da istismar ediliyordur. Çünkü ruhunda ağır izler yer edinmiştir. Duygusal istismar, çocuğa anne babası ya da çocuğu büyüten kişi tarafından ihtiyaç duyduğu sevgi ve güvenin verilmemesi, daimi olarak yetenek ve becerilerinin hiçe sayılarak küçümsenmesi (sen zaten neyi becerebiliyorsun ki?), sahip olduğu fiziksel özellikleri nedeniyle alay edilmesi (tıfıl, kepçe kulak, yarım dünya vb.), terk edilme ve bırakılma korkusu yaşatılması (seni çöpçülere veririm, seni ve kardeşlerini bir başına bırakıp giderim, yaramazlık yaparsan / beni üzersen bu evi bırakıp giderim vb.) durumudur. Duygusal olarak istismar edilmiş çocuklar, genellikle yetişkinlik dönemlerinde içe kapanık, kendilerini değersiz hisseden, kendine güveni olmayan ve asosyal davranışlar gözlemlediğimiz bireyler olurlar.
Fiziksel istismara gelince, çocuğun bakıcı ya da anne babası tarafından kasıtlı olarak yaralanması durumudur. Sağlığına zarar verme ihtimali söz konusudur. Sadece ülkemizde olmayıp dünyanın farklı birçok medeniyetinde sıklıkla rastlanılan bir durumdur. Birçok anne baba, bu konuda oldukça yaratıcı olmakla birlikte çocuğu koltuktan aşağı atma, duvardan duvara sürüme ya da vurma, sopa vb. katı cisimlerle vurma, vücudunda yanıcı maddeler söndürme, kulak çekme ve tokat atma gibi davranışlar sergilerler. Bu tarz bir istismara maruz kalmış çocuk, yetişkinlik döneminde kuvvetle ihtimal eşini ya da çocuklarını döven bir istismarcı olur. Çünkü çocuklar, gözlemleyerek öğrenir! Siz şimdi çocuğunuzu döversiniz yarın torununuzun dayak yediğini görürüsünüz. İçiniz acır. Kendi çocuğunuza kızarsınız. Aslında çocuğunuz da sizden öğrendiği anne babalığı uyguluyordur. Öyleyse kim suçlu ya da işe nereden başlamak gerekiyor?
Sorunun ardından yazıyı toparlamada sıra. Dileğim şudur ki, bu okuduklarınızdan sonra çocuk ve torunlarınıza karşı bakış açınız ve onların nasıl büyütüldüğüne dair bir farkındalığınız olsun. Fark ettiğiniz bazı şeyler varsa değiştirme gücü ve cesaretiniz olsun. Tüm bunlar varken nasıl yapacağınız konusunda emin değilseniz bir uzmana başvurabilirsiniz.
Her şey gönlünüzce olsun…
Bakmadan Geçme





