CHP nereye koşuyor?

29 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde gittiğim Ankara’da görüştüğüm sınıf arkadaşım olan DİSK Genel-İş Hukuk Müşaviri...

29 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde gittiğim Ankara’da görüştüğüm sınıf arkadaşım olan DİSK Genel-İş Hukuk Müşaviri Av. Selçuk ERTAN’a “Yerel seçimlerde ne yapacaksınız?” diye sorduğumda “Üç MHP’liden birini seçeceğiz” diyerek şaka yollu yanıt vermişti.

Anlatmak istediği AKP adayı ve eski MHP’li Melih GÖKÇEK, CHP adayı eski MHP’ li Mansur YAVAŞ ve o dönemdeki MHP adayı olup; hepsinin de MHP’li olduğuydu.

Öncelikle Kemal KILIÇDAROĞLU’nun CHP’nin başına bir biçimde getirilişinden sonra CHP kendi kuruluş felsefesinden hızla uzaklaştırılmış, gerek ideolojik eksen kayması gerekse CHP’nin kuruluş felsefesinden yana olanlar ile kendini sol gelenekten sayanlar hızla partinin tüm organlarından uzaklaştırılmış, kimi eski DYP’liler, ANAP’lılar ve MHP’liler partinin etkili görevlerine getirilmişlerdir. Hatta ve hatta Faik TUNAY gibi Said-i Nursi hayranı kişiler bile milletvekili yapılmışlardır.

Bu hızlı eksen kayması Ekmelettin İHSANOĞLU’nun cumhurbaşkanı adayı yapılmasıyla pekiştirilmiş, CHP’nın “Altı ok” undan vazgeçmesi gerektiğini yazdığı raporla gündeme getiren Mehmet BEKAROĞLU’nun çeşitli manevralarla parti yönetimine taşınmış ve en sonunda da milletvekili yapılmasıyla taçlandırılmıştır.

CHP’nin bu sağcılaştırılması yönündeki hastalık partinin beynine sıçradığı için bu eksen kayması yalnızca partinin üst yapısıyla sınırlı kalmamış, yerel örgütlere de sıçramıştır.

Partinin üst yönetimi, ülke içinde iktidar olma yerine parti içi iktidarı amaçladığı için 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde milletvekili listesi yapılırken; özellikle daha önce önseçimle gelmiş birçok isim, partinin sol kanadını temsil edenler ile ikinci bir Ekmelettin fiyaskosu yaşanmaması için Abdullah GÜL’ün cumhurbaşkanı yapılmasına karşı çıkanların tümü kendilerini milletvekili listesi dışında bulmuşlardır.

4 Eylül 2018 tarihli Küçük Menderes Gazetesi’ni okuduğumda Ödemiş Belediye Meclisi’nde örnek oybirliği başlığı altında verilen haberde “…Zafer Mahallesi’nde bulunan Şehit Erdal Bodur Caddesi, Şehit Turan Emeksiz Caddesi ile 1324 Sokak arasında kalan parka MHP’nin merhum genel başkanı Alparslan Türkeş’in verilmesi maddesine AK Parti, MHP ve CHP’li belediye meclis üyeleri ortak onay verirken…” ibaresi yer almıştır.

Bu haberi okuduktan sonra Belediye Meclisi üyesi ve daha önce CHP İlçe Başkanlığı görevini sürdüren, Nazan DÖNMEZ’le yaptığım telefon görüşmesinde, kendisi dışında partisinin “grup kararı” aldığını ve bu nedenle de partili üyelerin tümünün bu önergeyi desteklediklerini açıkladı.

Soner YALÇIN ve Doğan YURDAKUL “REİS” adlı kitabının 24. ve 25. sayfasında Alparslan TÜRKEŞ’i şöyle tanımlamaktadırlar. “…1960 askeri hareketinin “Kudretli Albay” ı Alparslan Türkeş, kendisi gibi Irkçı-Turancı görüşleri taşıyan “14’ler ” adı verilen subay arkadaşlarıyla birlikte, 13 Kasım 1960′ da bir iç darbe ile Milli Birlik Komitesi’nden uzaklaştırılmış, yurt dışına sürgüne, Hindistan’a gönderilmişti. İki yıl sonra Türkiye’ye geri dönmüştü.

Albay Türkeş, artık ordu içinde göçsüzdü, ekibi tasfiye edilmişti. Darbe yolunun kapandığını görünce sivil siyaset arenasına girerek iktidar olmayı istedi…”

Yaşı bizim gibi 50’nin üzerinde olanların çok iyi anımsadığı gibi, 1970 yılların ortasından itibaren Süleyman DEMİREL’ in başbakanlığında kurulan 1 ve 2. “Milliyetçi Cephe” hükümetlerinde MHP iktidar ortağı olmuş, Alparslan TÜRKEŞ’ de başbakan yardımcılığı görevini üstlenmiştir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesi CIA ve MİT destekli terör olayları bu dönemde çok yoğunlaşmış; bu dönemlerde özellikle sol görüşlü sendikacı, öğretim üyesi aydın, milletvekili, savcı ve emniyet müdürü öldürülmüştür. Bunlar arasında DİSK Genel Başkanı Kemal TÜRKLER, Türkiye’de ilk kez kontrgerilla soruşturması yürüten Ankara Savcısı Doğan ÖZ, Adana emniyet Müdürü Cevat YURDAKUL, öğretim üyeleri Bedrettin CÖMERT, Ümit Yaşar DOĞANAY, Orhan YAVUZ, Bedri KARAFAKİOĞLU, radyo yapımcısı Ümit KAFTANCIOĞLU öldürülmüş, Server TANİLLİ hoca da uğradığı silahlı saldırı sonrası ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştur. CHP İstanbul milletvekili Abdurrahman KÖKSALOĞLU da bu terör kurbanlarındandır. Yine gazeteci Abdi İPEKÇİ bu dönemde Mehmet Ali AĞCA tarafından öldürülmüştür. Ayrıca toplumun her kesiminden yüzlerce kişi terör kurbanı olmuştur.

Bu dönemde birçok MHP’li de terör kurbanı olmuş ve yaşamını yitirmiştir.

Bu olayların olduğu dönemlerin çoğunda Alparslan TÜRKEŞ iktidar ortağı olduğu gibi 1978 yılında Ankara Bahçelievler Katliamında 7 adet TİP’li öğrenci de Haluk KIRCI ve arkadaşlarınca öldürülmüşlerdir. Bu olayda kullanılan 06 PD 137 plaka sayılı aracın dönemin ÜGD ikinci başkanı Abdullah ÇATLI’nın kullanımına tahsis edildiği, bu olayın Abdullah ÇATLI tarafından organize edildiği ve diğer ayrıntıları Saygı ÖZTÜRK’ün “5-6-2 TAMAM REİS” adlı kitabının 110.sayfasında ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanan Alparslan TÜRKEŞ Sıkıyönetim Mahkemesindeki savunmasında 12 Eylül faşizminin resmi ideolojisi olan Türk-İslam Sentezi’ni kastederek “Düşünceleri iktidarda, kendilerinin hapiste” olduğunu belirtmiştir.

Yüreği solda atanlar açısından Ödemiş Belediyesinde verilen önergeye CHP’nin tam kadro olarak destek vermesi incitici olmuştur. Deyim yerindeyse CHP adeta “ambulansın arkasına takılan taksici” gibi davranmıştır.

Partinin sürekli sağcılaştırılması, sol gelenekten gelenlerin dışlanması, eksen kaymasının süreklileştirilmesi, yüzünü sola dönmek yerine sağa dönmesi sizce sorgulanması ve oy verirken bir kez daha düşünülmesini gerektirmiyor mu?

Bakmadan Geçme