Ceylin

Tam 10 yaşındaydı Küçük Ceylin Suçu neydi? Arkadaşlarıyla oyun oynamak mı? Daha her şey çiçek böcekti...

Tam 10 yaşındaydı Küçük Ceylin

Suçu neydi? Arkadaşlarıyla oyun oynamak mı?

Daha her şey çiçek böcekti ona. Bir sürü oyuncaklarıyla oynayacağı oyunları vardı. Yaşayacağı onca güzel şey. Babaannesi, dedesiydi onun küçük ailesi. Daha en başındaydı her şeyin. Ne olmak istiyordu? Öğretmen, doktor, mühendis… Neydi onun hayali?

Ne istediler küçücük çocuktan? Ne geçti elinize? Dedesi onun için neler yapmıştı? Ne zorluklarla getirmişti 10 yaşına. Hiçbir şey kalmayacak cezasız. Adaleti böyle değil benim ülkemin.

Yaptığını yaşayacak herkes. Nasıl acıdıysa Ceylin’in canı, yapanların da bir hayli fazlasıyla yanacak.

Kim bilir kaç eve böyle ateş düştü.

Başka Ceylinlerin de yanmasın canı…

Dokunmasınlar kimsenin yüreğine.

O ayaklarının altı öpülesi anaların akmasın gözyaşları…

Unutmadık, unutturmayacağız Ceylin…

Gerçek zenginliğimiz

Paraya çok önem verilen bir devirdeyiz.

Yaşamak için para kazanmak ve parayı kullanmak elbette gerekir. Paranız yoksa ekmek alamazsınız. Biletiniz yoksa otobüse binemezsiniz. Yaşam gereksinimleri için sık sık çantanıza, cebinize uzanmak zorundasınız. Zenginlik, fakirlik kavramları her gün çıkar karşınıza.

Nedir zenginlik? Gerçekten nedir? Paranın madeni zırhına bürünüp savunmada olmak mı? Ambarını doldurup yarınlar için güvence aramak mıdır?

Halil Cibran, “Malınızı yarın muhtaç olacağınızı sanarak esirgemek, istediğiniz şeylerden başkası mı?”

Oysa her birimiz kendi çapımızda zenginiz. Her şeyden önce yaşamla dopdoluyuz.

Bakmadan Geçme