CEYLİN İÇİN

Söze nereden girmeli? Cumartesiden pazartesiye uzanan üç gün! Bu üç gün içinde olanların perde arkası aralanmadan...

Söze nereden girmeli?

Cumartesiden pazartesiye uzanan üç gün!

Bu üç gün içinde olanların perde arkası aralanmadan pazartesi günü yaşananları anlamak ve anlatmak oldukça güç.

Ceylin, 10 yaşında, tazecik bedeni henüz morgda incelenirken hakkında ne yazılabilir ki? Böylesi hunharca işlenen bir cinayetin yaşadığım kentte meydana gelmesi gerçekten çok vahim ve üzücü.

Toplum olarak bir cahiliye dönemine doğru hızla yuvarlandığımız ortada. İslamiyet öncesi kız çocuklarını diri diri toprağa gömen Araplardan ne farkımız kaldı? Bu tür olayların ülkenin farklı yerlerinde yaşandığını pehlivan tefrikası gibi medya haberlerinden izledik günbegün. Günün birinde bu tür bir olayın Ödemiş’te de yaşanacağını acaba kaç kişi düşündü?

Olayın nedenleri yapılacak kapsamlı araştırmayla ortaya çıkarılacaktır. Ancak medyanın reyting uğruna olay mahallinde canlı yayınla güya halkı bilgilendirme gayreti içine girmesi birçok yanlışın da yaşanmasına yol açması oldukça düşündürücü. Televizyon kameralarının olayın geçtiği evden oldukça uzak mesafede olması bir yana, olayla ilgili kişilerin sorgulanmak üzere araçlara bindirilirken çevrede toplanmış halkın linç girişimine kalkışması inanılır gibi değil. Olayda adı geçen bir gencin sosyal medyada fotoğraflarının paylaşılarak yargısız infaz yapılması da toplum olarak nereye doğru gittiğimizin açık bir göstergesiydi.

Günümüzde fahiş hata yapan yargıçların olduğu ülkemizde kime inanıp kime güveneceğimizi şaşırır bir duruma geldik. Emniyete, yargıya güvenmeyen bir toplumun yalan yanlış bilgilerle ve kendini bilmez birilerinin gazıyla inanılmaz sonuçlara yol açacak olaylara neden olduğunu tarih bize anımsatıyor. Ceylin olayında da bunu acı bir biçimde gördük, yaşadık.

Bu ülkede idamı ceza yasasından kaldıran siyasi zihniyet, şimdi ne oldu da her fırsatta geri getirilmesini savunuyor? O zihniyet, idamın caydırıcı olduğunu biliyordu madem neden kaldırılmasına onay verdi? İdamlık olayların temelinde eğitimsizliğin yattığını söylemeye gerek var mı? Günümüzde eğitim anlayışımıza darbe üstüne darbe vurulurken idamı savunanlar neredeydiler? Meclis’te önlerine gelen her torba yasaya tıpış tıpış evet derken ülkeyi nereye doğru sürüklediklerini bilmiyorlar mıydı?

Bonzai, esrar, ot vb. uyuşturucu kullanımının neredeyse ilkokullara kadar girdiği hemen herkesin bilgisi dahilinde. Peki, bu konuyla ilgili ciddi mücadele ancak Yeşilay’ın spotlarıyla mı yapılacak? Emniyet güçlerimizin gayreti ne ölçüde? Onların mücadelesine siyasi kadrolar yeterli desteği veriyor mu?

Haftaya yeni umutlar biriktirerek girmek istiyor, kayıp ilan edilen güzel Ceylin’in sağ salim ailesine kavuşmasını diliyorduk. Canlı yayında her şey ortadayken alt yazıda “Ceylin hayatta mı?” sözü yazılarak ne amaçlanıyordu, doğrusu bir anlam veremedim. Çünkü, bu yazı yazılıyken sosyal medya çoktan Ceylin’in öldürüldüğünü hatta cinayetin failinin fotoğraflarını paylaşmıştı. Bu durumda, ne emniyete ne yargıya gerek vardı. Engel tanımaz, gireriz eve, faillerini göz göre göre kendimiz infaz ederiz, denmiyor muydu?

Ceylin kızım! Bizi affet, seni koruyamadık. Hayallerinin henüz ilk basamağındayken seni hain ellere teslim ettik. O nasıl canice bir duygu ki, bodrumdaki acı feryatlarına kulağını tıkamıştı. Şimdi senin için ne çok ağıt yakılacak biliyorum. Ama ne yazık ki, o ağıtlar seni bize geri getirmeyecek. Toplumca vicdanımız kanasa da, ağlayıp çırpınsak nafile…

Biz, senin o tertemiz ruhunda biriktirdiğin gülen yüzüne bakarak kahrolacağız. Ateş düştüğü yeri yakar dedikleri gibi günün birinde dedenin, babaannenin, babanın ve seni dünyaya getiren annenin ruhunda hep o gülümseyen yüzünle yaşayacak, yaşatılacaksın.

Sözün bittiği yerdeyiz. “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz” demiş atalar. Şimdi susuyorum. Tanrım kimseye evlat acısıyla sınav yapmasın, hepimizin gözü gibi koruduğu canlar var. Tanrım onları bize bağışlasın; toplum olarak Ceylin’lerimize sahip çıkalım…

Şimdi Ödemiş Belediye Meclisi’nden beklediğimse; Ceylin’in her gün oyun oynadığı parka adı verilerek toplumsal hafızamıza adının kazınmasıdır.

Bakmadan Geçme