Çeteleci millet!
Millet kavramı biliyorsunuz, aynı soydan gelen, aynı dili konuşan ve aynı kültürel özellikleri taşıyan insan topluluğuna...
Millet kavramı biliyorsunuz, aynı soydan gelen, aynı dili konuşan ve aynı kültürel özellikleri taşıyan insan topluluğuna verilen addır. Fransız milleti, Alman milleti, Arap milleti gibi… Halk ise millete göre daha geniş bir anlama sahiptir. Bir arada yaşayan çeşitli soy ve kültürel özelliklere sahip insanlara halk denir. Belediye anonsu bağırır örneğin: “Halkımıza ilanen duyurulur!”
Kelimeler bazen anlam genişlemesine uğrar. Benim başlıkta kullandığım anlam da genişlemeye uğrayanlardan. Millet diyorum ama siz halk anlayın…
Pazar günü seçim vardı malum. Seçimler nihayet oldu bitti de öncesinde yaşanan tüm gerginlikler sona erdi.
Şimdi sıra, ‘seçmen siyasetçilere nasıl bir ders verdi?’ tartışmalarında. Artık rutinleşti bunlar. İnanın artık çok da ilgimi çekmiyor bu türden tartışmalar: Aynı insanlar ve birbirine benzeyen aynı cümleler…
Ben burada aynı şeyler söylemeyeceğim ama belki de birçok kişinin bildiği ama önemsemediği bir konuya değineceğim.
Malum, seçim sandıkları kuruluyor ve sandıklar 5 kişiden oluşan bir kurula teslim ediliyor. Ben bu seçimlerde bu 5 kişilik sandığın başkanı idim. Benim kurulumda bir memur üye, bir seçmen üye, iki de partili üye vardı.
Bu seçimlerde sayım döküm işlemlerinin uzayacağını tahmin ettim. Çünkü muhtar adaylarının azalarının da isimleri yazılacak ve tek tek aldıkları oylar işlenecekti! Sonra bütün oyları tek zarf içine koyma durumu vardı.
Seçimleri ufak tefek gerginliklerle sonuçlandırdık. Ama gelin bize sorun.
Bir kere sabah erkenden seçim bölgemize gitmemiz gerekiyordu ki bu da sabah 07.00 idi. Bizim okulun spor salonunda idik. Öğrendiğimiz kadarı ile birinci katlar genellikle yaşlı seçmenlerin oy kullanması için ayarlanmış. Seçmenlerimizin çoğu, sandık başlarına yardımla gelen vatandaşlardı. Gözleri iyi seçemiyor, ellerini istedikleri gibi kullanamıyorlardı. Açıkçası birilerinin yardımı olmadan oy kullanmaları olanaksızdı. Yasa, biraz geniş açıdan bakarak ‘bu gibi’ insanların oy kullanma kabinine bir yakınının yardımı ile girebileceğini yazıyordu. Alın size bir tartışma…
Etrafınızda üç-beş tane ‘görevli’. Vay efendim nasıl olurmuş!
Uzatmayalım sadete gelelim.
Bir kere akşama kadar hava akımı ortasında kaldık ve üşüdük. Ardından sayım döküm işlemlerinin uzaması ve tutanaklara geçirilmesi… Sonra ilçe seçim kurulunda sıra bekleme… Eve geldiğimde saat gece 01.00’i bulmuştu. Yorgunluk ve başağrısı ile haber izleme keyfi süremeden vurdum kafayı yattım.
Yazı konumuz ‘murtaza’ müşahitler. Sabahtan itibaren ortalıkta fır dönen, sanki sandıkları kaçıracakmışız gibi zaman zaman ensemizde soluyan sevgili vatandaşlarımız!
Durumu bildiğim için, daha sabahtan sandık yardımcılarımı uyardım. “Arkadaşlar, oyları sayarken memur ve seçmen üye ile birlikte her iki partinin görevlisine açık açık göstereceğim aman gerginliğe yol açmayalım, bir-iki oy yüzünden birbirimize girmeyelim, adaylar memleketimizin evladı” dedim.
Anlaştık; gayet de şeffaf bir sayım işlemi oldu.
Türkiye’nin her seçim döneminde sanki sandıklar kaçırılacakmış gibi teyakkuza girmesi doğru değildir. Sandık başlarındaki görevliler devletin memuru ve partilerin görevlileridir. Öyle herkesin eline çetele alıp da tek tek işaretlemesine gerek yoktur… Bir de ikide bir görevlilere “ıslak imza ne zaman çıkıyor?” diye sormadılar mı!
“Bir daha seçimde görev almak mı!” dedim… Sadece ben mi dedim? Tabi ki hayır. İşte bu yüzden artık insanlar seçimlerde görev almaktan kaçar oldular.
Ha bir de YSK başkanı “AA benim müşterim değil!” demesin mi! Devletin iki kurumu nasıl birbirinin müşterisi olur anlamadım. Bence YSK, anlık girilen seçim sonuçlarını basına ve partilere açmalıdır.
Demem o ki, toplum olarak çeteleci bir millet olduk çıktık. Buna gerek yok…
Oyunu kullanan evine gitsin, sonuçlar sakin bir şekilde ilçe seçim kurullarına teslim edilsin ve isteyen ilgili kurumlar YSK sitesinden sonuçları izleyebilsin.
Benim de sandığa kaç adet zarf ile oy pusulası gönderdiğini sandık kurulundan soran YSK’den bir isteğim var bu arada: Lütfen tutanaklardaki ifadeler daha anlaşılır bir dille yazılsın ve rahatlıkla okunabilsin.
Bakmadan Geçme