Bu Mutluluk Beni Öldürür(!)

Sevgili dostlarım, başlıktan da anlayacağınız üzere zaten mutlu ve huzurlu yaşantıma birkaç haftadır yaşanan güzelliklerle de...

Sevgili dostlarım, başlıktan da anlayacağınız üzere zaten mutlu ve huzurlu yaşantıma birkaç haftadır yaşanan güzelliklerle de artık doruğundayım. Ancak gözlemlediklerim ve bazen bana da yaşatılmak istenilen olumsuzlukların sebebini buldum (!). Günlerdir Merkür’ün retro yapması yüzünden ortalık toz duman(!). Şaka şaka, hiç anlamam böyle şeylerden ama astrologlar böyle söylüyorlar. Ancak milletin bu kadar stresi ve geri gitmesine rağmen bendenizin ruhu, bir o kadar daha okşanıyor ve işlerim de rast gidiyor. Sanırım astroloji, bende ters işliyor(!)

Hemen konularımıza geçelim; Dün kader mahkumu bir arkadaşımın bana göndermiş olduğu mektuptan üstünkörü bahsetmiştim. Zira detay yazmaya ya da anlatmaya Osman kardeşimin yazdıklarının ruhumdaki etkisiyle fırsat bulamamıştım. Hem sevinç hem de buruk duygularımın esiri olmuştum. İnsani duyguların yazıldığı kağıtlar, tanımadığı insanların varlığından duyulan huzur ve güvenin yerini hiçbir madde alamaz. Önüme paralar dökseniz kıymeti olmaz. Zira kardeşlerim, beni kendilerine yakın görüp mektup yazıyor, arıyor, mesaj yazıyorlarsa güven ve sevgiyle beslediğim yüreğimi okurlarıma da aktardığımın neticesidir diye düşünüyorum. Hamdolsun.

Ve en güzeli de nedir biliyor musunuz? Şehrin en büyük mülki amirine telefonla bu konudan bahsedip (izinli olduğundan) döndüğünde bir araya gelme düşüncemi de arz ettiğimde sağ olsun sevgi ve o anki hislerime saygıyla davranıp görüşme isteğimi kabul buyurmuşlardır ki bu da benim için çok kıymetlidir.

Ve bugün. Yine bir okurum bana ulaştı. “Yazın” dedi, “Kaleminiz hiç tükenmesin”. “Sizden çok olmalı bu memlekette. Sizin gibilere çok ihtiyacımız var!” dedi. Bana soracak olursanız bunların tümü, insanların sevgiye ve insani duygulara açlığının, en önemlisi de güvene duyulan hasretin ifadesidir.

Sevgili İbrahim kardeşim, sizin gibi üniversite bitirmiş ve doğanın ve Ödemiş’teki doğa zenginliğinin farkına varıp buralarda yaşamayı seçmiş olmanız, bu şehir için bir şanstır. Ama gizli kalır ve düşüncelerinizi ötelerseniz sizin cevherliğinizden de biz/ başkaları faydalanamaz.

Evet, ben ve benim gibiler yazalım ama siz de toplumla kaynaşmayı, görünür olmayı ve aynaya baktığınızda da bununla gurur duymayı unutmayınız rica edeceğim. Toplumumuzun son yıllarda yaşadığı kültürel ve sosyal erozyonları ancak birlikte onarabiliriz. Ne sadece ben, ne sadece siz, bir ve birlikte olmadığımız sürece ve üstelik bütün yayın organlarımızda, kamuların salonlarında, okullarda bunlarla ilgili söyleşiler yapmadığımız sürece düzelemez, tedavi olamaz, iyileşemeyiz. Hastalık belli ancak tedaviye giden yolda sıkıntı yaşıyoruz.

Toplumun dinle değil, insani duygularla yönetilmesinden yanayım. Her daim de böyle düşündüm. Din, dil, ırklar toplumların zenginlikleridir. Ah keşke o çok mühim dediğimiz “Müslümanlığı” yerinden (Kuran-ı Kerim) okuyan ve anlayan ve de hayatına geçirebilen toplum kültürümüz oluşsaydı da bu kadar ırz düşmanını, hırsızı, soysuzu içimizden çıkıyor acısını yaşamasaydık!!!

Sevgili dostlarım, şu an yanınızda kim var bilemiyorum. Sağınıza ve solunuza bakınız ve yabancıysa selam veriniz, tanıdıksa gülümseyiniz, yakınınızsa zahmet olacak o dilinize ama “Seni seviyorum” diyiniz lütfen. Bunlara çok ihtiyacımız var. İnsanları görmeye, onları sevmeye, kıymetli olduklarını ifade etmeye, sevilmeye ve daha birçok güzel kelamlara, bakışlara ve dokunuşlara! Sevgi kurtaracak bizi sevgi!

Güzel Ödemiş’in güzel insan topluluğu, birbirinizi yok etmeye çalışmaktan vazgeçin. Sevgi daha hızlı sonuç verir, bilesiniz. En bedavasından yapın bunu da, üstelik severek ve sarılarak. Cebinizden tek lira çıkmıyor inanın. Tecrübeyle sabit(!)

Şehrinizin, sizin bir olmanıza ihtiyacı var. Dedikoduya değil!

İşiniz, eşiniz, komşularınızla eskiden olduğu gibi paylaşmayı deneyin hayatı. Siz bir kanat çırpın, inanın onun rüzgarında uçmak isteyecek çok kişi olacaktır. Her şeye rağmen yanınızda durabilenlerin kıymetini bilin. Bu bölümde şöyle yardımcı olayım size, “Sen olsan senin bunca eziyetine rağmen seninle yaşar mıydın?” He işte bütün huysuzlar, ukalalar, egolular, kompleksliler, benciller buradan alacağınızı alın işte(!). Yapmayın lütfen, hayat hem kendi hem de size güvenenlerinin, sevenlerin hayatının içine edecek kadar uzun değil. Yalnız kalır ve yalnız ölürsünüz. Bunu da unutmayın!

Bugünü de böyle kapatalım. Kendinize iyi bakınız lütfen. Huzur ve şansla kalınız inşallah.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme