Bu kasa kim?
31 yıllık öğretmenim, inanın bana bir gün bile bordroyu en ince ayrıntısına kadar bakmamışımdır. Bordro, dilimize...
31 yıllık öğretmenim, inanın bana bir gün bile bordroyu en ince ayrıntısına kadar bakmamışımdır. Bordro, dilimize Fransızcadan geçmiş… “En basit tanımıyla işverenin iş karşılığında işçiye yaptığı ödemeyi, tüm vergi ve kesintileriyle birlikte gösteren ve işçi çalıştığı sürece periyodik olarak düzenlenen belgedir.”
Bazı arkadaşlarım, her ayın bordrosunu dikkatlice incelerken ben ‘bir hata ya da yanlışlık olsa, devletin bir masasından döner’ anlayışına sahip oldum. Devlet ne verdi ise ihtiyacıma göre bankadan çektim. Biriktirdiklerimle de ev ya da araba aldım. Hatırladığım kadarıyla da bankadan büyük miktarlarda kredi de çekmedim.
Yani atalarımızın dediği gibi ayağımı yorganıma göre uzatmışım.
1990’lı yılları hatırlayın. Ortalıkta bir borsa furyası sarmıştı. Kimi arkadaşlarım, her teneffüste borsa indi mi çıktı mı diye ilgili yayın organlarını takip ederken ben hep onların bu hallerine şaşırdım. Sabahtan akşama kadar borsa binalarında pinekleyenleri hatırlayın…
Döviz ve altına yatırım hep vardı ama son dönemde bir ‘bitcoin’ furyası başladı.
Biliyorsunuz ben Kaymakçılıyım. 1980 öncesinde her sokakta kumarhane vardı. Hep şunu düşündüm: Kumarda kazanan her zaman kasadır.
Peki kasa kim?
**
Geçtiğimiz 13-20 Aralık günleri, yatırım araçlarında bir depreme yeni bir milat oldu. 13 Aralık’ta 13 lira olan 1 dolar 20 Aralık’ta 18 liraya kadar çıktı. İnsanlar, ister istemez dövizin her gün nerede ise 1 lira artması karşısında telaşa düştü ve “Bankadaki param erimesin” diye son dakikada da olsa dövize yöneldi. İnsanlar 18-20 liradan döviz satın aldılar. Kimi 3000, kimi 5000 kimi de 10-20 bin lirasını her gün 1 lira yükselen dövize yöneldi.
Aylardır hatta yıllardır dış güçlerin arttırdığı söylenen yatırım araçları ‘1 gecede çakıldı’ demeyeceğim ama deyim yerinde ise sendeledi. Yani küçük yatırımcı yine ütüldü ve kazanan yine kasa oldu.
Ama bu kasa kim?
**
Yıllardır bordroya bakmayan ve bankadaki TL’sine güvenen ben, ister istemez ne oluyor şu yatırım işinde deyip şöyle bir gerilere gittim.
2000’lerin başında 1.5 lira seyrinde olan dolar, 2016’dan sonra yükselme eğilimine girmiş ve 3.00 TL civarına yükselmiş. Jöleli danışmanın söylediklerini biliyorsunuz. Hani ‘artarsa yüzüme tükürün’ diyen… Sonra, “Dolar 10 lira 15 lira olacak; eee!” diyen damadı…
Eylül 2018’de 7’ye doğru gelmiş… Sonra bir sendeleme yaşanmış… Ama çıkış devam etmiş, durmamış… 13 Kasım 2020’de de 8’lere yaklaşmış ve bir kez daha sendelemiş. Bu çıkış ve sendelemelerde yine vatandaş şaşırmış ve kasa kazanmış…
İşte bu kasa kim?
**
Gelmişiz 13 Aralık tarihine. 13 lira imiş ve her gün 1 lira tırmanarak 20 Aralık’ta 18 lirayı görmüş. Parasını TL’de tutan vatandaşlar paniğe kapılıp o iki üç günde dövize yönelmiş…
Bu arada her gün değişen ürün etiketlerinden bahsetmiyorum…
Ve o 20 Aralık tarihinde ne olmuşsa olmuş…
“Hiçbir şey olmamış ama mutlaka bir şeyler olmuş!”
Ve dövizde ani bir sendeleme daha daha yaşandı. Dikkat edin yine çakılma demiyorum çünkü Şubat ayında 7 lira imiş…
Yine kasa kazanmış…
Peki bu kasa kim?
**
Bir berber arkadaş anlatıyor: Sabah bir müşterim geldi, ‘sakal tıraşı ne kadar’ diye sordu. ‘15 lira’ dedim. ‘Dolar düştü, siz de düşürecek misiniz?’ diye sordu. Ben de ‘Sen maaşı dolarla mı alıyorsun? Veya bana daha önce dolar mı veriyordun?’ diye sordum.”
31 yıllık öğretmenlik hayatımda bir kez bile bordroya bakmayan edebiyatçı ben, şimdi kasanın kim olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
Bence 19-20 Aralık’ta döviz satanlar kasa idi. Bir başka deyiş ile bu tarihten önce yatırımlarını döviz ve altında tutup iki günde satışa giren ‘vatan hainleri’ idi.
Son not: Arapçadan dilimize giren ‘faiz’ kelimesinin Türkçedeki anlaşılır anlamı şudur: “Bir borca karşılık ödenen artık para”
Yoksa ‘kasa’, bu artık paraları toplayanlar mı?
Bakmadan Geçme
