Bu çalışmalar

Bizim Hasan'ın kafası karışık, sıkıntılı görünüyor. Böyle durumlarda derdini dökecek birini arar. Öyle herkese derdini açmaz....

Bizim Hasan’ın kafası karışık, sıkıntılı görünüyor. Böyle durumlarda derdini dökecek birini arar. Öyle herkese derdini açmaz. Ağzı sıkı biri olsun ister. Dükkanıma her gelişinde mutlaka yaşadığı olumsuz bir olayı bana anlatır. Anlatır ve rahatlar. “Hocam sen de olmasan patlayacağım vallahi. İyi ki varsın, iyi ki beni dinliyorsun” der. Söylenmemesi gerekenleri “Bunlar aramızda kalsın” diyerek uyarır. Ben de aramızda kalsın dediklerini unuturum. Paylaşmakta sakınca görmediklerini de burada sizlerle paylaşırım.

Bizim Hasan anlatıyor:

“Hocam, bizim köyde hem Büyükşehir hem de Ödemiş Belediyesi’ne ait iki ekip çalışıyor. Biri içme suyumuzu, biri de yollarımızı yapıyor. Her iki ekip de çalışma yaptığı yerin önüne bir levha koyarak çalışmaları kimin yaptığını belirtmiş. Buna neden gerek duyarlar anlamıyorum. Birbirlerini çekemiyorlar mı ne? Her ikisi de bizim belediyemiz değil mi bunların? Bir köyde iki belediye sanki birbirlerine rakip. Birinin yaptığı hizmet, ötekinin sanılmasın diye adlarını yazmışlar. Levhalardan anlıyorum ki, suyumuzu Büyükşehir, yolumuzu Ödemiş Belediyesi yapıyor. Her iki işi de bir belediye yapamaz mı? Nasıl olsa kaynak bizim verdiğimiz vergilerden sağlanıyor. Hangisi yaparsa yapsın kaynak bizden. Ben bu iki başlılığı anlayamadım hocam. Bu konuda büyüklerimiz ne düşünüyor bilmiyorum ama bu ikilik kaldırılmalıdır diye düşünüyorum.

Bizim köyün orta yerindeki yola kilit taşı döşeniyor. Ödemiş Belediyesi yapıyor bunu. Allah razı olsun diyorum. Köyümüze hizmet geliyor iki koldan. Hizmet kimden gelirse gelsin başımızın üstünde yeri var. Ama bu hizmeti ‘Ben yapıyorum’ diye gözümüzün içine sokmuyorlar mı, işte buna içerliyorum. Bunu yaparak prim toplamak istiyorlarsa ben bunu kabullenemiyorum.

Benim oturduğum sokak, merkezden biraz uzak. Uzak dediysem, o kadar uzak değil. Köy yerinin uzaklığı ne kadar olur, 500 metre falandır. Bizim sokak, her yıl yağan yağmurlarla çamur oluyor. Evimden kahveye, çarşıya gidip gelmek, bu çamur yüzünden çok zorlaşıyor. Komşular da aynı dertten muzdarip. Köyümüzdeki bu çalışmaları görünce umutlandık. Belediyemize başvurduk. Planda olmadığını, önümüzdeki yıllarda olabileceğini söylediler. Üzüldük.

Kilit taşı döşedikleri yol, çamur olmuyordu. Önce bizim gibi çamur olan sokaklardan başlasalar daha iyi olmaz mıydı? Bence olurdu ama olmadı. Komşular, ‘İçimizde hatırlı bir partili olsaydı belki olurdu, baksana bazılarının kapılarına kadar beton döküvermişler’ diyorlardı. Birisi de: ‘Şu levhalardan birini bizim sokağın başına mı koysak ne, dikkat çeker, çamuru görürler, belki o zaman yaparlar’ diyordu.

Dün sabah kalktım, kahveye gidiyordum. Komşulardan birisi o ‘Bu çalışmalar’ yazan levhalardan birini bizim sokağın başına koymuş. Baktım baktım, bunun uygun bir durum olmadığını düşündüm. O levhayı oradan aldım, eski yerine götürdüm. Belediye, her ne kadar oy vermediysek de bizim belediyemiz. Köyümüze gelip giden ele güne karşı ayıp olur diye düşündüm. Sen bu konuda ne dersin bilemiyorum ama ben böyle yaptım. Belki komşularım kızacaklar ama olsun ben böyle rahatım.”

“Doğrusunu yapmışsın Hasan. Ben de olsam senin gibi yapardım. Gün olur hizmet size de gelir” diyerek Hasan’ı onayladım. Hasan da benden bunu duymak istiyormuş ki, rahatladı. “Sağ ol hocam” deyip yerinden kalktı. “Hoşça kal” diyerek uzaklaştı.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme