- Haberler
- 'Bu bölgenin ürününü marka haline getirmemiz lazım'
'Bu bölgenin ürününü marka haline getirmemiz lazım'
Süt ve süt ürünlerinde Ağustos ayından itibaren yaşanan fiyat yükselişi, vatandaşı endişelendiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan...
Süt ve süt ürünlerinde Ağustos ayından itibaren yaşanan fiyat yükselişi, vatandaşı endişelendiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Ödemiş Peynir Üreticileri Başkanı ve Ulussan Süt Ürünleri’nin sahibi Fatih Uğuralp, gazetemize verdiği özel demeçte şunları aktardı: “Dünyanın birçok yerine baktığımızda bugün tereyağı ve süt fiyatlarının artışta olduğunu görüyoruz. Geçmişte yurt dışında tereyağından dağlar olurdu. Stoklar tükendi. Şu anda yurt dışında tereyağının hammaddesi olan krema ve süt tozu stokları kalmadı. Öyle olunca da süt ve süt ürünlerinde de gözle görülür bir artış yaşandı. Global düşünmemiz gerekirse dünyada petrol fiyatları arttığında bunun yansıması Türkiye’de de görülüyor. Dolayısıyla süt ürünlerinin fiyatlarındaki bu artışta Türkiye’deki ürünlerin fiyatlarını ister istemez etkiliyor.”
“Sütün kıymetini bilmeliyiz”
Uğuralp, “Şu anda Türkiye’de süt ürünlerinin ihracatı gayet iyi gidiyor. İhracatın olması, iç piyasayı domine ediyor. Gıda piyasasını etkileyen bir başka faktör de küresel ısınma diyebiliriz. Mevsimler birbirine karıştı. İlkbaharla sonbahar kalmadı. Mevsim geçişlerinin çok sert olması, gıda hususunda farklılıklar yaratıyor. Önümüzdeki dönemde belki de su sıkıntısı çekeceğiz. Arazilerimizin, suyumuzun kıymetini bilmemiz gerekiyor. Aynı şekilde sütün de kıymetini bilmeliyiz. Su olmazsa tarım olmaz. Tarım olmazsa hayvancılık olmaz. Hayvancılık olmazsa süt de peynir de biter. Ödemiş özelinde düşünecek olursak Ödemiş için dünyanın en verimli üç ovasından biri diyebiliriz. Bizim bölgemiz, yakın çevremizde yetiştirilen pek çok ürünü çok daha verimli şekilde veriyor. Yılda 3-4 defa mahsul veren topraklar üzerinde yaşıyoruz. Bütün bu olumlu yanlarının dışında şöyle de bir sıkıntımız var. Bizim ovamız küçük. Arazi metrekaresi ya da dönüm olarak düşünürsek buradaki hayvancılığa bu bölgenin otu çöpü yetmiyor. Böyle olunca araziler de parasal olarak çok kıymetlendi. Yurt dışında hayvancılıkta çok ileride olan bölgelerde hayvancılık açık merada yapılıyor. Hayvanlar uçsuz bucaksız yerlerde otluyor. Oralarda bizim verdiğimiz hayvan yemini hayvanların otladığı alan üzerine karabiber gibi ekiyorlar. Fakat biz küçük arazilerde mera hayvancılığı yapamadığımızdan hayvan yemi çok yediriyoruz o da maliyetlerimizi yükseltiyor” diye konuştu.
“Elimizdeki imkanları değerlendirmezsek daha çok artış olacak”
Dolar ve eurodaki yükselişle zamlanan hayvan yemlerinin üreticiyi de etkilediğini kaydeden Uğuralp, ”Devletimiz, sütün fiyatını 1 lira 40 kuruş yaptı. Şu anda maliyetlerden müstahsil memnun, para kazandıklarını düşünüyorum. Süt fazla olduğu zaman devlet alıyor, süt tozu yapıyor. Eksik olduğu zaman da fazla almayı bırakıp kendi kendine o döngüyü sağlıyor. Sistem aslında güzel ama perakende sektöründe çift haneli enflasyonla beraber yükseliş olmadığını söylemek imkansız. Süt, peynir, zeytin ve birçok gıda maddesinde fiyat artışı görmek mümkün ama genel olarak gıda maddelerinin tümünde artış görülüyor. Şunu da belirtmek gerekir ki, biz suyumuzu güzel kullanmazsak elimizdeki imkanları güzel değerlendirmezsek temel gıda maddelerinin fiyatı daha çok artış gösterecek. Bu ülkede serbest piyasa ekonomisi var. Devlet isterse bu ekonomiyi kaldırır, süt ürünlerindeki fiyatı tek fiyata indirger. Ama o zaman kaliteli ve kalitesiz olan ürün nasıl ayrışacak? Kullanılan sütün kalitesi farklı, ürün farklı, emek farklı” dedi.
“Eski insanlar, eskisinden fazla et ve peynir tüketiyor”
Uğuralp, düşük gelirli bir ailenin temel gıda ürünlerini almasının zor olduğuna vurgu yaparak, “Geçtiğimiz yıllarda 30 liraya satılan tereyağı fiyatları, bu yıl perakende de 45 lira oldu. Fiyatlar ciddi şekilde arttı. Yine perakende peynir, 20-25 lira bandındayken 30-35 lira bandına yükseldi. Bugün dar gelirli vatandaşın temel gıda maddelerinin hepsini kapsayacak şekilde alışveriş yapması çok zor. Bunun yanında şöyle de bir durum var ki, Türkiye’de son 10 yılda temel gıda maddelerini satın alan vatandaş sayısı da yüzde 50 arttı. Eski insanlar, eskisinden fazla et ve peynir tüketiyorlar. Türkiye’de geçen yılki süt üretimi ile bu yılki süt üretimi arasında neredeyse hiçbir fark yok. Alım gücünde bir artış var. Bir de bu sene turizm, son 13 yılın rekorunu kırdı. Antalya’daki bayimize 2015’te haftada bir ürün gönderirdim. Yılın sonunda Rus uçağı düştü, 15 günde bir göndermeye başladım. Geçen yıl 15 Temmuz darbesi oldu. Ayda bir ürün göndermeye başladım fakat bu yaz haftada dört defa araba gönderdim” şeklinde konuştu.
“Ödemiş, Türkiye’nin peynir ihtiyacının yüzde 10’nu karşılıyor”
Uğuralp, son olarak şunları söyledi: “Ödemiş, Türkiye’nin peynirinin yüzde 10’unu üretiyor. Bu anlamda Ödemiş’in gücü çok büyük. Burada ulusal marketlere, vizyonu çok yüksek markalara mal üretip satan firmalar var. Yalnızca Ödemiş demekte yanlış olur. Küçük Menderes Havzası olarak süt ve süt ürünlerinde Türkiye’nin her yerine ürün gönderen firmalar var. Bu da bölgemiz için çok büyük bir avantaj. Bizim sadece şunu yapmamız lazım: Bu bölgenin ürününü marka haline getirmemiz lazım. Coğrafi olarak süt ve süt ürünlerinde işaretlenen bir bölge olabilmemiz lazım. Hayvancılığında çok olduğu bölgemizde nasıl daha kaliteli süt üretiriz, hastalıksız bir ırk nasıl yetiştiririz sorularının üzerine yoğunlaşmamız lazım.”
Ece Köseoğlu
Bakmadan Geçme





