Bizim Hasan soruyor: 'Belediye benden ne istiyor?'

-Hocam, çoktandır sana anlatmak istediğim bir sorunum var, dinlemek istersen anlatayım. Belki bir çare bulunur.

-Elbette dinlerim Hasan, anlat bakayım.

-Sağol hocam. 2004 yılında köyümüzün vakıf tarlalarından birini kiralamış olan bir arkadaştan mahsulünü devren satın aldım. İhtiyar heyetimizin onayını alarak bundan sonra ben kiralamaya başladım. Her yıl belirli bir oranda artan kirasını makbuz karşılığında ödedim. Birkaç yıl devam etti bu durum. Köyün diğer dört vakıf tarlasını da başka arkadaşlar kiralıyorlardı. Kiralar, her yıl eşit oranda arttırılıyordu. Ahmet’e bir türlü, Mehmet’e bir türlü olmuyordu.

Yerel seçimler yaklaştığında eski muhtar aday olmadı, üç aday çıktı. Ben, kazanan muhtarın yanında olmadım. Demokratik bir ortamda herkes dilediği adaya oyunu verir, kazanan muhtar köyün muhtarı olurdu. Ama yeni muhtarın uygulamaları böyle olmadı. O, kendisine oy verenlerin muhtarı olmak istiyordu. Davranışlarından açıkça belli oluyordu bu.

Her yıl sonu geldiğinde vakıf tarlaların gelecek yılki kiraları belli oluyor, kiracılara yeni bir sözleşme imzalatılarak bildiriliyordu. O sene de öyle oldu ama geçmiş yıllarda olduğu gibi eşit oranda artırım yapılmamıştı. Birine yüzde 10 uygulanırken birine yüzde 50, diğerine de yüzde 80 gibi adaletsiz uygulamalar vardı. Benimkinde ise yüzde 118 gibi oldukça fahiş bir uygulama vardı. Bana karşı büyük bir haksızlık yapılıyordu. Şaşırdım desem yalan olur. Bekliyordum ama bu kadarını beklemiyordum!

Ne yapmalıydım? Ya sesimi çıkarmayarak kabul edecektim ya da haksızlığa karşı mücadele edecektim. Bu açık haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı susacak değildim. Hukukçulara sordum, “Olmaz böyle şey, itiraz et” dediler. Ben de itiraz ettim. Bana gönderilen sözleşmeye kirayı yüksek bulduğumu yazarak itiraz ettim. Eski kiramı yüzde 20 oranında arttırarak ve makbuza “Bir yıllık kira bedelidir” yazıp PTT kanalıyla “Konutta ödemeli” olarak gönderdim. Ya gönderdiğim parayı alacaklar ya da geri göndereceklerdi. Aldılar. Bana hiçbir açıklamada bulunmadılar. “Almak, kabul etmektir” diyerek aralıksız on yıl yüzde 15 gibi zam yaparak gönderdim. Bu on yıl içinde de “Bana borcun var” diye hiçbir tebligatta bulunmadılar. Böyle sürdürüp gidiyorduk.

12.11.2012 tarihinde çıkarılan 6360 nolu yasayla köyler, mahalleye dönüşerek belediyelere devredildi. İşte burada belediye ile benim kullandığım vakıf tarlanın kirası konusunda anlaşmazlık çıktı. Belediye, bana bir yazı gönderdi. Kiralarımı ödemediğimi iddia ederek tarlayı boşaltmamı istedi. Ben de cevaben benim borcum olmadığını yazdım ve ödediğim paraların makbuzlarını ibraz ettim. Üç senedir belediyeye de PTT kanalıyla her yıl yüzde 10 arttırarak “Konutta ödemeli” olarak gönderdim. Bunlar da aldı. Bütün makbuzlarımda “Bir yıllık kira bedelidir” yazmaktadır.

Şimdi soruyorum hocam: Bir muhtar, “Hasan borçludur” deyince ben borçlu mu olurum? Bunun yasal dayanaklarının olması gerekmez mi? Benim ödediğime dair tüm makbuzlarım elimde. Gönderdiğim paraları itiraz etmeden aldılar. Madem kabul etmiyorlardı, kira bedeli olarak gönderdiğim paraları niye aldılar? Aldıktan sonra on sene içinde bana “Borcun var” diyerek bir tebligatta bulunmadılar. Beni nasıl borçlu çıkarıyorlar? Bunu anlamış değilim. Muhtar kendi kafasına göre beni borçlandırmış, benim haberim yok.

Muhtarın kiracılar arasında ayrım yapması, borcum olmamasına rağmen beni borçlu göstermesi suç değil midir?

Belediye başkanına sormak istiyorum: Benim yerimde siz olsaydınız ne yapardınız? Belediyeye ait dükkanların kiraları saptanırken bizden, sizden ayrımı yapılır mı? Hepsinin aynı oranda olması gerekmez mi?

Benim belediyeye borcum yoktur. Varsa neden 13 yıldır yasal yollara başvurulmuyor? “Borcun var” demekle borçlu olunur mu hocam?

-Olunmaz Hasan, sen haklısın. Düzeleceğine inanıyorum.

Hasan anlattı, ben dinledim ve sizinle paylaştım.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.