Bizi yalnız bırakmayan

Bir zamanlar dört eşi olan bir kral yaşarmış… Bir gün kral hastalanmış ve ölüm döşeğine düşmüş…...

Bir zamanlar dört eşi olan bir kral yaşarmış… Bir gün kral hastalanmış ve ölüm döşeğine düşmüş… Yalnız ölmekten ve öldükten sonra yalnız kalmaktan endişelenmiş…

Önce, en çok sevdiği ve her isteğini yerine getirdiği dördüncü eşine şöyle demiş:

-Benimle ölür müsün? Benimle gelir misin?

Dördüncü eşi:

– Üzgünüm, yapamam… diyerek kabul etmemiş.

Sonra kendisiyle gurur duyduğu ve planlarını kendisiyle uyguladığı üçüncü eşini çağırtmış ve aynı isteğini ona da iletince üçüncü eşi de:

– Ben hayatı çok severim. Seninle gelmem mümkün değil, üzgünüm… Hem sen ölünce ben evlenmeden yapamam… demiş.

Ardından zor zamanlarında her zaman yanında olan ikinci eşine:

-Son yolculuğumda beninle gelir misin?

İkinci eşi de:

– Üzgünüm, bu sefer seninle gelemem. Ama cenaze töreninde gerekeni eksiksiz yapacağım… demiş.

Kralın bu halini gören ilk eşi:

-Sen üzülme! İlk ben vardım yanında. Beni sen büyüttün ve bana güç verdin… Senin sayende varlığa faydam dokundu… demiş.

Kral, bu cevap karşısında çok sevinmiş ve “Keşke sana sağlığımda daha çok düşkün olsaydım… Vaktimi seninle daha çok geçirseydim” demiş.

Evet, aslında hepimizin hali birazda şu kralın haline benzer… Şu dünyada dört şeyle evliyiz veya birlikteyiz… Şöyle ki;

Dördüncü eşimiz, sahip olduğumuz bedenimizdir… Onu çok severiz. Her isteğini yerine getiririz. Hatta üzerine titreriz… Rahat etmesi için gece gündüz çalışırız…

Fakat o, bizimle gelemez ve topraktan olan aslına döner.

Üçüncü eşimiz ise sahip olduğumu mal ve mülkümüzdür. Çok değer verdiğimiz… Kazanmak için hayatımızı hesapsızca harcadığımız…

O da bizimle gelemez, hatta hayatta iken paylaşamadığımız ve uğruna kavga verdiğimiz mallar, üçüncü eşin “Tekrar evlenirim” dediği gibi başkalarının oluverir…

İkinci eşimiz ise sahip olduğumuz ailemiz, dostlarımız ve arkadaşlarımızdır. Onlara hep güvenmişizdir… Ama onların da gelebilecekleri yer, ancak kabre kadardır…

Birinci eşimiz ise bizi var eden karşılıksız iyiliklerimiz ile faydalı işlerimizdir… Genelde karşılıksız iyilik yapmaya pek önem vermeyiz… Onu var etmeyi ve çoğaltmayı ihmal ederiz… “Sonra yaparım” der geçeriz…

Fakat ölüm sonrası bizimle gelecek olan, bize eşlik edecek karşılıksız, Allah için yapılan iyiliklerimizdir…

İyilik yapmak için bedenine iyi bak, sağlıklı ol! Daha çok kimseye ve daha fazla iyilik yapmak, veren el olabilmek için mal edin! Ailenin ve dostlarının sevgisine layık ol! Onların kıymetini bil!

Ancak Allah için iyi olmayı ve iyilik yapmayı ihmal etme… Kötülüğü değil, iyiliği besle! Bunun için vakit ayır! Bunun için dua et! Seni en iyi tanıyan ve en iyi anlayan Rabbine kulak vermeyi unutma! Onun huzurunda huzur bulacağını unutma! Bu yazıyı okuyorsan keşke dememek ve yalnız gitmemek için hala vaktin var…

Bakmadan Geçme