Biz eskiden

'Eskiden…'sözcüğü ile başlayan cümleleri oldum olası sevmemişimdir. Belli bir yaşa yahut kemale (!) ermemişlerin dilinden sıkça...

“Eskiden…”sözcüğü ile başlayan cümleleri oldum olası sevmemişimdir. Belli bir yaşa yahut kemale (!) ermemişlerin dilinden sıkça dökülür bu. Amaç kısaca;

Biz çok iyiydik.

Biz çok saygılıydık.

Biz çok çalışırdık.

İletilerini sözün muhatabına kestirme bir yoldan vermektir.

Elbette ki bu cümlelerden başka iletiler de almak mümkündür.

“Biz iyi insanlarız, siz pek makbul değilsiniz.”

Biz…

Biz…

Ve siz…

Siz…

Şeklinde özetlenebilir her şey.

“Ya Nimet Hanımcığım, biz böyle öğrenciler miydik? Öğretmenler odasının önünden geçerken elimiz, ayağımız titrerdi.”

“ Ne doğru söyledin. Şimdikiler…”

“Her şey eskilerde kaldı. Biz ne çalışır didinirdik.”

“Değil mi ama şimdikiler her şeyi kolay kazanmak istiyorlar.”

“Evet, evet, kolay başarı kolay iş…”

*

Her şey iyi hoş da bu kadar olumsuzluk nasıl oluşuyor.

*

Buna benzer bir diyaloga çarşıda, pazarda, sokakta, parkta bahçede tanıklık edebilirsiniz.

Bilinmeyen, görülmeyen bir zamanı ve o zamanın insanlarını övmek çok kolay işlerden biridir. Zor olan göz önündekine, görülene duyulana eleştiri getirebilmektir.

Muhteşem bir ağaç olduğunuzla övünüyorsunuz. Ancak mevsimler gelip geçiyor, ne çiçek ne meyve ne de etrafa yayılan mis kokular var. Öyleyse bu, boşa bir övünçtür.

Şiir ve düzyazı ile uğraşanların adlarının önüne yakıştırdıkları şair ve yazar vasıflarından sonra yazdıklarına bakınca diyorsunuz ki “Boş başak, daima başını havada tutar.”

“Eskiden biz…” diye konuşmaya başlayanları bu boş başaklara benzetiyorum ben.

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme