Bitmeyen Sömürü: 28 Şubat

Önce tüm dikkatinizi toplayın. Sonra şu 14 soruya odaklanın: 'Soru 1: 28 Şubat bir askeri darbe...

Önce tüm dikkatinizi toplayın. Sonra şu 14 soruya odaklanın: Soru 1: 28 Şubat bir askeri darbe midir? Soru 2: 28 Şubat kararları, Erbakan’a zorla mı imzalatılmıştır? Soru 3: Aczmendiler, Fadime Şahin-Ali Kalkancı olayları, 28 Şubat’ta askerler tarafından mı tezgahlandı? Soru 4: Kamuda ya da üniversitelerde türban, 28 Şubat’ta mı yasaklanmıştır? Türban, askerler tarafından mı yasaklanmıştır? Soru 5: TSK’da askeri personel, inançları nedeniyle (namaz kıldıkları, oruç tuttukları vb.) mi ihraç edilmiştir? 28 Şubat’ta ordudan kaç asker atılmıştır? Soru 6: 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim, askerlerin dayatması mıdır? 28 Şubat’la birlikte İmam Hatip Okulları ve Kur’an Kursları kapatılmış mıdır? Bunları TSK mı kapatmıştır? Soru 7: 28 Şubat’ta DYP milletvekillerinin istifa etmeleri, askerlerin baskısıyla mı olmuştur? Soru 8: İçişleri Bakanı’na hakaret içeren tehdit, hükümeti mi hedef alıyordu? Soru 9: 28 Şubat’ta tankların Sincan’dan geçişi, darbe amacıyla değil miydi? Soru 10: Çevik Bir, 28 Şubat’tan önce Amerika’ya gidip darbe için icazet mi almıştır? Amerika’daki söyleşisinde tankların geçişi meselesiyle ilgili olarak söylediği ileri sürülen ‘Demokrasiye balans ayarı yaptık’ sözü neyin nesidir? Soru 11: 28 Şubat’ta bankaların içini boşaltarak ekonomiyi milyarlarca lira zarara uğratanlar, emekli generaller midir? Soru 12: 28 Şubat’ta Fetullah Gülen ve cemaati, askerler tarafından korunup kollanmış mıdır? Cemaat okullarından öğrenciler, Genelkurmay’da neden ağırlanmışlardır? Soru 13: Askerlerin 28 Şubat sürecinde hataları nelerdir? AKP’nin ortaya çıkışı ve büyümesi, 28 Şubat’ın bir sonucu mudur? Soru 14: 28 Şubat davası, neden bir kumpastır? Dava sürecinde neler yaşanmıştır?” (xiv-xv)

Tamam, bitti. Daha nice soruyu belki eklemektesinizdir. Ben de aynı durumdayım. Bugünden düne bakınca büyük bir toz bulutu içinde yanlış ve yanlı bilgi bombardımanı ile geçen anlar/olaylar, gözümün önüne geliyor. Çözümü, Alican Türk’ün “Bitmeyen Sömürü 28 Şubat”(*) adlı yapıtına/tanıklığına başvurmakta buldum. Okumaya başladım.

Türk, emekli sosyolog albay. “2012’nin güzel bir Nisan sabahı” evden çıkarken gözaltına alınıyor, tutuklanıyor ve “14 ay süren bir hapis hayatı” yaşıyor. “40 yıl düşünsem 28 Şubat diye bir davada yargılanacağım aklıma gelmezdi” diyor yaşadıklarını düşününce. “Sincan 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde” 28 Şubat’a ilişkin çıkan -lehte veya aleyhte- yayınları izliyor, okuyor, notlar alıyor, Çevik Bir’le konuşuyor…(2) Sonra yazıyor, yazdıklarını da belgeliyor. Şu yargıya varıyor: “28 Şubat’ta MGK’da alınan ve hükümetçe de aynen benimsenip kabul edilen o kararlar; eğer istismar edilmeseydi, sulandırılmasaydı, sonradan gelen hükümetlerce (siyasîlerce) gereği gibi uygulanıp takip edilseydi bugün kesinlikle 15 Temmuz ihaneti de FETÖ belası da yaşanmazdı.” (4)

Bilmem katılır mısınız?

Türk, şunları da ekliyor: “Bu kitapta kesinlikle askeri darbeler savunulmamaktadır ancak 28 Şubat’ın da bir askeri darbe olmadığı vurgulanmaktadır. … Türk toplumu, yıllardır 28 Şubat’ın bir askeri darbe olduğu yalanlarıyla aldatılıyor, kandırılıyor ve 28 Şubat, bitmeyen bir istismar alanı olarak görülüyor. O yüzden kitabımızın adını da BİTMEYEN SÖMÜRÜ: 28 ŞUBAT olarak koyduk.” (10)

Bilimsel, akılcı, neden-sonuç ilişkisini kurabilen bir toplum olmadığımızı kabul edelim artık! Türk’ün de dediği gibi,  “Toplum olarak olay ve olguları ele alırken genellikle hep sonuçlarla ilgileniriz, nedenlere pek bakmayız da önemsemeyiz de…”(10)

Her konuda sömürünün son bulması, karşı duruşumuzla mümkün! Yoksa…

_______

* Alican Türk, Bitmeyen Sömürü 28 Şubat / Yalanlar-Gerçekler-Belgeler, Galeati Yayıncılık / 58, Şubat-2021, Ankara, 492 sayfa.

Bakmadan Geçme