• Haberler
  • ihale
  • Birleşemedikleri için asimile olmuş bir halk: Keltler

Birleşemedikleri için asimile olmuş bir halk: Keltler

Romalıların Gal olarak adlandırdığı Keltler, sanılanın aksine İskoçya ve İrlanda kökenli değillerdir. Tek bir ulustan da...

Romalıların Gal olarak adlandırdığı Keltler, sanılanın aksine İskoçya ve İrlanda kökenli değillerdir. Tek bir ulustan da oluşmazlar; uzun bir tarih sürecinde gidip yerleştikleri yerlerdeki milletlerle karışmış bir halktır. Keltler, M.Ö. 900-500 aralığında Avrupa’da geniş bir sahaya yayılmış kabileler halinde yaşamaktaydılar. En eski iskan yerleri, Güney Almanya ile Ren nehri havzası idi. Kendilerinden bahseden ilk yazılı eser, Yunanlı coğrafyacı ve tarihçi Hecataeus’a aittir. M.Ö. 900’den itibaren Fransa’yı istilaya başladılar ki bölgenin eski adı, onlardan dolayı Galya olarak bilinmektedir. Daha sonra Avrupa’dan İngiltere ve İrlanda’ya geçtiler, bazı kabileler İspanya içlerine kadar sokuldu.

İlerleyen yüzyıllarda İtalya’yı ve Balkanları istila hareketine giriştiler ve Roma’yı yağmaladılar. Hatta bir kısmı, M.Ö. 3. yüzyılda boğazları geçip Orta Anadolu’ya ulaşarak burada “Galatia” adıyla bir krallık dahi kurdular. Yaptıkları akınlarla ve çıkardıkları sıkıntılarla Romalıları yıllarca uğraştırmışlardır. En iyi bilinen kahramanları “Vercingetorix”, dağınık bulunan Keltleri birleştirip Roma’ya karşı direnişe geçirmiştir. Sezar’la cesurca savaşmış ancak nihayetinde ona yenik düşerek teslim olduğu halde zincirlenip Roma’ya götürülmüş, burada halka teşhir edilerek sonrasında idam edilmiştir. Fransa, Gal ruhunun kurucusu saydığı kahramana sahip çıkmış ve heykellerini yaptırmıştır.

M.S. 5. yüzyılda Romalılar İngiltere’yi tamamen terk ettikten sonra Kuzey Avrupa’dan gelen işgalciler, ülkenin güneyi ve doğusuna yerleştiler ve kuzeyde ve batıda yaşayan Keltleri diğerlerinden ayırmış oldular. Onların arasında kalan Keltler, işgalcilerin kültürü içinde kaybolurken kuzey ve batıda kalanlar ise varlıklarını ve kültürlerini devam ettirdi. İşte günümüzde saf Kelt topluluklarından varlıklarını koruyabilenler; sadece İskoçya, Galler ve İngiltere’nin güneybatısındaki bir kontluk olan Cornwall’dadır.

Keltlerin kendine özgü bir kültürleri vardı. Kelt kabilelerine liderlik edenler, aynı zamanda kahinleri ve yargıçları da olan “druid” adı verilen din adamlarıydı. Onlar tarafından sürdürülen sözlü bir öğrenme geleneği vardı ve her şeyi ezberden öğrenmek, Keltler arasında büyük bir erdemdi. Bu nedenle onlarla ilgili günümüze kalan yazılı kaynaklar, düşmanları olan Yunan ve Romalılardan kaldığı için Keltler genelde vahşi insanlar olarak kaydedilmiştir. Örneğin Romalılar; Keltleri yerleşik yaşamayı sevmeyen, hareketli ve silahlarını kendilerini savunmaktan ziyade çapulculuk yapmak için kullanan, kolayca taşınabilen altın gibi değerli metalleri taşınmaz mallara tercih eden insanlar olarak tanımlamıştır.

Kalıntılara göre İskoçya, Galler ve İrlanda bölgelerinde yaşayan Keltlere ait “ogham alfabesi” adıyla bilinen yatay ve dikey kalem vuruşlarından oluşan bir işaret sistemi mevcut olsa da bu, şifreli bir yazıydı ve ancak druidler gibi eğitimli kişilerce okunabiliyordu, bu nedenle pek de yaygın değildi. Keltlerdeki bu yazılı dil eksikliği, onların yaptığı bazı şeylerin Romalılar tarafından sahiplenilmesine neden olmuştur. Bunlardan biri de hep Romalılara mal edilen gelişmiş yol ağlarıdır. Oysa Keltler, Romalılardan çok önce ticaret için gelişmiş yol ağları oluşturmuşlardı.

Kelt kadınları, Vikinglerde ve eski Türklerde olduğu gibi iyi savaşçılardı. Savaşta erkeklerin yanında yer alır, cesurca çarpışırlardı. Kabilelerini de erkekler kadar iyi yönetebiliyorlardı. Tarihte en iyi bilinen Kelt kadın savaşçı “Kraliçe Boudicca”, buna örnek verilebilir. Ayrıca Kelt kadınları, belli sebeplerden kocasını boşayabilme gibi güçlü haklara sahiptiler.

Çok tanrılı bir inanca sahip olan Keltler, insan ve hayvan biçiminde birçok tanrıya inanıyorlardı. Tanrılar arasında güneş, su, bereket ve hastalıkları iyileştirme tanrısı önde gelirdi. Bazı dağ ve ırmaklar, meşe gibi bazı ağaçlar kutsal kabul edilirdi. Tanrı’yla insan arasında olduklarına inanılan druidler meşe ormanlarında ayin yaparlar, onlara adaklar sunarlardı; kutsal ağaçların bulunduğu bu ormanları korumak da onların göreviydi. Kelt mezarlarında çeşitli yiyecekler, şarap gibi içecekler ve silahlara rastlanmıştır. Bu da ahiret inancının güçlü olduğunu göstermektedir.

Kelt halkı, Romalıların bahsettiği kadar barbar değildi. Özellikle druidler; doktorluk, hakimlik, şairlik, astrologluk, büyücülük, öğretmenlik gibi meslekleri icra edebilen oldukça eğitimli ve bilge kimselerdi. Ayrıca adını bulunduğu yerden aldığı için günümüzde “Coligny Takvimi” denilen ve ayın evreleriyle güneş yılının zamanlarını birleştirebilen o zaman Roma’nın kullandığı takvimden çok daha doğru bir takvim kullanmaktaydılar. Bu takvim 30 yıllık bir sistemdi, yıl 12 aya bölünmüştü ama artık yıldan dolayı iki buçuk yılda bir ekstra bir ay daha eklenir ve 13 ay olurdu. Daha sonra bu takvimin kullanımı, Julius Caesar (Sezar) tarafından yasaklanmıştır.

El sanatlarında da oldukça yetenekliydiler ve demiri işlemeyi bildikleri gibi taş işçiliğinde de iyiydiler. Değerli metallerden de broş, bilezik ve benzeri takılar yapıyorlardı. Süsleme sanatında genellikle soyut geometrik desenler, spiraller, düğümler ve stilize bitki ve hayvan motifleri kullanılmıştır.

Keltler, ticaretle uğraştıklarından matematikte de kötü değillerdi ve 20 tabanlı sayı sistemini kullanıyorlardı. Bunun sebebi, saymak için el parmaklarıyla beraber ayak parmaklarını da kullanıyor olmalarıydı. Fransızcada bunun izleri hala görülmektedir. Örneğin Fransızlar, 80 sayısını “dört kere yirmi” diye söylerler. 13. yüzyılda kör olan 300 askeri tedavi etmek için kurulan bir hastaneye askerlerin sayısını yansıtan “On beş kere yirmi hastanesi” adı verilmiştir. Keltlerin yirmi tabanlı sayı sistemi İngilizleri de etkilemiştir; örneğin 1971’e kadar 1 Sterlin 20 Shilling’den ibaretti.

Velhasıl Keltler; kalabalık, savaşçı, özgün bir kültüre sahip, yetenekli bir halktı ancak kabileler halinde dağınık bir şekilde yaşıyorlardı. Kabileler arasında sürekli savaş hakimdi. Hatta Roma’yı ele geçirip yağmaladıklarında Roma, bu istiladan Keltlerin kendi aralarında yaşadıkları sorunlar sayesinde kurtulmuştu. Günümüzde Amerika gibi devletlerin yaptığı gibi böl, parçala ve yönet politikası güden Romalılar da birleşemeyen Keltlerin bu durumundan faydalanıp kabileler arasında zaten mevcut olan anarşiyi körükledi. Sonuç olarak Keltler, örgütlenmiş ve birleşik bir halk olamadıkları için Roma’ya yenildiler ve kültürleri, ileride Hıristiyanlığı da kabul etmeleriyle beraber Roma kültürü içinde eriyip gitti.

Bakmadan Geçme