Birgi Derneği

Geçtiğimiz perşembe günü 'Birgi'ye omuz vermek!' başlığı ile yazdığım yazıya bazı tepkiler aldım. Tepkilerin kimi olumlu...

Geçtiğimiz perşembe günü “Birgi’ye omuz vermek!” başlığı ile yazdığım yazıya bazı tepkiler aldım. Tepkilerin kimi olumlu kimi de olumsuzdu.

Tepki iyidir. Çünkü okunduğunuzu fark edersiniz. Eğer okunduğunuzu anlarsanız, kendi içinizde bir özdenetim geliştirir ve bir dahaki yazınızı daha dikkatli yazarsınız.

Geçtiğimiz yıllarda Birgi’de gezinti yaparken CNN Türk’ün gezi programı yapımcıları ile karşılaştım. Yabancı gözüyle Birgi’nin durumu hakkında bilgi almak için Birgi’yi Türkiye’nin diğer tarihi kentleri ile karşılaştırmalarını istedim.

Birgi’ye ilk kez geldiklerini belirten ekip, kenti aslına sadık kalmış ender kentlerden biri olarak bulduklarını söyledi.

Birgi’yi Safranbolu ve Şirince gibi turistik kentlerle karşılaştırdıklarında beldenin diğer kentlere göre kendini koruyabilmiş olduğunu söylediler.

Birgi, biliyorsunuz Ege Bölgesi’nin kendini koruyabilmiş en eski tarihi mekanlarından birisidir. Birgi’nin öne çıkan özellikleri hakkında önceki yazımda genel hatırlatmalar yapmıştım.

10 yıl öncesine kadar kentte bir pansiyon varken şimdilerde pansiyon sayısında artış olduğunu gözlemliyoruz. Çınaraltı bu konuda öncü olmuş, diğerlerinin açılması ile de kalitede artış sağlanmıştır.

Pansiyonlar artıyor ama ziyaretçi sayısında aynı oranda bir artış yok!

Büyükşehir Yasası’nın ardından belde belediyesi de kapatılınca işlerin bir kısmı ilçe belediyesine, bir kısmı da Büyükşehir Belediyesi’ne kaldı.

Böyle olunca da beldedeki sorunları takip etmek tabii ki zorlaştı.

İşte tam burada Birgili işletmecilerin bir araya gelmesi ve Birgi’nin geleceği ile ilgili işbirliği içine girmeleri gerekiyor.

Yani, Birgi’yi Tanıtma Derneği gibi bir derneğin kurulması ve ortak çalışmaların yapılması gerekiyor. Eğer ortak bir bütçe oluşturulabilirse İzmir ve çevre illerde tanıtım çalışmaları yapmak gerekiyor.

Geçen yazımda anlattığım gibi Çakırağa Konağı ile Aydınoğlu Meydanı’ndaki tarihi hamamın restore edilememesi hoş bir durum değil.

Düşünün, insanlar konak için geliyor ama konak kapalı.

Aydınoğlu Meydanı’ndaki tarihi hamamın çevresinin de tenekelerle çevrili olması yazık ki Ulu Camii’ye yakışmıyor.

“Meydan, Türkiye’nin kendini koruyabilmiş en önemli üç küçük tarihi meydanından biri. Turizm, bizim okul kitaplarımızda, ‘bacasız fabrika’dır… Ama biz bu fabrikayı olması gerektiği gibi işletemiyoruz” demiştik.

Her şeyi devletten beklememek gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinin de toplumsal yaşama katkılarını önemsemek gerekiyor. Sivil toplumun kamu kurumları ile yapacakları işbirliği, Birgi’ye katkı sağlayacaktır. Birgi ile ilgili tanıtım faaliyetlerini örgütleyecek bir dernek, Birgi’nin güzelleştirilmesine ve restore işlerinin hızlandırılmasına da katkı sağlayacaktır.

Kabul etmek gerekir ki Birgi’nin tek sorunu tanıtım değildir. Kent içinde yapılacak daha çok iş vardır. Her şeyden önce ‘eğitim şart’ anlayışı gereği, halkın bilinçlenmesi için çalışmalar yapmak gerekir. Ortak akıl ve düşünce ile bazı yanlışlıkların önüne geçilebilir.

Örneğin, bence böyle bir kentte göze hoş gelmeyen bütün unsurları temizlemek gerekir.

Satış reyonlarındaki ürünlerin mümkün oldukça yerel olmasını sağlamak gerekir.

Yabancı markaların reklamının yapıldığı şemsiye tarzı gölgelikleri kullanmamak gerekir.

Koca koca tabelaların asılmasını engellemek gerekir.

Yollarda yapılan kazı çalışmalarının ardından oluşan çukurlara anında müdahale etmek gerekir.

Kaldırımların işgal edilmesini önlemek için özdenetim kurmak gerekir.

Kentte yüksek ses çıkaran motorlarla gezen gençleri engellemek gerekir.

Görüldüğü gibi yapılacak iş çok. Ama birilerinin ön ayak olması gerekiyor.

Bence Birgi’ye önce Birgililer sahip çıkmalı, ardından Kaymakamlık, İlçe ve Büyükşehir’in desteği ile yapılacak olanları tespit edip elbirliği ile işe koyulmak gerekir.

Birgi Mahalle Muhtarı Mehmet Yapıcı, hem gençliği hem de sorunlara hakimiyeti ile kurulacak bir derneğe ön ayak olabilir.

Peki eksik olan nedir!

Bakmadan Geçme