Bir penaltı hikayesi

Akaryakıt istasyonlarında gece yarısı sıra beklemektense ESHOT ve tren tercihimi aktive ettim. Size de tavsiye ederim…...

Haber

Akaryakıt istasyonlarında gece yarısı sıra beklemektense ESHOT ve tren tercihimi aktive ettim. Size de tavsiye ederim…

**

Geçtiğimiz gün trenle İzmir’den dönerken önümüzdeki koltukta oturan kızlardan biri, cep telefonu ile konuşuyordu. Konuşma epeyce uzun sürdü. Uzadıkça sesi çevreden de duyuluyordu. Kulak misafiri olmamak mümkün değildi. Sevgilisi ile konuşuyor, ‘bu böyle gitmeyecek’ cinsinden sonuca doğru evriliyordu…

Bunu sonra yazayım.

**

Malum bugünlerde dövizle yatıyor, altınla kalkıyor, TL ile gurur duyuyoruz. 3 TL’den 5’e, 8 TL’den 18’e ve yeniden 12’lere…

Facebook’a bakıyorum, birileri sürekli pusuda ve dövmek için fırsat kolluyor: “Ahan da gördünüz işte!”

Miyop bir toplumuz; uzağı göremiyoruz.

**

Yıl 1984. 20 yaşındayım. O yıllar TV’ler yeni yeni yaygınlaşmaya başlamış. Cep telefonun adı bile yok. İnternet kafeler de daha düşlerde bile değil…

Gençliğin en büyük eğlencelerinden biri futbol.

Ödemiş’te yapılan kaymakamlık kupası maçları, çevredeki tüm gençlerin ilgisini çekiyor. Biz de turnuvalara Kaymakçı’dan iki takımla katılıyoruz. Birinin kalesinde ben varım. Takımda Ödemiş’ten de takviyelerimiz var. Yanlış hatırlamıyorsam o yıl turnuvanın ikinci takımı olduk. Bir maçın bitimine doğru 10-0 öndeyiz ve karşı takım bir penaltı kazandı. Penaltıyı kullanacak oyuncunun topu nereye atacağını hissettim. Vurdu, belki biraz uzansam çeleceğim… Ve gol!

O da ne? Penaltıyı kullanan oyuncu, dizlerinin üstünde önüme kadar kayarak bana zafer narası atmasın mı! Hem de sağ elini yumruk yapıp kolunu kılıç gibi bana doğru sallayarak.

“Hadi bu da bunun sevinci olsun!” dedim…

**

1996’da Ödemiş’e atamam yapıldı. 10 yıl kirada oturduk. 2008’de, şimdi yıkılan eski hastaneyi gören caddeden ‘sıfır’ bir ev aldık. Dördüncü kat, çatı katı var ve asansörlü. Evin bedeli, yeni aldığımız eşyalarla birlikte toplamda 110 bin lira tuttu. Maaşım da 1200 lira civarında. Yani evi 90 maaş civarında bir paraya satın aldım.

Yıl 2021 oldu. Arka sokağımızda yeni bir ev projesi var. Metrekaresi, hemen hemen benimki kadar. İnternette zemin kat satış ilanı var: 900.000… Bugünkü maaşımın 150 katı yapıyor.

Dolar kuru da o zaman 1.30 civarında imiş. Maaşım ile o zaman 925 dolar alabiliyormuşum.

Yıl 2016. Aylardan Aralık. Kullandığım aracımı yenisiyle değiştirdim. Maaşım 3200 civarı. Araç, o günkü maaşımın 20 katı değerinde. İnternete şöyle bir göz attım. Benim aracımın değeri, ikinci el piyasasında 300.000 değerinde. Bugünkü maaşımın 50 katı değerine çıkmış. Sıfırı kaç para bilmiyorum.

Dolar da o yıl 3.5 lira civarında imiş. Maaşımla 885 dolar alabiliyormuşum.

Penaltı hikayesi ile bir bağlantı yapalım şimdi:

Hadi diyelim ki dolar, bu yazının yazıldığı gün itibarı ile 18’den 12’ye indi. Onu da yuvarlayıp 10’a indirelim… Bugün maaşımla 600 dolar alabiliyorum.

13 yıl önce ev alırken maaşımla 925 dolar, beş yıl önce aracımı sıfırlarken 885 dolar, bugün de (10 lira üstünden hesaplarsak) 600 dolar alabiliyorum.

Gayrı Safi Milli Hasıla mı deniyor ona; yıllık gelirim 8000 dolar civarında görünüyor. Dünya sıralamasında 75’lerdeyiz. Verilere bakılırsa Kıbrıs’ta 28.000 dolar. Yunanistan’da 20.000 dolar. Bulgaristan’da 10.000 dolar. İran ve Irak’ta da 6.000 dolar civarında…

Almanya’da 45.000 dolar. İtalya’da da 33.190…

Bağlantı yapabildi iseniz ne mutlu. Değilse yazıyı boşa okumuşsunuz.

Sakın yanlış anlamayın, durum bu…

(Rakamlar yuvarlatılarak yazılmıştır.)

Bakmadan Geçme