Bir milletin zaferi

1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi...

1900’lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devlet ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Antlaşması da ulusumuza dayatılmıştır.

İşgal güçleri, girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınımıza, yaşlımıza, çocuklarımıza dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunmuşlardır. İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal ve onun dava arkadaşları, bağımsızlık meşalesini yakarak “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi, son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Süregelen savaşların sonuncusu olan Sakarya Meydan Muharebesi de hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır.

Artık dünyanın en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal’in başkomutanlığı altında Türk kuvvetleri, düşmana beklemediği bir yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başardı. Avrupalıların “5-6 ayda geçilmez” dediği Afyon mevzilerini üç günde geçerek 30 Ağustos’a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbe de vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatıyla da 9 Eylül’de düşman, İzmir’de denize döküldü.

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, “Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada atıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır” demiştir.

İşte kazanılan zaferi muhteşem kılan unsur, harbin kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekun bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu, bu meydandan da Ulu Önder’inin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır.

Bakmadan Geçme