Bir Masal mıydı gördüğüm?

Kısa bir açıklama: Bugün köşeme uzun zamandır dosyamda yayımlanmayı bekleyen Yeşim Balıkçı'nın duygu dolu bir yazısını...

Kısa bir açıklama:

Bugün köşeme uzun zamandır dosyamda yayımlanmayı bekleyen Yeşim Balıkçı’nın duygu dolu bir yazısını konuk ediyorum. Yeşim’in bir seçim günü sandık görevlisiyken yaşadığı olay, 2019’da yaşayacağımız seçimlerdeki en temel sorununun güvenlik olduğu düşünülürse umut verici olduğuna inanıyorum. Ömer AKŞAHAN

“Günlerden 1 Kasım. Ülkemizin her yerinde seçim heyecanı yaşanmakta. Ben de o heyecanı sandık görevlisi olarak yaşamaktayım. Anlatacağım olay, beni derinden etkiledi. Bunu mutlaka paylaşmalıyım diyerek bu yazıyı kaleme aldım. Gerisi siz okurlara kalmış.

Küçük kız, adı Masal (annesi seslenirken duydum, yedi yaşındaymış) Annesinin elini sıkı sıkı tutuyor, neyse kimlikleri verdiler, içeri geçtiler. Sıra onlara geldi. Zarfı, mührü falan aldılar. Anne kabine doğru yönelirken, Küçük Masal; “Anne bak! Mavi gözlü dev için atacaksın, unutma! Bak yemek yemem, hep küserim sana, ağlarım da” gibilerinden söylenirken ben orada ne olduğuma şaşırdım. İnanamadım, dünyadan koptum sanki. Nasıl yani ya? Nasıl olurdu bu böyle? Yedi yaşında o daha, parka falan gitse ya, ne bileyim resim çizsin, evcilik oynasın. O daha küçücük çocuk ve nerden biliyor böyle şeyleri, nasıl ayırt edebiliyor partileri ya da nasıl bu kadar emin olabiliyor siyasi görüşünden?

Sonra sanki içi rahat etmeyecek gibiydi ve döndü sandık başındakilere dedi ki; “Acaba ben de annemle girebilir miyim içeri?” deyince derin bir sessizlik çöktü sınıfa, iyice dondu kaldı herkes. Küçük kızın o sözlerinden sonra, tokat yemiş gibiydik zaten… “Tamam bakalım, bu seferlik girebilirsin” dedi sandık başkanı. Ama başkan da üzerinden şoku atamamıştı ki konuşurken bile zorlandı.

Masal; yedi yaşında ve bazı şeyleri ayırt edebiliyor. Hadi onu da geçtim kendi kararları bile var! “Mavi gözlü için atacaksın anne!” demesi…

Çıktılar annesiyle dışarı. O sevinç var ya, gözlerindeki mutluluk başka hiç bir yerde bulamazsınız. Kocaman gülüyordu, koskocaman. Kabinden çıkarken özellikle dikkat ettim, tahtanın üstündeki büste bakıp sanki görevini yerine getirmiş edasıyla o günü kendince bayram sayaraktan gitti Masal Hanım…

O anki duygularımın tarifini size gerçekten anlatamam… Nutkum tutulmuştu… Zor tutuyordum kendimi… Başlarsam susamazdım, biliyordum.

O an: Ağlamak istedim, ağlayamadım…

Kucaklamak istedim, Masal’a sıkı sıkı sarılmak istedim, yapamadım.

Boğazıma bir şey oturdu, yutkunamadım.

Küçücük Masal, beni benden aldı ve gitti…

Geriye boğazımda yutkunamadığım iri bir düğüm kaldı.

Mustafa Kemal’in gerçeği,

Ata’mın sevgisi,

Mavi Gözlümün yedisinden yetmişi kaldı.

Masal’a kim öğretti ise Atatürk’ü ellerinden öperim…

Annesi, babası, öğretmeni veya bir başka biri…

Çünkü o eller, öpülesi eller…

İşte böyle insanlar, gerçekten umut yetiştirecekler Anadolu’ma…

Yüreğimi nasıl mutlulukla yakıp gittin be Küçük Masal’ım. Umudu aşıladın bana, pes etmemeyi, davam için ne olursa olsun savaşmayı, vazgeçmemeyi…

Bayramını yaşatamadık, affet bizi Masal. Başka bahara kaldı umutlarımız. Merak etme ama sen, ben bugün burada senin için savaşacağım, sana söz olsun! Ama sen de bana söz ver. Yarın sen de, benim çocuklarım için savaşacaksın. Ki biliyorum ‘söz ver’ demem saçma ama olsun adettendir güzel Masal’ım. Sen zaten sözünü yedi yaşında yerine getirdin. Hem de nasıl getirmek…

Yolun açık olsun Masal’ım…

Bir bayram günü görüşmek dileğiyle…”

Bakmadan Geçme