- Haberler
- Bir Kuvayı Milliye zeybeği DAĞLI KOCA YUSUF EFE
Bir Kuvayı Milliye zeybeği DAĞLI KOCA YUSUF EFE
Behiç Galip Yavuz Tarih araştırmacısı ve yazarı Ödemiş yöresinde yüzyıllar boyu başlarında...
Behiç Galip Yavuz
Tarih araştırmacısı ve yazarı
Ödemiş yöresinde yüzyıllar boyu başlarında efeleri ile birçok zeybek grubu Bozdağlar (Timoli) ve Aydın Dağları’nda (Mesögis) dolaşmışlar ve anıları kuşaktan kuşağa anlatılarak günümüze değin ulaşmıştır. Zeybekler üzerine araştırmalar yapmış olan rahmetli Halil Dural ‘ın belirttiğine göre onlar, “bellerinde taşıdıkları -Yatağan bıçağının- hakkına yemişlerdir.” Çalıkakıcılar’ın dışında onlar, içlerinden çıktıkları edilgen kır insanlarının yanında durarak koruyucusu olmuşlardı. Bu efeler ve peşlerindeki zeybekleri yirminci yüzyılın birinci çeyreğinde emperyalistlerin Anadolu’yu işgali karşısında Kuvayı Milliye günlerinde ve Kurtuluş Savaşımız’da Yunan Ordusu’na karşı gelerek Ege ovalarını düşmana dar etmişlerdir. Bu yazımızda onlardan birini, Ödemiş’in Mendegüme yöresi Başören mahallesinden Dağlı Koca Yusuf Efe’yi tanıtalım:
1883 yılında Ödemiş ilçesinin Ovakent (Adakida-Adagide) kasabasının Mendegüme (Pentakome) yöresinin Başören mahallesinde Koca İdris’in oğlu olarak dünyaya geldi. Çiftçi bir ailenin çocuğu idi. 1900 yılında 17 yaşındayken yine kendi köyünden Hatice ile evlendirildi. Aynı yılda askere alınıp Trablus’daki 7. Tümen’e gönderildi. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki Yemen’de Arap isyanı başlayınca 7. Tümen’le birlikte buraya gönderildi. Yemen’in Huş dağı yöresinde tüm Türk askerleri gibi isyancı Araplara, aşırı sıcağa, ilaç ve gıda yoksunluğuna, susuzluğa, dizanteri gibi bulaşıcı hastalıklara ve pisliğe karşı savaştıktan sonra geriye döndü. Türkler, Yemen’de çok şehit vermiş ve Yemen, “Bir Türk Mezarlığı” olarak anılmıştır. Yemen savaşı, halk bilgisi literatürümüzde “Burası Huş’dur/ Yolu yokuştur/ Giden gelmiyor/ Acep ne iştir?” türküsü ile belirir.
Dağlı Koca Yusuf’un dönüşünden bir süre sonra 1901 yılında kızı Ayşe dünyaya geldi. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın (Harb-i Umumi) çıkması üzerine seferberlik ilan edilince 31 yaşında yeniden askere alındı. Savaşın türlü cephelerinde İngilizler’e karşı savaşırken 9 yerinden yaralanıp “Gazi” olarak köyüne döndü. 1911 yılında ikinci çocuğu oğlu dünyaya geldi. Ona kendi adı olan Yusuf ismini verdi. 15 Mayıs 1919’da emperyalist Yunan ordusu, İzmir’e çıkıp ard ülkesini de işgale başlayınca silahını kaptığı gibi ünlü Gökçen Hüseyin Efe’nin yanında yer aldı. Kasım 1919’da Gökçen Hüseyin Efe’nin Kışla, Kurucuova, Türkönü, Kaymakçı köyleri yöresinde Kanlıkısık ve Ayasurat Tepesi denilen yerde oluşturduğu Kuvayı Milliye direnişine bir zeybek olarak katıldı, Yunanlılara kurşun çaldı. Onun için şimdi asıl olan vatanıydı ve vatan söz konusu olunca gerisi teferruattı. Ancak Gökçen Hüseyin Efe, bu muharebede bir Yunanlının attığı kurşunla boğazından vurulunca Sındırlı deresinde şehit oldu. Kurduğu direniş cephesi dağıldı. Gazi Dağlı Koca Yusuf, hemen doğuya çekilerek Kaymakçı Kebir köyüne bıraktığı eşini ve iki çocuğunu yanına alıp daha doğudaki (şimdi Manisa ilinin bir ilçesi olan) Sarıgöl’e gitti. Burada bir ortak bularak çiftçiliğe başladı. Ancak 1920 yılında tarlasının Yunan askerleri tarafından tahrip edilmesi üzerine silahına sarılıp Ovakent’e gelerek Ovakentli Kıraptioğulları’ndan Kahya Hasan’ın oğlu Mustafa Bey (Kahya’nın Mustafa Efe) ile birleşti. Kuvayı Milliye’de Yunanlılara kurşun çalıp yiğitçe savaştı.
Kahya’nın Mustafa Efe ile Ankara Milli Hükümeti’ne karşı çıkan Biga, Adapazarı ve Konya yerel ayaklanmalarının bastırılmasında savaştı. Savaş deneyimli usta bir asker olduğundan Kuvayı Milliye’de kolbaşı yapıldı. Böylece çevresindeki 18 milis ve zeybeği ile birlikte Efeliğe başladı. Baş zeybeği Muhacir Hüseyin idi. Yöredeki Yunanlılarla uğraşmaya ve baskınlar vermeye çalıştı. General Trikupis’in yönetimindeki Yunan ordusunun 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki Türk ordusuna yenilmesinden sonra T.B.M. Meclisi’nin aldığı bir karar üzerine 1922’de Aydın’a (Tralleis) giderek silahını hükümete teslim etti. Sonra Ovakent’e dönerek çiftçilikle uğraştı. Yorgun bedeni, daha fazla yaşama direnemeyince 1929 yılında 46 yaşında Ovakent’in Yazıyurdu mahallesindeki evinde vefat ederek mahalle mezarlığında toprağa verildi. Oğlu Yusuf, 1934 yılında soyadı yasasının çıkması üzerine “Erdiş” soyadını aldı.
Kaynak kişi:
Gazi Dağlı Koca Yusuf Efe’nin torunu 1935 doğumlu Yaşar Erdiş.
——————————————————–
Bakmadan Geçme





