Bilinç(siz)siniz

Sevgili okurlarım, Küçük Menderes Gazetesi'nde bir süredir yaptığım muhabirlik deneyimini devam ettirmekteyim. Biz muhabirler, sürekli olarak...

Sevgili okurlarım, Küçük Menderes Gazetesi’nde bir süredir yaptığım muhabirlik deneyimini devam ettirmekteyim. Biz muhabirler, sürekli olarak sahada siz okuyucuların hislerini, rahatsızlık duyduğu konuları yine sizlerin yararına haberleştirerek gerekli mercilere duyurmakla mükellefiz. Dört yıllık üniversite eğitimini aldığım gazetecilik alanında yaptığım her bir haberin Ödemiş’imize yararlı olacağını umut ediyor ve zaman zaman birlikte yürüteceğimiz bu işleyişte sizlerle bir arada olmaktan daima mutlu olduğumu belirtmek istiyorum.

Konu, belki de hepinizin rahatsız olduğu ve kendi aranızda sürekli dile getirdiğiniz trafik sorunu. Sorun, her yerde olduğu gibi Ödemiş özelinde de çığ gibi büyümeye devam ediyor. Bilinçsiz şoförlerin bilinçsiz araç kullanmaları, otopark sorunu, yol kenarlarına sığmayan arabaların kaldırımlara taşınması ve biz yayalara yürüyecek alan kalmaması, hepimizi rahatsız ediyor. Her gün kilometrelerce yürüyor ve şehir içi hız limitini aşanların, kaldırımlara sorumsuzca araç park edenlerin, trafik içinde korna çalma ve araç sıkıştırma gibi tacizlerle diğer vatandaşları rahatsız edenlerin bin türlüsüyle karşılaşıyorum.

Hal böyleyken size kurallaşmış fakat çoğumuzun önemsemekten kaçındığı genel trafik kurallarından bahsetmeden geçemeyeceğim.

***

Sağa dönüş olan yollarda karşıdan karşıya bir yaya geçiyor ise öncelik yayanın hakkıdır.

Trafik ışığı olmasa da sağa dönüş ışığı ile aynı anda yeşil ışık yansa da öncelik daima yayalarındır.

Yaya geçitleri, ışık olmayan yerlerde güvenlik sağlamak amacıyla konulan işaretlerdir. Ve bu geçitleri gördüğünüzde yavaşlamanız kuraldır.

Yaya geçitlerinde ilk geçiş hakkı daima yayalarındır.

Yavaşlama durumunda başka araçlar korna çalsa da yaya geçitlerinde hızlanılması değil, yavaşlanılması gerekir.

Şehir içinde araçların birbirlerine takip mesafesi, en az önündeki aracın yarısı kadar mesafede olmalıdır.

Korna, yalnızca uyarı amaçlıdır. Ancak ve ancak öndeki araç arkasına bakmadan ilerliyorsa veya oldukça virajlı bir yolda ilerliyorsanız korna çalmak gereklidir.

Hız sınırları, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiştir. Arabanız, elbette bu limitten yüksek bir hızla gidebilir ama bu sınırların çizilmesinin bir sebebi vardır. Şehir içinde yapabileceğimiz azami hız sınırı, en yüksek 50 olmalıdır.

Önümüzde olan araç yavaş ilerliyor olabilir ama ortamın güvenli olduğundan emin olmadan sollama yapmak sakıncalıdır.

Bunun yanı sıra bir sürücü; kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, devamlı dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya ve okul ve demiryolu geçitlerine, tünellere, dar köprü ile menfezlere ve yapım, bakım, onarım çalışmaları olan yol kesimlerine yaklaşırken hızını azaltmak zorundadır.

***

Kabul edelim, Ödemişliler olarak trafik kurallarının zorunluluğunu kendimize zorunlu görmeyen bir halkız. Bizim için yaya geçitleri, kasisler ve benzeri trafik yaptırımları, trafik karmaşasına engel olacak etkenler değil. Biz, gece yarısı esprisine korna çalar, son ses müzik dinler, yaya geçitlerinde ve kavşaklarda hızı yükseltir, karşımızda acemi sürücü gördük mü onu sıkıştırarak taciz ederiz. En acele iş, daima bizimdir. Kırmızı ışıkta bir dakika beklemek, sadece bize zulümdür. Yağmurmuş, çamurmuş karşımızdaki yaşlıymış, çocukmuş, hamileymiş, kediymiş, köpekmiş ya da en önemlisi yayaymış bizim için önemli değildir.

***

Bütün bunlar yetmezmiş gibi yaya geçitlerinde öncelik hakkı olan yayalara korna çalar, “Ne geçmeye çalışıyorsun be! Ben geçeceğim önce” der, atar yaparız. Yollarda gördüğümüz bisikletli, motosikletli herkes bizim düşmanımızdır. Olmadık yerde bir anda açtığımız kapılar eğer kazaya sebep oluyorsa bu, hiçbir zaman bizim suçumuz değildir. Ne de olsa yollar bizim, gerisi fark etmez.

***

Sakız alır gibi ehliyet alan hatta ehliyeti olmayıp şehir içinde de anayollarda da tehlike saçan onca araca rağmen bugün de evimize gidebiliyorsak bence çok şanslıyız. Eğer siz de bu kurallara dikkat etmiyor ve tehlike saçıyorsanız, sizin yakınlarınızın da bu tehlikeye kurban gidebileceğini ve birilerinin canını düşünmeden yaptığınız ihmallerin bir gün sizin de canınızı yakabileceği ihtimalini umarım unutmuyorsunuzdur.

Her gün binlerce vatandaşın kaldırımları kullanarak bir yerden bir yere hareket ettiği minik şehrimizin bazı büyük acıları, unutmayın ki trafik ihmallerinden kaynaklandı.

***

Otopark sorununa gelince, araçları neredeyse balkonlara park etmeye başlayacağımız güzide şehrimiz, insan nüfusunun bilmem kaç katı araba nüfusu barındırıyor. Otopark sorununu ve trafik karmaşasını bu şehrin muhabirliğini yaptığım sürece kaleme almaktan asla yılmayacağım. Yetkililerimizin buna çözümler üreteceği günlerin yakın olduğunu umut ediyorum. Arabaların kaldırımlara çıkartılmadığı, insanların ezilmekten korkmadığı güzel günlere…

Bakmadan Geçme