Benim yıllar sonra olan ailem

Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde size naçizane aile olmanın önemini anlatıp aktarmaya çalışacağım. Zaman ayırıp okuma...

Merhaba kıymetli okurlarım. Bu makalemde size naçizane aile olmanın önemini anlatıp aktarmaya çalışacağım. Zaman ayırıp okuma zahmetinde bulunduğunuz için size çok teşekkür ederim, okuyan yüreğiniz dert görmesin inşallah.

Bence bu hayatta neyi çok seviyorsanız o, imtihanınız oluyor… Çok görmüyorum, tamah dünyasıdır elbette. Gayelerimiz, gayretlerimiz sonucunda çalışıp istediklerimizi elde etme imkanı bulacağızdır.

Her insanın bir fıtratı olduğu gibi aynı şekilde bir ideali vardır. Buna örnek; okuyup mezun olduğunda edineceği mesleki kariyer, sevdiği insanla bir yuva kurup mutlu olmak. Bu duygulardayken insanın hayatındaki en büyük destekçisi ailesidir. Peki ya herkesin destekçisi olan aileniz bir arada değilse zor gününüzde nereden destek alır ve bu zorlu hayat yolunda kimden moral bulursunuz ki. Sizlerin şikayetini ettiği hayat, bazılarının da hayalidir kardeşim.

Anne babamın çocukluk yaşlarımda ayrılığından sonra kaybettiğim yuva sıcaklığını tam 41 yaşında eşim ve çocuğumla buldum. Eksiktim, hasrettim, buruktum. Özlemini çektiğim yaşamdı bu günlerim. Hiç imtihansız günüm olmadı benim, hele ki söz konusu aile olunca hiç olmadı. Elbette ben biliyorum bir lütuftur insana ailesi insana Yaradan’ından ama kulları hep kendi lütuflarıymış gibi davrandı, sandırma gayretinde bulundu. Bir kez of demedim, neler gördüm anladım da anlamış gibi olmadım. “Varsın bu da böyle olsun” dedim. Bana en uzaktan davrananların davranışlarını bertaraf edercesine en yakınıma koydum onları, varsın onlar bilmesin. Mesele bakmak değildi, bakınca orada olmayanı bile oraya koymaktı.

Hak’tan geldi bana, yolum kesişti sevdiğim kuluyla. Kurdum onunla mutlu bir yuva. Onun dışında ne gerek var ki ayrı ayrı oyuna, nizamsız kanuna, kurala. Sizin içinde bulunup menfaat ve farklı gayelerinize hizmet edip yıllar yılı şikayet ederek yerden yere vurup kıymet bilmeyip anlamına ermediğiniz aile olmayı ben hiç yaşamamıştım. Benim için varoluşun bir parçası olan aile olmak, tüm menfaatlerin üstünde. İspatını boynu bükük, evde tek, sessiz ve ıssız günlerimden sorabilirsiniz. Eve aldığım bir yemeği yalnız yiyemeden yatıp da uyuyamadığım derin duygulu gecelerimden sorabilirsiniz. Dıştaki dünyada bir futbol müsabakasının zaferle sonuçlanmasındaki herkesin sokaklarda olduğu coşkuyu bile “Benim ailem yok” deyip toplum içine girip karışmayacak kadar kendime ar ettiğim günlerimden sorabilirsiniz. Bayramlarda gidecek yerim olmadığında evde kapımın bir kez bile çalınmayışından ve cam kenarında oturup sokağı, gelen geçen, ziyaretlere giden insanları hüzünle izleyişimden sorabilirsiniz.

Şimdi sevdiğim bir eşim ve Allah bağışlarsa bir evladım var, nasıl üstüne titremeyeyim?

Nasıl dayansın yüreğim tehditlere? Ben kendim olunca bir kez titremedim bu hayatta. Bir meçhul, ha var ha yok arasında yaşadım bu hayatı. Şimdi söz konusu yuvam, evladım olunca nasıl hibe edeyim, nasıl heba edeyim onları? Aklımla gönlümü onlara ipotek ettim ben. Onlar, benim yıllar sonra olan ailem. Allah hiç bir yuvayı yıkmasın; ailelerini evlatlarından, evlatlarını da ailelerinden ayırmasın.

Sevgi ve saygılarımla, sağlıcakla kalın.

Bakmadan Geçme