Ben sıkıldım!
Aslında bu yazımda 'Aynı gün üç ayrı yerde kiraz festivali düzenlenir mi?' diyecektim ama vazgeçtim… Hatta...
Aslında bu yazımda “Aynı gün üç ayrı yerde kiraz festivali düzenlenir mi?” diyecektim ama vazgeçtim…
Hatta sırada kamu kasasından iftar yemekleri vardı ama vazgeçtim…
Aynı cümleleri, aynı suçlamaları ve aynı vaatleri dinlemekten sıkıldım. Eminim siz de sıkıldınız.
Giydirilmiş araçlar, caddelerde yüksek sesli propaganda müzikleri çalarak habire dönüp dolaşıyor.
Ben sıkıldım, eminim siz de sıkıldınız. Ve eminim adaylar da “Bitse de kurtulsak!” diyorlardır.
TV’lerde aynı insanların dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylemesinden sıkıldım.
Tamam, doğru ve güzel fikirleri ifade edebilirler belki ama artık aynı şeyler işte…
Hele bir programın aniden kesilip canlı yayınlara bağlanmasından.
Ve bunların hepsi, ülke üretiminden elde edilen vergilerimizle yapılıyor. Ben buna vergi ödüyorum arkadaş… Ben bir programı izlerken aniden kesilmesini istemiyorum! Avrupa TV’lerini mi izleyeyim yani!
Açıkça söylemek gerekirse böyle bir seçim sürecinin ülkemize yakışmadığını düşünüyorum.
Size bu köşeden şu partiye veya şu adaya oy verin çağrısı yapacak değilim. Hem haddime değil hem de bir kamu görevlisi olarak bunu yapamam. Sanıyorum buna gazetemiz de izin vermez; vermemelidir.
Bana kalırsa kamu görevlileri de özel hayatlarında bütün vatandaşlar gibi düşüncelerini rahatlıkla açıklayabilmeliler ama köşe yazarlığı da bir kamu görevidir bence.
Elbette bütün kamu görevlilerinin bir dünya görüşü ve beğendiği lider ve partisi vardır ama ihtiyacımız olan, kamu görevini yerine getirirken tarafsız davranmasıdır.
Hepimizin ortak değeri olması gereken demokrasi, vatan ve devletimizin sağlıkla yoluna devam edebilmesi için seçim günü de sandık görevlisi olarak bütün adaylara ve partilere eşit mesafede duracak, yasa neyi gerektiriyorsa onu uygulayacağız. Böyle olursa kavga da çıkmaz gürültü de… Ve kimse ‘Oylarımız çalınacak’ kaygısına düşmez. İnanın hiç kimse, sabahın kör karanlığında yatağından kalkıp sandık beklemeye de gitmez. Millet paranoyak olacak resmen. Birbirimize güvenimiz kalmadı…
İletişim çağında yaşıyoruz. Gençlerin ellerinde akıllı telefonlar. TV bile seyretmiyorlar. Uzun uzun bir programın takipçisi değiller. Oradan oraya dolaşıp duruyorlar. Kısa mesaj okuyorlar, görüntü izliyorlar.
Durum böyle iken binlerce insanın bir günü heba edilerek miting adı altında alanlara toplanması ne kadar doğru sizce? Bunlar, geçtiğimiz yüzyılın propaganda araçları.
Gazete devri geçti geçiyor. TV dönemi devam ediyor ve telefon dönemine geçiyoruz.
Artık dijital çağda yaşıyoruz. Elinizdeki telefona bir şeyler yazıyorsunuz, anında binlerce hatta milyonlarca insana ulaşıyorsunuz.
Liderler, TV kanallarına çıksa da çağdaş toplumlarda olduğu gibi ülke sorunları hakkında düşündüklerini aktarsalar olmaz mı! İsteyen izler, istemeyen de izlemez.
Bir de hala TRT’de 10 dakikalık propaganda hakkı denilen garip bir şey var!
30 civarında (yandaş ya da candaş) TV kanalı, bangır bangır propaganda yaparken 10 dakika dediğiniz de nedir?
Yani biraz durulsak, biraz bağırmadan konuşsak, karşı karşıya konuşmak varken yüzlerce kilometre ötesinden itham etmesek!
Hem liderlerin bir araya gelmeleri de gerekmiyor biliyorsunuz. Herkes, bulunduğu yerden canlı yayınlara katılabilir ve güzelce, bağırıp çağırmadan, nezaket kuralları içersinde, bey/sayın sıfatları kullanarak, tane tane düşüncelerini seçmenlere ve vatandaşlara aktarabilir.
Biz öğretmenler, öğrencilerimizin tavır ve konuşmalarından aileleri hakkında çıkarımlarda bulunabiliriz. Bilirsiniz; atasözümüzde bile imam ile cemaat arasındaki ilişki, gayet net olarak anlatılır. Durum böyle olunca tepede ne cereyan ediyorsa aşağıda da aynısının tekrarlanacağını bilmiyor muyuz!
Daha fazla uzatmayayım: Cuma günü seçim değil, güzel bir proje hakkında yazacağım. “Evet ya!” diyeceğinize eminim…
Yazılarımız dikkatlice okunuyor, fikirlerimiz hiç dikkate alınmıyor ama biz yine de yazmaya devam edelim.
“Yazmak kolay iş” diyenler de olabilir!
“Kötü ev sahibi, kiracısını ev sahibi yaparmış” atasözünde belirtildiği gibi belki bir gün gelir biz de icraatın herhangi bir makamına aday olabiliriz…
Neden olmasın!
Bakmadan Geçme





