Ben de adayım!
Zor bir yazı olacak ama yazmam gerekiyor. Birçoğunuz, 28 Haziran Pazartesi günü Ödemiş Kent Konseyi Seçimli...
Zor bir yazı olacak ama yazmam gerekiyor.
Birçoğunuz, 28 Haziran Pazartesi günü Ödemiş Kent Konseyi Seçimli Genel Kurulu’nun yapılacağını duydunuz veya biliyorsunuz. Yine alışık olduğumuz üzere biliyorsunuz ki seçim varsa dedikodu ve kulisler de mutlaka vardır.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş aniden “Başkanı yiyeceklermiş!” deyince önce anlamadım ve “Ne başkanı!”, “Kim yiyecekmiş!” diye sorunca durum anlaşıldı. Kent Konseyi dedikoduları, daha genel kurul kararı bile alınmadan kahve muhabbetine düşmüştü anlaşılan. Önce “Kedidir o kedi!” dedim ama sonra “Yani evet tartışmalar var ama buna ‘yemek’ benzetmesi yapmak doğru değil” dedim.
Şimdi o dedikodu ve tartışmaları pas geçip durum hakkında bir özet yapalım.
İki yıl önce yine bir 28 Haziran tarihinde yapılan Kent Konseyi seçiminde ekip olarak seçimi kazanmıştık. Bir başkan, yedi yürütme veya yönetim kurulu üyesi. Daha sonra da kadın ve gençlik meclisinden gelen iki başkan ile sayımız 10 olmuştu.
Belediye başkanına yaptığımız ilk ziyarette şunları söylediğimi hatırlıyorum: “Kent konseyi, belediyenin ne yanında ne de karşısındadır. Yapılan doğru işlerin destekçisi, yanlış işlerin de karşısında oluruz.”
Bizim göreve geldiğimizde Ödemiş Kent Konseyi, deyim yerinde ise ölü bir kurum idi. Ne doğru dürüst toplantı yapılmış ne de tutanak tutulmuştu. İçimizde daha önce Kent Konseyi yönetiminde bulunan bir arkadaşımız yoktu. Seçime bile gelmeyen önceki yönetimden bilgi aktaracak kimse de olmamıştı.
Hep söylüyoruz: “Kent Konseyi, bir kentin ortak aklıdır.”
Ama işi, sadece belediye hizmetlerine katkı sağlamak veya köstek olmak da değildir. Kent Konseyi’nin ilgi alanına diğer kurumların yaptıkları veya yapacakları da girer.
220’ye yakın kurumun temsilcisinin katılım hakkı elde ettiği genel kurulda seçilen ekip, kente katkı koymak için bir araya gelir. Biz de bunu yapmak adına sekiz ay boyunca toplantılar yaparak kent gündemindeki tartışmalar hakkında görüşlerimizi paylaşıp ortak bir karara varmaya ve bunu ilgili kurumlara bildirmeye çalıştık. Göreve yeni gelmiş bir ekip olarak sekiz ay içinde ne kadar başarılı olabildik o da hemşerilerimizin takdirindedir.
Birkaç kez yazdım ama bilgi anımsatması olması açısından yineleyeyim. Kent Konseyi üyelerinin ne maaşı vardır ne de oturum ücreti. Bu iş, tamamen gönüllülük temelinde yapılan bir ‘kamu’ hizmetidir.
Aldığımız kararlarda zaman zaman ayrı düştük, zaman zaman ortaklaştık. Açıkça söylemek gerekirse hiçbir toplantımızı tam kadro yapamadık. Zaman zaman da gerginliklerimiz oldu. Örneğin Kanadalı altıncı firmaya karşı düzenlenen Kazdağları direnişine destek ziyaretimiz oldu ki fırtınalar koptu. Bir grup gönüllü arkadaşımızla belediyemizin de desteği ile Kazdağları direnişine katkı koymak gerektiğine inandık ve otelde bile kalmadan binlerce insanın sesine ses katıp aynı gün geri döndük.
Sonra baktık ki bu katkı, Kent Konseyi’nin faaliyet sayfalarını süsledi.
Yazının tam burasında uzatmadan söyleyeyim: Tartışmalarımızı hiçbir zaman dışarıya yansıtmadık. Uyumlu bir ekip çalışması görüntüsü verdik. Birçok insandan da “Ne güzel; uyumlu çalışıyorsunuz” övgüsü aldık.
İki yıllık sürenin 15 ayı da pandemi ve toplantı yasakları altında geçti ve iki yılın ardından geldik ikinci dönem seçimlerine… Elbette yeni adaylar çıkacaktır. Bu da demokrasinin gereğidir.
Tartışmalara bakarsak seçimin daha çok başkanlık çerçevesinde yoğunlaştığını görüyoruz. Yürütme veya yönetim kurulu üyeleri, başkanın yardımcısı değildir. Başkan, sadece sözcü ve temsilcidir.
İki yılın sonunda yeni dönem için bana da yürütme kurulu içindeki arkadaşlardan başkanlık teklif edildiği gibi ben de aynı teklifi başka arkadaşlara götürdüm. İlk dönemin başında ben de başkanlığı düşünmüştüm ama çeşitli nedenlerden dolayı aday olmamıştım. Bu kez de başkanlık için aday olmayacağımı söyledim.
Bu yazının yazıldığı ana kadar mevcut başkan Mehmet Taşlı ile Belediye Meclisi Üyesi ve Konaklı Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Turan adaylıklarını açıkladılar. Sayın Taşlı, adaylığını tek başına açıklamayı tercih ederken Mustafa Turan arkadaşımız da adaylık açıklaması sırasında yanında bulunmamızı rica etti. Bu açıklamaya mevcut yönetimden bazı arkadaşlarımız işleri gereği katılamadı ama ben dahil beş yürütme kurulu üyesi arkadaşımız ile olası yürütme kurulu adayı arkadaşlarımız bu açıklamaya destek verdi.
Bu yazının bir sonucu olarak yazmak gerekirse seçim ve birlikte çalışma iradesi beyan eden insanların bir arada veya ayrı listelerde yer alma isteği, demokratik bir tavırdır. Bir son dakika değişikliği olmazsa ben de bu yarışa Mustafa Turan ile birlikte girmeyi tercih edeceğim. Kazanan, demokrasi ve Ödemiş olsun.
Ben de adayım yani.
Bakmadan Geçme





