Bayraklaşan saçlar
İçinde bulunduğumuz Eylül ayı ortasında İran'da kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alınan 22...
İçinde bulunduğumuz Eylül ayı ortasında İran’da kıyafet kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki bir kadının, gözaltı sırasında komaya girdiği ve kısa süre sonra hayatını kaybettiği haberlerini sanıyorum sizler de gördünüz.
Edindiğim izlenime göre genç kadın ile ilgili bu haber dünya basınında hızlı bir şekilde yayıldı.
İlgili haberlere bakılırsa, polisin ‘zaten rahatsızlıkları vardı’ açıklaması bir yana binlerce İranlı vatandaş sokaklara döküldü. Politik isimler, ünlüler, sanatçılar ve sporcular da dahil olmak üzere genç kadının ölümünün aydınlanması için birçok kişi olayı sıcak tutmak ve dayanışmak amacı ile tepki gösterdi.
Protestolar kapsamında birçok İranlı kadın, saçlarını kestikleri videoları sosyal medyada paylaştı.
**
Ortalama bilgilerimize göre İran, katı İslami şeriat kurallarına göre yönetilen bir ülke. Ortadoğu’nun durumunu biliyorsunuz. İran, bir süredir sessizliğini koruyan bir ülke. Peşin olarak söyleyeyim ki ben bu tür haberlere hep ölçülü (ihtiyatlı) yaklaşırım. Yani ‘ölümün gerçek nedeni nedir, nasıl gerçekleşmiştir ve protestolarda yabancı güç odaklarının etkisi var mıdır?’ gibi sorular…
Şimdi bunların hepsini bir kenara bırakalım… Hatırlarsınız ülkemizde de kimileri tarafından ‘başörtüsü’ bayraklaştırılmıştı. İran’daki olayda gördüğümüz gibi kimileri de saçlarını bayraklaştırdı.
Yine haberlere göre, İran’da kadınların uymak zorunda olduğu sıkı giyim ve başörtü kuralları var. Kadınlar 7 yaşından itibaren okula gitmek ve çalışmak için başörtü takmak zorundalar. Ahlak polisi adı altında çalışan memurlar da kadınların giyim kurallarına uyup uymadığını kontrol ediyor. Dikkat edin, ahlak polisi var…
**
“Efendim, inancım gereği!”
O zaman herkes, başkasını ve kamu düzeninin zora sokmuyorsa inancını uygulamakta serbest olmalıdır. Devlet de bunun güvencesini vermelidir. İşte ‘LAİKLİK’ dediğimiz de budur.
Kimi çevrelerin ısrarla savundukları gibi ‘Laiklik’ dinsizliği savunmak demek değildir. Laiklik, devletin insanların inançları karşısında ‘tarafsız’ olmasıdır. İnançlar, ancak laik devletlerde güvence altına alınabilir.
Devlet kişilerin ahlak bekçiliğini yapamaz. Yaparsa, özgürlükleri kısıtlamış olur.
Devlet dini inançlara göre yönetilemez. Yönetilirse diğer inançlara yaşama hakkı kalmaz.
Kabul edelim ki bir devlet bayrağı altında çeşitli inançlardan insanlar yaşamaktadır ve hepsinin de kendine göre inancı vardır.
Demokrasi ve laiklik, çağdaş devletlerin en önemli vazgeçilmezlerinden olmalıdır. Ve bilimi yol gösterici olarak görmek…
Mustafa Kemal Atatürk’ün de 100 yıl önce söylediği gibi, “Hayatta en gerçek yol gösterici, bilimdir fendir…