Bakırçay, Gediz ve Menderes ölürse Türkiye ölür

Türkiye’nin en önemli altın rezervlerinin Bozdağ’da olduğunu biliyoruz…

Ama Küçük Menderes Ovası’nın da dünyanın en verimli üç ovasından biri olduğunu biliyoruz. Hem verimlilik hem de çeşitlilik açısından. Ve bu yüzden bu bölgede havaya, suya ve toprağa zarar verecek girişimlerin önüne geçilmesini istiyoruz. Bu mücadeleyi daha önce Havza-Plat ile altın arama konusunda başardık.

Son yayınlanan yazımın sonunu şöyle bitirmiştim: “Unutmayalım ki canlı hayat, bütün enerjilerden önce gelir. Her şeyin başı sağlıktır. Ölüler, enerjiye ihtiyaç duymaz.”

Basından da takip ettiğiniz gibi İzmir’deki 33 jeotermal ihalesine karşı İzmirliler, topyekun harekete geçti. İzmir’in farklı yerlerinde bulunan 33 jeotermal sahasının ihalesine karşı birçok kurum temsilcisi, JES’lerin suya, çevreye ve sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle mücadele kararı aldı.

EGEÇEP’in daveti ile yapılan toplantıya İzmir Kent Konseyi ve çeşitli oda temsilcilerinin yanı sıra İzmir Barosu Çevre Komisyonu, çiftçi örgütleri, İzmir Yaşam Alanları, AY-ÇEP, Foça Forum gibi çeşitli ekoloji örgütleri katıldı.

Bu buluşmada yapılan konuşmalarda İzmir’de 14 Kasım günü ihaleye çıkarılacak olan 33 jeotermal sahasının 30’unun arama, üçünün ise işletme ruhsatı bulunduğu dile getirildi. Bu sahalardaki sıcak suların jeotermalden elektrik elde edilmesi için gerekli derecenin altında olduğu ifade edilirken alanların genellikle konut rantı için kiralanmak istenebileceği belirtildi.

Toplantıya Aydın ÇEVRE PLATFORMU’ndan katılanlar, son 15 yılda Aydın ve çevresinde yaşanan sıkıntıları dile getirdiler.

Devamında Ödemiş’te de cumartesi günü geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Eski otogar üstündeki nikah salonunda yapılan bilgilendirme ve değerlendirme toplantısına İzmir ve Aydın’dan temsilciler katıldı.

İzmir’de toplam 950 bin dekarlık alanı kapsayan bölgede yapılacak arama ruhsat ihalesi, Ödemiş Belediyesi ve Kent Konseyi işbirliği ile değerlendirildi.

Toplantıda bir konuşma yapan Belediye Başkanı Mehmet Eriş özetle, “Dünyada jeotermalin çıkartılacağı en son yer, Küçük Menderes Havzası’dır. Toprağımızın üstündeki değerlerimiz ve üretimimiz, toprağımızın altındakilerden daha değerlidir” dedi.

Ayrıntıları sanıyorum gazetemizden ve sosyal medya sayfalarından takip ettiniz.

Arama yapılacak alanların içinde Ödemiş’ten Mescitli ve Yeniceköy de var.

Toplantıya Aydın’dan katılan Çevre Kültür Derneği (AYÇEP) Başkanı Mehmet Vergili’nin anlattıkları, Amerika’yı yeniden keşfetmenin gereksiz olduğunu gösterdi.

Vergili, Aydın’daki jeotermal santraller ve yarattıkları olumsuz etkilerle ilgili çarpıcı ayrıntılar paylaştı. Özetle, “Aman biz yandık, siz bari önlem alın” diyordu.

“Bugün Aydın’da kanser vakaları dört kat arttı. İntihar vakaları dört kat arttı. Kalp ve damar hastalıklarının görülmesi üç kat arttı. 2013’ten beri bunun mücadelesini veriyoruz. Yaşam ve çevre mücadelesi hayat hikayemiz oldu” dedi.

Tire’nin Başköy Mahallesi’nde açılmak istenen jeotermal kuyulara karşı mücadele verdiklerini belirten Mahalle Muhtarı Sami Şengün de hukuki çerçevedeki mücadelenin vaktinde başlatılmasının önemini vurguladı. Şengün, Aydın’daki jeotermal santrallerle birlikte yaşanan hava kirliliğinin Tire’nin mahallelerindeki incir ve zeytin ağaçlarını ve üzüm bağlarını da olumsuz etkilediğini belirterek bölgede şimdiye dek hiç görülmeyen asitli yağmurların son yıllarda etkili olduğunu, insan ve çevre sağlığını tehdit ettiğini belirtti.

Tüm bu gelişmelerin ardından EGE ÇEVRE PLATFORMU, “Ülkenin enerji ihtiyacı var. Ege’nin en verimli tarım alanlarında jeotermal işletmek asla kabul edilemez” diyerek eylem kararı aldı. 13 Kasım Çarşamba günü saat 12.30’da İzmir-Konak’ta, Sümerbank önünde geniş bir katılım ile toplantı yapılması kararlaştırıldı.

Toplantıya EGE’li tüm sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, çiftçiler, tarımla uğraşan vatandaşlar, tüm yerel yönetimler, belediye başkanları, kent konseyleri, siyasi parti temsilcileri ve konuyla ilgili diğer çevreler destek verecek. Çok sayıda çevre örgütünün katılması beklenen eyleme sanıyorum Ödemiş’ten de önemli bir katılım olacak.

“Unutmayalım ki canlı hayat, bütün enerjilerden önce gelir. Her şeyin başı sağlıktır. Ölüler, enerjiye ihtiyaç duymaz.”