Bademli'de tapu çilesi

Orman alanındaki arazilerine 42 yıldır tapu alamıyorlar   Türkiye meyve fidancılığının önemli merkezlerinden olan kiraz, erik...

Orman alanındaki arazilerine 42 yıldır tapu alamıyorlar

 

Türkiye meyve fidancılığının önemli merkezlerinden olan; kiraz, erik ve kestane üretimi ile Avrupa’ya ihracat yaparak adından söz ettiren Bademli Mahallesi’nde binlerce arazi sahibi, 42 yıldır orman alanındaki arazilerinin tapularını alamadıkları için kendi arazileri ile nikahsız karı koca gibi olduklarını dile getirerek isyanlarını dile getirdiler.

Bademli’nin Kervan ve Ayışığı yaylalarında arazileri bulunan vatandaşlardan Selahattin Kundak, Ahmet Çineli, Mehmet Emir, Cengiz Bingöl, Harun Kırbaş, Şerif Demirli, Mustafa İri, Halil İbrahim Bacalı, Bayram Bacak ve Şakir Harlak, son 10 yıldır ciddi şekilde verilen mücadeledenher hangi bir sonuç alamamanın üzüntüsünü yaşıyorlar.

Bademli sakinlerinden Cengiz Bingöl, yıllardır yaşadıkları sıkıntıları dile getirerek, “Bademli’nin içi, aşağı ovadaki bahçeler, çevremizdeki Pirinççi ve Bıçakçı mahallelerinin dağdaki arazileri, orman alanı içinden çıkarılıp tapuları verilmiş iken atalarımızdan asırlardır süregelen, Osmanlı tapuları bile olan arazilerimizin tapuları neden verilmiyor? Gerekirse toplu halde Ankara’ya gitmeyi bile düşünüyoruz. Araziler bizim ama kendi arazilerimizle nikahsız karı koca gibiyiz. Yeni torba yasa ile 2/b arazilerinin sorunları çözülerek aşılı kestaneliklerimizin tapularının çıkmasını istiyoruz. Biz eylem yapmıyorsak vatan sevgimizden, ülke sevgimizden” dedi.

“Sırık dallıkları, orman ağacı oldu”

Belde olduğu yıllarda Bademli’de iki dönem belediye başkanlığı da yapan Selahattin Kundak, “Orman Kanunu 2/b Yasası’nın değişmesi lazım. Bundan 10 yıl önce gündeme geldi. Ancak o dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı veto etti. 10 yıldır mücadele veriyoruz ama bir sonuç yok. Yaylalarımızda aşılı kestane yetiştirdiğimiz arazilerimizin tapularını istiyoruz. 1972 yılında kadastro çalışmaları yapıldı. 1975 yılında beldemizin içinde kalan yerler ve ovadaki arazilere tapu verildi. Var olan yaylalarımızdaki arazilerimizin tapuları verilmedi. Yaylalarımız tapu dışı bırakıldı. Doksanlı yıllarda Orman Genel Müdürlüğü’nün bu arazilere yönelik çalışması tekrar başlatıldı. Yaylarımızda kadastro çalışmaları tekrar başlatıldı. Bu sırada aşılı kestaneliklerimize tapu verilecekti.  Çalışmalar bu şekilde yapılacaktı. Dallık dediğimiz delice (aşısız) kestanelerin aynı araziler içinde olması nedeniyle tapu dışı bırakılması konusu, çalışmalar için gelen orman mühendislerine anlatılmasına karşın itiraz ettiler. Bu dallıkların aşılı kestane ağaçlarını silkelemek için sırık yapıldığını anlatmamıza karşın orman ağacı olarak rapor edip gittiler. Aşılı kestaneliklerimize de bu yüzden tapu verilmedi” şeklinde konuştu.

Tapu yok, elektrik yok

2006 yılında yasanın yine gündeme geldiğini anımsatan Kundak, “O yıllarda Karadeniz Bölgesi’nde kızılağaçlarla kestane ağaçlarının aynı orman alanında bulunması nedeniyle o dönemin cumhurbaşkanı yasayı veto etti. Aşılı kestaneliklerimiz, Karadeniz Bölgesi’ndeki kızılağaçlara kurban edildi.  Çağ dışı bir uygulama ile tapu olmadığı için elektrik alamıyoruz. Hayvanlarımızı sağamıyoruz. Buradaki evlerde halen gaz lambası kullanılmakta. Bölgemizde binlerce vatandaşımız, aşılı kestane üretimi yapmakta. Halkımız, geçim kaynağını buradan sağlamakta. Ekonomiye de büyük katkı koymaktayız. İzmir milletvekillerimizden, bakanlarımızdan, Başbakanımızdan ve Cumhurbaşkanımızdan bu mağduriyetin giderilerek tapularımızın verilmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Çiftçi desteklemelerinden faydalanamıyoruz”

Bademlili üreticilerden Harun Kırbaş, “1938 yılında tahrir olarak geçen vergilendirme sistemine geçmiş olunup o dönemde devlet vergisini almış, koruma paylarını almış, beyannamesini almış ama bir türlü orman vasfından çıkartılmamış. Ziraat Dairesi, bizden üyelik parası alırken biz Çiftçi Kayıt Sistemi’nden faydalanamıyoruz. Binlerce çiftçi, desteklemelerden mahrum” şeklinde konuştu.

Ahmet Çineli adlı üretici de, “Hemen karşımızdaki Pirinççi yaylalarının tamamı tapu alırken biz niye tapu alamadık?” şeklinde sıkıntıyı dile getirdi.

“İki yayla yan yana ama…”

Bıçakçı Mahallesi’nden Muzaffer Göktepe de şunları söyledi: “Bizim köyün Ovacık Yaylası ile Bademli’nin Kervan Yaylası yan yana ve iç içe olmasına karşın bizim köyün yaylasına tapu verilirken Bademli’nin yaylalarına tapu verilmemesi hayli düşündürücü. Devletimizin bu sancıya çözüm bulması gerekli.”

Haber: Nazif Harupçu

 

 

Bakmadan Geçme