- Haberler
- BABA MEMLEKETİNDEYİZ ÜRETİYORUZ MUTLUYUZ
BABA MEMLEKETİNDEYİZ ÜRETİYORUZ MUTLUYUZ
METROPOL HAYATINI BIRAKIP BABA MEMLEKETİ BİRGİ&rsquoDE ÜRETİM YAPMAYI TERCİH ETTİLER Kerem Karamanlıoğlu – Uzun yıllar İstanbul&rsquoda...
METROPOL HAYATINI BIRAKIP BABA MEMLEKETİ BİRGİ’DE ÜRETİM YAPMAYI TERCİH ETTİLER
Kerem Karamanlıoğlu – Uzun yıllar İstanbul’da yaşayan mimar Defne Uçkun ile kardeşi turizmci Barış Tunçel, yıllar sonra yaşadıkları yeri ve mesleklerini bırakarak Birgi’de incir ve keçi üretimi yapmaya başladılar.
Baba topraklarına olan manevi borçlarını ödemeye geldiklerini belirten iki kardeş, üretimin en önemli unsur olduğunu, yaşamın üreterek devam edeceğini bu nedenle babalarının memleketine gelerek bu işe girdiklerini ifade ettiler.
Mimar Defne Uçkun, yeni bir iş düşünürken İzmir’e yakın olmak istediklerini ancak Birgi’yi görünce hayran kaldıklarını ve başka bir yer düşünemediklerini söyledi. Uçkun şunları ifade etti:
AİLECEK ÖDEMİŞLİYİZ
“Bizim babamız Ödemişli. Dedemiz de Birgi’de tekniker olarak çalışmış ancak biz memur çocukları olarak babamızın hava kuvvetlerindeki görevinden dolayı çocukluğumuzun önemli bölümü Anadolu’da en çok Kayseri ve İstanbul’da geçti. Lise hayatımdan sonra mimarlık mesleğini istiyordum ve İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldum. Eşimle evlendikten sonra Diyarbakır’da da yaşadım. Meslek hayatımda muhtelif işler yaptım. Şantiye şefliği, mağaza müdürlüğü, proje müdürü gibi birçok alanda görev aldım.
“MİMARLIK, ÇOCUKLUK HAYALİMDİ”
Mimarlık, çocukluk hayalimdi uzun yıllar mesleğimi en iyi şekilde yaptım. Önemli firmalarda çalıştım. Daha sonra ‘home ofis’ olarak mesleğimi yapmaya başladım. Home ofis olarak çalıştığım dönemde aynı zamanda iç mimarlık da yaptım. Bu dönemde İstanbul’un yapısından, trafiğinden, büyükşehir hayatının zorluklarından kurtulmak ve aile işi olarak ne yapabiliriz düşüncesine girdim. Memur çocuğu olduğumuz için hep bir aile işimizin olmasını ticaret ile uğraşmamızı ve kendi çocuklarımızı da miras bırakmak gibi bir hayalimizde vardı.
“BİR YAZI OKUDUM”
Bu hayalimizi düşünürken keçi sütü ile ilgili bir yazı okudum. O yazıda keçi sütünün anne sütüne en yakın süt olduğunu, üretiminin yetersiz olduğunu ve keçi çiftliklerinin çok az sayıda olduğunu öğrendim. Bu yazıyı okumamla birlikte bende bir ışık yandı ve ‘bu işi yapabilir miyiz?’in sorusunu sormaya başladım. Kardeşim Barış ile bu konuyu konuşmaya başladık ve ‘yapabilir miyiz?’ sorusunu daha detaylı kendimize sormaya başladık.
Barış da ve ben de olan toprağa, doğaya ve hayvanlara sevgimizin de bize güç vermesi ile bu işi yapmak için araştırmalara başladık. İzmir’e olan hayranlığımızdan dolayı bu işi İzmir’e yakın bir yerde yapmak istedik. Fizibilite çalışmalarımız, devletten yararlanacağımız kredi çalışmalarımız toplamda 6 ay devam etti.
“URLA, FOÇA’DA GEZDİK”
Daha sonra bu işi nerede yapabiliriz dedik ve İzmir’in Urla, Foça gibi ilçelerinde gezdik yer araştırması yaptık. Gerek toprak yapısının gerekse mimari yapının işimize uygun olmamasından dolayı açıkçası tesadüfen Ödemiş’te bu işi yapalım diyerek Ödemiş’e geldik. Ödemiş’te havanın çok sıcak olmasından dolayı keçi işimizi nerede yapabiliriz araştırması yaptık. Bunun için dağ kıyısı bir arazinin daha iyi olacağını tespit ettik.
“BİRGİ’Yİ GÖRÜNCE HAYRAN KALDIK”
Arazi satın almak için sahaya çıktığımızda Birgi’yi görünce hayran kaldık ve Birgi yakınlarında bir yerde işimizi yapmak istedik. Birgi’nin en güzel yerlerinden olan İrimağzı Dedeler mevkisindeki içinde bulunduğumuz incir bahçesini satın aldık. Burada öz sermayemiz ve Ziraat Bankası’ndan aldığımız kredi ile babamızın ismi olan Erol Tunçer adı ile seanen keçi çiftliğimizi kurmaya başladık. Bahçemizde yaşamak adına bir ev inşaatını da başladık. O dönem Birgi Belediye Başkanı Cumhur Şener de en büyük destekçilerimizden oldu. İki buçuk ay gibi kısa sürede ağıl inşaatımızı bitirdik.”
Defne Uçkun da Birgi öyküsüne şöyle devam etti:
“55 ÇEPİÇ, 2 TEKE İLE İŞ BAŞI YAPTIK”
“28 Ekim 2014 günü 55 çepiç keçimiz, 2 adet teke keçimiz ile iş başı yaptık. Keçilerimizin geldiği gün çok sevinçli ve heyecanlıydık. 6 ay sonra süt sağmaya başladığımızda da ilk günkü heyecanı yaşadık. Bütünşehir yasasından dolayı Birgi Belediyesi kapanmadan sadece 10 dakika önce çiftliğimizin ruhsatını aldığımızda aynı heyecanı yaşadık. İşimizi profesyonel olarak yapıyoruz ama amatör ruhla yaptık. Önemli konulardan biri çiftliğimizde çalışma arkadaşı bulmakta güçlük çektik. Gün geldi maddi sıkıntılarımız oldu, doğum döneminde bazı yavrularımızı kaybettik.
“AN GELDİ!”
An geldi doğan yavrunun yaşaması için sepette yatağımın başköşesinde baktım. Bu süreçte hayvanlarımız ile aramızda duygusal bir bağ oluştu.
En iyi şekilde işimizi yapmaya hayvanlarımıza bakmaya çalışıyoruz. Süt üretiminde ikinci doğum döneminden sonra tonajımız artacak. Sütümüzü koyun keçi birliği alımını yaptı. Ancak bizim hedefimiz var. O hedefimiz ise kendi mandıramızı kurup keçi peyniri üretme gibi önemli bir hedefimiz var.
“HEDEFİMİZ 250 BAŞ SAĞMAL KEÇİ”
Bu konuda öncelikle süt üretimimizin artması gerekiyor hedefimiz 250 baş sağmal keçimiz ile butik mandıra keçi peyniri üretimi yapmak. Keçi peyniri üretiminde marka olmak istiyoruz. Bu markanın içinde de daha özel bir keçi peyniri tamamen doğal, organik bir ürün ortaya koymayı hedefliyoruz. Yurt içi ve yurt dışı bağlantılarımız da var. Bu ürünümüzü de yurt içi ve yurt dışı pazarda pazarlamak istiyoruz. Çiftliğimiz İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden pilot çiftlik olarak onanmış durumdadır. 2016 yılı Nisan ayında da peynir üretimine başlama gibi kendimize bir tarih koyduk.
“BABA TOPRAKLARINDA ÜRETMEK İSTEDİK”
Bizler anne ve babamızdan hayatta almak ve vermek ile ilgili eğitim aldığımıza inanıyorum. Baba topraklarımızda üretmek istedik. Çevremize faydalı insanlar olmak istiyoruz. Keçi çiftliğimizin yanında kuru incir işi de yapıyoruz. Geçen incir hasadı döneminde 5 incir işçisi arkadaşımızı iş verdik. Bu işi yapmamızın en önemli amaçlarından biri de babamızın memleketine katkı sağlamaktı. Önümüzdeki günlerde bu katkımızı ve işimizi hedeflerimizi ulaştırmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bugün burada çok mutluyuz. Evet, büyükşehirde belki birçok nimetler olabilir ama orada artık asansörde bile insanlar birbirine selam vermezken, burada insanlar komşuluk kültürlerini, yardımlaşma kültürlerini, hal hatır sorma kültürlerini sürdürüyor. Bunlar bizi en çok mutlu eden duygular oldu. Baba memleketindeyiz, üretiyoruz, mutluyuz.”
Barış Tunçel söyle devam etti:
“İSTANBUL İNSANLARI YORUYOR”
8 yaşında gittiğim İstanbul’da 33 yaşına kadar yaşadım. İstanbul’da önemli bir marka kafenin müdürlüğü görevinde bulundum. Daha sonra İstanbul’un yorucu hayatından, keşmekeşliğinden, trafiğinden sıkıldığımızı ve artık yorgun düştüğümüzü anladım. İzmir’e olan hayranlığımız ve bağlantılarımız beni İzmir’e getirdi. İzmir’de nakliye şirketi kurdum ve Vestel markasının konteynırlarını taşıdım. Uzun süre bu işi yaptıktan sonra Balçova’da bar işletmesi devir aldım ve işletmecilik yaptım.
“TOPRAĞA VE HAYVANLARA DÜŞKÜNÜZ”
4 yıl süren işletmecilik hayatımdan sonra toprağa ve hayvanlara düşkünlüğüm beni o dönemde bıldırcın üretim çiftliği kurup bıldırcın üretim işine girmeyi planlıyordum. Bu projeyi düşünürken ablamda keçi çiftliği konusunu benimle paylaştı. Araştırdığımda bıldırcının pazarının olmadığını ama keçinin ve sütünün önemli bir pazarı olduğunu gördüm ve ablamla birlikte bu işe girdim. Ödemiş’te olmamız, Birgi’de, İrimağzı Dedeler mevkisinde olmamızdan dolayı kendimi şanslı hissediyorum.
“MANDIRAMIZI DA KURACAĞIZ”
Keçi süt üretiminde belli bir noktaya geldik hedefimiz ablamın belirttiği gibi mandıramızı kurup organik keçi peynirimizi üretmek ve marka olmak. Bu noktada bölgedeki bölgeye ait doğal otları da değerlendirmeyi planlıyoruz. Ürettiğimiz peynirimizi yurt dışına da pazarlamak için alt yapı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Keçi ve keçi sütü üretimimizin yanında kuru incir üretimi de yaptık. Arazimiz de 320 adet incir ağacımız var.
“6 TON KURU İNCİR ÜRETTİK”
Bu yıl 6 ton kuru incir üretimimizi gerçekleştirdik. Kuru incir üretiminde de önümüzdeki yıl rakamları yükseltmek ve paketleme gibi ciddi bir hedefimiz var. Babamızın memleketinde hiç yaşamayan çocuklar olarak yıllar sonra babamızın memleketinde arazi alıp üretim yapmak gerçek bize büyük keyif veriyor. 1 yıldır buradayız ve daha sağlıklı olduğumuzu hissediyoruz. Kısacası şunu hep dile getirdik. Bu işe geç başladığımızı düşünüyoruz demiştik. Ama bugün çok mutluyuz.”
Bakmadan Geçme





