Atını senatör yapan imparator

Türkiye'de 'ceketimi aday yapsam kazanırım' anlayışını bilmeyen yoktur. Bu özgüven, aslında aday olanın gücünü değil, seçmenlerin...

Haber

Türkiye’de “ceketimi aday yapsam kazanırım” anlayışını bilmeyen yoktur.

Bu özgüven, aslında aday olanın gücünü değil, seçmenlerin cahilliğini kanıtlar.

Yeni okudum ve inanın hayret ettim. Demek ki bu yeni bir durum değilmiş.

Okudum ama hep yaptığım gibi doğru mu diye araştırdım. İşte size özgür ansiklopedi Vikipedi’den kısa bilgi: “Incitatus, Roma İmparatoru Caligula’nın en sevdiği atının adıdır. Anlatıldığına göre atla 18 seyis ilgileniyordu ve altın yaprakçıklarla karıştırılmış yulafla besleniyordu. Tarihçi Suetonius’a göre Incitatus, fildişinden yemliği olan mermerden bir ahıra ve mor battaniyelerle birlikte kıymetli taşlarla süslü bir tasmaya sahipti. Suetonius, aynı zamanda Caligula’nın Incitatus’u ‘konsül’ yapmayı planladığını yazar. Caligula onun için Penelope adında bir kısrak eş bile ayarlamıştı. Söylendiğine göre Caligula atını ‘Tüm tanrıların bir bileşimi’ ilan etti ve bir çeşit tapınma sağladı”

Peki hangi haberden dolayı okudum bunları?

Elektrik zamları konusunda ‘dahil’ olmak isteyen Karadeniz bölgesinden bir milletvekilinin söyledikleri. Zamlarla ilgili kendilerinin bir dahlinin olmadığını söyleyen bu vekilin sözlerini ve konuşma biçimini duyduğumda inanın Nazım Hikmet’in ‘Akrep Gibisin Kardeşim’ şiiri aklıma geliyor. Şiirin sonu şöyle bitiyor: Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer / ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak / kabahat senin, -demeğe de dilim varmıyor ama- kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”

 

**

Bir de doğu illerimizden bir belediye başkanının garip ifadeleri…

“A4 kağıtları üzerinde gizli gizli namaz kılardık”

1970’lerde çocuktum ve yaz aylarında hemen hemen bütün çocuklar kuran kurslarına giderdi. Kimi zorlama ile kimi de arkadaşları gidiyor diye… Kız arkadaşlarımız başlarına birer tülbent bağlar, yaz okulu gibi gider gelirlerdi. O çağda çocukların gönüllü olup olmadığını bilemezsiniz. Ne yalan söyleyeyim ben hiç gitmedim. Açıkçası gidesim de gelmedi. Şimdi düşünüyorum da keşke gitseydim diyorum. Hiç olmazsa Arap harflerinin okumasına aşina olurdum. Gitseydim Türk Edebiyat Fakültesi’nde de Osmanlı Türkçesi derslerinde İmam Hatip mezunu arkadaşlardan çok geride olmazdım. Öğrenmenin sonu yoktur.

Neyse… Şimdi o yıllarda Kur’an kursuna giden çocukluk arkadaşlarıma takılır bazen Ezan ve Sela’nın anlamını bilip bilmediklerini sorarım. Önümde bir kağıt varsa Arap harfleri ile yazdığım bir iki kelimeyi okumasını isterim. Hiçbir şey yoktur!

Bırakın Ezan ve Sela’yı bilmeyi, namaz kıldığı halde ‘Bismillahirrahmanirrahim’ ne demek onu bilmeyen milyonlar var.

Ama şunu rahatlıkla söyleyeyim: Arkadaşlarım kuran kursuna giderken ben birkaç arkadaşımla birlikte sokakta yalnız kalıyordum. Yine rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Türkiye’de kimilerinin iddia ettiği gibi Kur’an kurslarına gitme ve namaz kılma sıkıntısı yaşanmamıştır.

Hani eski Türkiye’de kandil yakılıyordu gibi laflar dolaşıyor ya kimilerinin ağızlarında…

İşte o belediye başkanının da o cümleyi hangi akla hizmetle söyledi anlayamıyorum.

Evet, eskiden Şehir Hastaneleri yerine Devlet Hastaneleri vardı ve bugünkü kadar teknolojik imkanlara sahip değildi. Dünyanın geneli böyle idi. Ama 2’nci Dünya Savaşı yıllarında Nazi Almanyası’ndan kaçan doktorlar Türkiye’ye sığınıyordu.

**

Incitatus bir at adı imiş.

Günümüzde Incitatus gibi at suratlılara gözü kapalı oy verecek milyonlar var ne yazık ki!

Bakmadan Geçme