Armageddon
Küresel Eğilimler 2030 Raporu’nun Türkiye’mizi ve bölgemizi ilgilendiren durumlarına göz atarsak oğul Bush döneminde Milli Güvenlik...
Küresel Eğilimler 2030 Raporu’nun Türkiye’mizi ve bölgemizi ilgilendiren durumlarına göz atarsak oğul Bush döneminde Milli Güvenlik Bakanı ve Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice, 2004’te Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini söylemişti. Rice, raporun yayınlanmasından kısa bir süre önce Mısır, İran, Suriye ve de Türkiye’ye atıfta bulunarak Türkiye’nin de bölünebileceğini ima etmişti. Hemen hemen aynı tarihlerde ABD’nin Ankara eski büyükelçisi Morton Abramowitz, 2014 yılının Türkiye için kritik yıl olduğunu söylemiştir.
Bugünü çok iyi idrak etmek istiyorsak sevgili okurum, o gün gündeme gelen söyleşileri iyi anlamamız gerekiyor. Gazeteci yazar Serdar Turgut’un 2012 yılında Habertürk Gazetesi’nde yayınlanan ‘Coğrafya’ başlıklı yazısını geçen gün bir kere daha okudum. Coğrafya, kaderimizi etkileyen müthiş bir gerçek. Ortadoğu toprakları da bir anlamda insanlığın dününü belirlediği gibi mutlaka geleceğini de yakinen ilgilendirecek potansiyele sahip bir alana sahip…
Bugün Ortadoğu’da İsrail ve ABD’nin uyguladığı politikaları anlamak istiyorsak Kabala, Eski Ahit, Yeni Ahit kaynaklı kehanetlere dikkatlice bakmak, özellikle de Evanjelik Hıristiyanların kutsal metinlerden yaptıkları batini ezoterik çıkarımlara dikkat etmemiz gerekiyor. Bunları anlayıp dinlemeden yargıda bulunmak yanlış olur. İsrail’in Siyonizm adına yaptıklarına bakacak olursak aslında kendi dini inanışlarını kendilerince yerine getirdiklerini görüyoruz. Öldürdükleri onlarca kişiye “İnsan öldürdük” gözüyle değil, “Düşmanı katlettik” perspektifinden bakıyorlar.
Yeni Dünya Düzeni’ni başlatacak Tanrısal Savaş yani Armageddon Savaşı esnasında Megiddo Tepesi’nde İsrail’e düşman olan bazı ülkelerin bu tepeye gelerek kendi aralarında koalisyon kuracaklarını düşünülüyor. İran ve Türkiye’nin de bu koalisyonda yer alacağı bilgisi de sır değil.
Yeni Dünya kurulurken en son fethedilecek ülke Edom’dur. Yahudi tasavvufunun temelini oluşturan kutsal metinlerden Kabala’ya göre bugünkü Türkiye topraklarını oluşturan Anadolu’nun ilk çağlardaki adı Edom’dur. Anadolu, Arz-ı Mev’ud yani vaat edilmiş topraklar içerisindedir. Zaten Kabala mistik öğretisinde en son fethedilecek yer Anadolu’dur. Meselenin sadece petrol ve su olmadığı aşikardır. Tevrat’ta bu vaat edilmiş topraklarda kutsal bir yönetimin inşasından bahsedilir. Daniel 2:44, “Hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kurulacak. Bu krallık, sonsuza kadar sürecek.” Bu krallığın beklenen Mesih ile kurulacak Yeni Dünya Düzeni (cennet) olduğuna ve sonsuza kadar yıkılmayacağına iman eden Batı dünyası için Ortadoğu’nun önemini daha iyi idrak edebiliriz.
Yeni Dünya, Kabala öğretisinde de yerini buluyor. “Nedir Kabala?” diye sorabilirsiniz. Kabala, Tevrat’ın mistik tefsiri yorumudur. Gershom Scholem Zohar, Kabala’dan Temel Öğretiler adlı kitabında; “Ve Tanrı, ‘Işık olsun’ dedi ve ışık oldu. Tanrı; bu ışığı Adem’e, Davud’a, Musa’ya gösterdi. Bu ışık ile bütün vaat edilen toprakları göstermişti. Gelecek dünya kurulana dek ışık alındı ve gizlendi. Mesih kral Davud’un soyundan gelecek ve sonsuz Tanrısal Krallığı kuracaktır” diyor.
Simgeleri, dinsel kökenleri ve gizemci görüşleriyle Kabala, Mason teşkilatına dayanmaktadır. Geçen perşembe günü ‘Yeni Evanjelizm’ adlı yazımda Masonluğa değinmiş; Masonluğun İsrail’in büyük ülküsü Siyonizm ile dolaylı bağını anlatmıştım.
Batı’da Sonun Zamanı Armageddon Savaşı’nı bu topraklarda Melhamel Kübra olarak tanımlayanlar da var. 2006 yılında Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, bakınız neler yazmış: “Nasıl, ne zaman ve nerede olacak bilemem ama Melhamel Kübra denilen büyük bir savaş olacak. Savaşların ayak sesleri, insanların ayak seslerine benzemez. Duyan duyar, duymayan duymaz. İran, büyük lokmadır. Onu kolaylıkla yutamazlar. En iyisi o ülke ile başka ülkeleri çarpıştırmaktır. Böylelikle hem İran parçalanır hem de ABD dostu rejimli ülkeler…
Öte yandan, her İslam ülkesinde kripto Yahudiler vardır. Bunlar; gerektiğinde camiye gider, oruç tutar, namaz kılarlar. Dışarıdan iyi bir Müslüman olarak tanıdığımız bu kişilerin aslında içlerinde Yahudilik kimliği hakimdir.”
Peki şöyle bir durup düşündüğümüzde sevgili okurum, sen de benim gibi olayları anlamak adına “Neden?” diye sorabilirsin. Aslında tek bir cevap var: İsrail’in ve Evanjelik Hıristiyanların Mesih’in gelmesine zemin hazırlaması.
Mesih’in geleceği toprak, Ortadoğu çünkü vaat edilen topraklar burada. Özellikle Filistin bölgesi Kudüs’te (Yeruşalem) bir zamanlar var olan Süleyman Tapınağı yeniden inşa edilerek Mesih’in buradan Yeni Dünya Düzeni’nde Tanrısal Kral olmasını sağlamak. Şimdi bu söylediklerim, size uçuk kaçık gibi gelebilir. Siyaset biliminde böylesi inanışların hakim olmasına da aklınız yatmayabilir lakin siyasete yön veren, tarihsel boyutu ve siyaset gibi bir toplumsal kurum olan dini inançların varlığını iyi anlamak zorundayız. Tarihte meydana gelen pek çok savaşı tetkik edersek dinin kullanılarak insanların nasıl ateş altında çemberine çekildiğini okursunuz.
Büyük resme baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin ve İslam aleminin de bu ateş çemberine çekilmek istendiği çok açıkça görülüyor. Enerjimizi birbirimizi dışlamaya, ötekileştirmeye ayırmak yerine tuzaklara karşı uyanık olmaya odaklanmalıyız.
İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif’in 1913 yılında kaleme aldığı ‘Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?’ adlı şiirinden bir bölüm: “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez / Toplu vuruldukça yürekler onu top sindiremez/ Bırakın eski hükümetleri meydandakiler yetişir/ Şöyle bakıp ibret alan varsa eğer / İşte Fas, Tunus, işte Cezayir gitti/ İşte Irak’ı taksim ediyorlar şimdi…”
O günlerde içi sızlayarak yazdığı şiirinde anlatmaya çabaladığı her şeyi bugün yaşıyoruz. Vah vah demeden önce tarihsel ve dini inanç kimliğimizde bölünmüşlüklere fırsat vermeden tek yürek olmalı, içimize ayrılıklar girmesine izin vermemeliyiz diye düşünüyorum. Daha açıkça söylersek İsrail ve ABD, Ortadoğu’yu şekillendirirken Türkiye’de Ilımlı İslam (Dinlerarası Diyalog) başlatması boşuna değildi. İslam birliğini bozmak, Müslümanları içeride bölmek…
Orduya Ergenekon kumpasını da bu bağlamda incelemeliyiz. Deniz Baykal’a kaset tezgahının hemen akabinde MHP’nin üst yönetimine yönelik kaset skandalının olması, aynı aklın projesidir. Ortadoğu’da olan bitenlerin bizzat canım ülkem Türkiye ve aziz dinimiz İslam ile doğrudan bağlantısı vardır.
“Armageddon’un tam zamanı şudur” diyemeyiz ama dünyanın sonunu getirecek bu savaşın ayak seslerinin farkına varıp birlikte güçlü olmak zorundayız.
Bakmadan Geçme





