Ana ve sana dair
Kırılgan zamanlar vardır, zaman içinde anlar. Unutulmayan ve unutulmayacak olan. Tutar seni elinden, kaldırır ayağa ya...
Kırılgan zamanlar vardır, zaman içinde anlar. Unutulmayan ve unutulmayacak olan. Tutar seni elinden, kaldırır ayağa ya da çeker ayağının altında ne varsa, yollar dipsiz kuyulara. Siyah-beyaz, pembe-mor, adını ne koyarsan koy. Bir mühür gibi mühürler de sen durdukça seninle yol alır onlar. Kalbinden sızar durur hayatına. Evet, anlar vardır hayatı hayat yapan ve hayata anlam katan. Bazen burktuğu yürekte sevinçleri de harmanlar. Bazen tam tersi gönendirdiği yüreği hortum geçmiş harman yerine çevirir. Hayat da anların toplamı değil midir zaten?
Anlar ve onlardan hayata yüklediklerimiz. Taşıdıklarımız ve taşıyabildiklerimiz kadarız aslında. Topla anları, çıkan sonuç sensin. Hayatını böl anlara, anlar kadarsın. Tart iyiliklerini, kötülüklerini ya da sevinçlerini, hüzünlerini. Hangi kefe ağır basıyorsa osun sen. Yani yapılan bir testin sorularına verdiğin cevap kadar kişiliğin, niteliğin ve özelliklerin. Huysuz musun, bilge mi, iyimser mi, karamsar mı, dokunsal mı, işitsel mi daha uzatıp gidebiliriz listeyi. Sana dair ne varsa, seni yansıtan, hayatın sunduklarıyla ilintili. Sen, hayatın sana sundukları ve senin onlardan istifade edebildiğin kadarsın…
Canın acıyorsa anlıyorsun canı acıyanı. Açsan, anlıyorsun açın halinden. Varken sende, yok olanı anlamaya yetmiyor belki de idrakin. Sevdiklerini kaybetmişsen anlıyorsun sevdiğini kaybetmenin ne demek olduğunu. Yaşadıkça hayat hamuru seni yoğuruyor, biçimlendiriyor ve kıvam veriyor. Adını da tecrübe koyuyor insan. Gün görmüşlük oluyor. Anları çok olanların an görmüşlüğü aslında. Üst üste yığıyoruz onları. Yıkıyoruz, yenisini inşa ediyoruz. Yıkıyorlar, biz yeniden aynı yerde var olmaya tutunuyoruz. Yaşam denilen höyüğümüzü yüceltiyor, büyütüyoruz an be an… Sırça gönlümüzde barındırmaya çalışıyoruz tüm sahip olduklarımızı, an geliyor paramparça…
İnce bir sızısın içimde
Her dokunduğumda kanayan bir yara
Onmuyor sensizliğin açtığını hiçbir şey
Olmuyor
Sen ömürmüşsün
Biz farkına varmadan yaşanan ve biten
Varlığınmış bizi biz yapan
Varlığınmış bizi ayakta tutan
Ve
Varlığınmış bize güç katan
Sormadan
Sorgulamadan
Devam edebilmenin de kaynağı da senmişsin…
Neden soralım ki?
Neden sorgulayalım ki
Sen varken
Dimdik bir çınar gibi ayaktayken
Ama bir dem
Bir damla gözyaşı
Aldı seni koydu uzağımıza
Uzanamadığımıza
Ve
Sensizlik
Kor gibi deldi geçti yüreğimizi
Bir daha
Tam olamadık
Şimdi
İnce bir sızısın içimde
Her dokunduğumda kanayan bir yara baba…
Bakmadan Geçme





