Zehir gibi
Zehir içeren maddelerin genellikle acı bir tadı vardır ve bu tat, tüketim için güvenli olmadığının sinyalini...
Zehir içeren maddelerin genellikle acı bir tadı vardır ve bu tat, tüketim için güvenli olmadığının sinyalini verir. Çoğu insan da tüm zehirlerin acı olduğunu varsayar. Hatta dilimizde acı şeyleri tarif etmek için kullanılan 'zehir gibi' ifadesi mevcuttur. Oysa her acı şey zehir olmadığı gibi her zehir de acı değildir. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su ve yediğimiz gıdaların hepsi de yaşamamız için gerekli şeylerdir ancak yaşantımız için çok gerekli olan bu maddelerin bizi hasta etme ve öldürme potansiyeli de vardır. Örneğin oksijen bizim için oldukça önemlidir fakat oksijen zehirlenmesi diye bir gerçek vardır. Bir şeyin faydalı ya da zararlı, ilaç ya da zehir olduğunu belirleyen şey, dozajı yani bünyeye alınan miktarıdır.
- yüzyılda yaşamış olan ve toksikolojinin babası kabul edilen Paracelsus, zehrin tanımını yaparken 'Her şey zehirlidir ve zehirsiz hiçbir şey yoktur; zehir olmasını belirleyen sadece dozdur' ifadesini kullanmıştı. Eski, Galenoscu tıp anlayışını savunan hekim arkadaşları örneğin frengi hastalarına aşırı miktarda civa veriyorlardı ancak tedavi için kullandıkları civa zehirliydi ve o zamanlar buna dikkat edilmese de fazlası ölümcül olabiliyordu. Paracelsus, kendi görüşlerini saçma bulan bu kimselere ilaçların dozajına dikkat edilmesi durumunda hepsinin güvenilir olduğunu söyleyerek cevap verirdi.
Yediğimiz birçok şey, bir miktar zehir barındırır. Örneğin şalgam, tiroid hormonlarını baskılayan 'progoitrin' içerir. Bu, tiroidin iyot alımını engeller. Soya fasulyesi, vücuda besin olarak alındığında yavaşça emilen ancak kan dolaşımında bulunduğunda kırmızı kan hücrelerinin patlamasına yol açan 'saponin' içerir.
İlaçlar da yiyecekler gibidir; faydalıdır ancak ölümcül sonuçlara da neden olabilir. Örneğin günlük hayatta yaygın olarak kullanılan aspirin, küçük dozlarda alınırsa yarar sağlar ancak yüksek dozlarda ölüme neden olabilecek kadar tehlikelidir. Hatta bazı basit ilaçlar bile genetik faktörler ve alerjik durumlar nedeniyle küçük dozlarda bile tehlikeli sonuçlara yol açabilmektedir.
Her zehir acı olmasa da bazı zehirlerin özellikle de bitkisel kökenli olanların bariz tatları vardır. Ünlü felsefeci Sokrates'in ölümüne sebep olmasıyla bilinen dünyanın en zehirli bitkilerinden biri olan baldıranın kökünün tadı ve kokusu, yaban havucuna benzer. Maviboğan, kurtboğan ya da boğanotu adıyla bilinen bitki, ağızda yanma hissi uyandırıp ağzın içini uyuşturur. Zakkum da ağızda yanma hissi ve uyuşukluğa neden olurken ayrıca çeşitli lezyonlar görülmesine de sebebiyet veren zehirli bitkilerdendir.
Suikasta uğrayan birçok Roma imparatorunun ölümünde rolü olan güzelavrat otunun meyvelerinden yapılan içeceğin ise hoş bir tadı vardır. Porsuk ağacının turuncu-kırmızı renkli meyvesi, oldukça tatlı olup meyve içindeki çekirdeğinin çıkarılması şartıyla yenilebilmektedir çünkü bu tatlı meyve içindeki tohumlar, ölümcül derecede zehirlidir. Ayrıca sapları lezzetli olan ravent ya da bir diğer adıyla ışgın bitkisinin yaprakları da solunum sıkıntısı, böbrek yetmezliği hatta ölüme bile sebebiyet verebilecek kadar zehirlidir. Sofraların vazgeçilmez lezzetlerinden olan mantarların ise çok zehirli türleri vardır ancak bu zehirli türler, yenirken tadından anlaşılmaz.
Bitkilerde bulunan zehirlerden başka yine çok zehirli element ve kimyasallar da vardır. Zehirli bir element olan ve çeşitli sebeplerle tarihte birçok kişinin ölümüne sebep olan arsenik, tatsız ve kokusuzdur. Araçlarda radyatör suyuna eklenerek soğukta suyun donmasını, sıcakta da kaynamasını engelleyen antifriz de zehirli kimyasal maddelerden biridir. Antifrizde kullanılan etilen glikol, çoklu organ yetmezliğine ve ölüme yol açacak kadar zehirli olmasına rağmen hoş bir tada sahiptir. Şekerli tadı nedeniyle bu madde yüzünden sık sık çocuk ve evcil hayvan zehirlenmeleri görülmesinden dolayı üreticiler, içerisine acı bir madde karıştırırlar.
Kurşun şekeri olarak da bilinen kurşun asetat, tatlı bir tada sahiptir. Eski Romalılar, 'sapa' adını verdikleri bir maddeyi şarabı tatlandırmak için kullanırlardı ve bu madde kurşun asetat içerirdi. Nüfusun aristokrat kesimleri, bu tehlikeli içecekten günde birkaç litre içerlerdi. Bu nedenle araştırmacılar; Romalılar arasında bu şarap yüzünden organ yetmezliği, kısırlık ve bunama gibi kurşun zehirlenmesinin sebep olduğu durumların görülmüş olduğunu öne sürerler.
Papa II. Clement de 1047'de öldüğünde kimse onu neyin öldürdüğünden tam olarak emin değildi fakat papanın Eski Roma tarzında tatlandırılmış olan şarapları sevdiği bilinirdi. 1959'da kalıntıları incelendi ve sonuçlar, kurşun zehirlenmesini açıkça gösterdi.
Zehirli kimyasal maddelerin bazıları da 'zehir gibi' ifadesine uygun olarak kötü tatlarından dolayı fark edilir. Örneğin siyanür, ağızda buruk bir tat bırakıp dili yakar. Aslında potasyum siyanür alan bir insan, bu tadı anlatacak kadar uzun yaşamaz. 2006'da Hindistan'da gerçekleşen bir olay, bu konuda istisnadır. Bir kuyumcu, intihar etmek için likörünün içine siyanür koyar ve bunu kaleminin arkasıyla karıştırır. İntihar notunu yazarken kalemin zehirli ucunu dalgınlıkla ağzına sokar. İntihar notuna da bu detayı ekler ve siyanürün dili yaktığını ve keskin bir tadı olduğunu yazar. Hindistanlı Prasad'ın intihar notu, onu tadan biri tarafından siyanürün tadını tarif eden dünyadaki belki de tek belgedir.
Velhasıl doğal ya da kimyasal, zehirler her daim hayatımızın içindedir ve hepsi farklı özelliklere sahiptir. Bazı zehirler acıyken bazıları tatlıdır; bazılarının ise hiç tadı yoktur. Şeftali, küçük kayısı, kiraz, elma gibi çok sevdiğimiz ve bolca tükettiğimiz birçok tatlı meyvelerin de çekirdekleri hidrojen siyanür gibi zehirler içerir. Bazı zehirler, vücutta birikerek zararlı etkilerini sonradan gösterir. Zehirlerin bir kısmı ise sadece canlılardan bazılarını etkiler. Örneğin küçük Hindistan cevizi de denen muskat, zehirli bir madde içerdiği halde aşırı miktarda tüketilmediği takdirde insanlara faydalı, köpekler için az miktarı dahi zararlıdır. Nitekim çevremizde de mutfağımızda da burada sadece birkaçından bahsedebildiğimiz bol miktarda zehir bulunur. Çoğu zehrin az miktarda kullanıldığında tedavi edici etkisi vardır. Dikkat edilmesi gereken ise bu dozların hassas bir şekilde uzman kişiler tarafından ayarlanmasıdır.